• nikaltını süsleyene, t24'te köşe ayarliyormus.
  • aynı tarafta olduğumuz için çok şanslıyım: (#20445497)

    şu öteki çocuğun altınlarını da kim aldıysa çıkarsın versin, ayıboluyo
  • (bkz: advanced systemcare)

    bilgisayar temizlik ve bakım görevleri yapan iobit'e ait yazılım ürünü.
  • american society of cinematographers.
  • asl? değil asc.

    lisede en arka sıradan üç sıra önde oturduğunu sanıyorum. çalışkan değil ama zeki tayfadan muhtemelen, ki haytalık sicili de olmalı serserliğe çalmayan. verimli ama istikrarsız. memur çocuğu gibi. sanki bir kızı güzel yapanın kendisine has bir gülüşü olmasına ve her ne olursa olsun bir 'şey'e inanmasına bağlıyor. nurcu arkadaşları bile olmuş olabilir.

    ben ekonomi politik meselelerin sosyolojik rabıtası üzerine yazdıklarından, betimleme ve anlamlandırma yordamlarından, bunları çıkardım.

    bilgi ile didişmeyi sevdiği, nerede tıkandığının farkında olup "sıfatının gerektirdiği yerde saf tutma" inadının mahçup tadını bildiği, meselelerin insanın boyunu aştığında bile bilgiye karşı serinkanlı olmak gerektiğini... düşündüğünü sanıyorum, bir de. ona biraz şans lazım hayatta başka bir şey değil zaar.

    yazdıklarının bir piyasa değeri olmayabilir, ama kullanım değeri var.

    kendisiyle tek münasebetim olmamasına karşın çağrışımlarım bunlar.*

    galatasaraylı olması ise nazar boncuğu olsun.*
  • ya diyom ya, aslında ben ekşi sözlük'ü günlük olarak kullanıyorum diye.. cumartesiyi pazara bağlayan kutlu gecede kendimce bişiler karalayayım dedim. gün içinde camış gibi uyumuşum, alkol da stoklamamışım aksi gibi. müzik dinledim, kendime geldim. yoksa fellik fellik kolonya arayacaktım.

    bu aralar şahsımı hep sorguluyorum, hatalar arıyorum.. örneğin, -madem sözlükteyiz- şöyle bi entarilerime bakıyorum; birtakım polemiklerde çok otoriter üslup kullanmışım. işte dananın kuyruğu da burada: biçim mi, içerik mi? ayrıca, polemik olmasa ve kendi halime takılsam dahi bazılarında oldukça nemrut bi görüntü vermişim. çoook sıkıcı. tee geçmişte de, bikaç kere yazılmış/söylenmiş entarileri "dediğim dedik!" deyu silip tekrar yazdığım olmuştu. evet, toyluk diye geçilebilir ancak yüzüm ekşiyor -napıyim. yoksa yaşlanıyor muyum?

    insan kendine karşı tamamen dürüst olamıyor tabii. dışardan müdahale şart. farklılık da var. etik ve parrhesia her zaman mühim kalacaktır. neyse, bahsi kapatıyorum yoksa arthur schopenhauer'a girmek zorunda kalacağım! ;)
  • "... (asc) bildiğiniz üzere hürriyet'in reklam grup başkanı. [ha? ben mi?] aynı zamanda da hasan cemal'in sevgili eşi. [ayol bekardım ben ama neyse hadi] geçen perşembe asc'nin yanına uğradım. [doğru] ve anladım ki, türkiye ekonomisi gayet iyiye gidiyor, reklamın önü de gayet açık. [no comment] çünkü asc'nin kafasını kaşıyacak vakti yok ve üstelik biraz kilo almış! [nerde kuzum nerde!!] reklam sektöründe işlerin iyi yolda olduğuna bundan daha iyi kanıt olabilir mi? [koskoca reklam sektörü mideme bağlıymış meğer]

    öyle meşguldu ki onu bekleyeyim derken sekreteri ile neredeyse akraba çıkacaktık. [sekreterim brezilyalıydı ama??] o da yetmedi 32 kısım tekmili birden türkiye ve dünyada ne kadar dergi varsa hepsini okudum. [afferin] bir kere görüşmeye yeltendin mi kaçamıyorsun da.. [imtihan yapcem çünkü] duvarları cam, şeffaf bir odada oturduğu için, kapsama alanına girer girmez, seni jaluzilerin arasından görüyor ve bütün sempatikliğiyle 'tamam hemen bitiyor' işareti yapıp, elini kolunu bağlıyor. ["geldi yine tipini..."] ben yine de göz hapsinden kurtulup, iki dolanıp gelmeyi başaranlardanım. [afferin] neyseki pes etmedim de siz deyin üç ben diyeyim beş saat sonra, başını kaşıdığı bir an bulup iki sözcük etmeyi başardım. [madalya mı takayım bi de?]

    ziyaretimin nedeni asc'i her cuma hürriyet'in içinde yer alan 'markalar ve fırsatlar' bölümü için kutlamaktı. [çok naziksin] fikir ilk altuğ acar'dan çıkmış. [altuğ kim la!] okuyucu açısından baktığımda 'markalar ve fırsatlar'da müthiş bir katalog değeri olduğunu görüyorum. [konsepti tamamen yanlış anlamışsın cicim] alışverişe çıkmadan önce beğendiğin markaların önerdikleri somut değerlere bir göz atıp, onları anımsamanın bundan güzel bir yolu olabilir mi? [var] yalnız burada markalar, kendilerine ayrılan bölümde hatalı tasarım yapıyorlar. [vay şerefsizler!] fırsatları öne çıkaracakları yerde markalarını öne çıkarıyorlar. [sen bi daha "marka" de hele, çekinme de] oysa sundukları fırsatlar başlık olmalı, markaları da imza. [bak hala]

    işin ilginci ne biliyor musunuz? [neymiş bakalım] 'markalar ve fırsatlar' fikrinin çıktığı dönem hasan cemal'in afganistan'da bulunduğu döneme rastlıyor. [aman ne ilginç] son dönemin en iyi reklam yeri yaratımı fikri. [tşk cnm] fikir altuğ acar'dan çıkmış olsa da sonuçta onay veren asc. [ne altuğ'u be!] o halde bu demek? [ney?] ya asc'ye ayrılık çok yarıyor ya da hasret çekmek! [hö?] yoksa, reklam işleri hız kazanmışken hasan cemal'i bir de ırak'a mı göndersek ne... [!!!!1!]" (halkla ilişkilerin yakup cemilleri)

    kıssadan hisseler:

    1. beni kocamdan ayırmak için ne sinsi planlar yapılıyormuş meğer. resmen ayakta uyuyormuşum..

    2. altuğ'a hiç güvenmemeliydim.

    3. ben bir markayım.
  • ayagimiz diplerde yosunlara dolanmis gibi nefes almakta gucluk cektigimiz ve yalnizca olan biteni esefle izledigimiz gunlerde bile;
    'yar elinden dolu icmis gibi' okunan, okudukca da ici isitan yazilarin yazari.
  • sözlüğün eski tüfekler ekolünden olduğu için sabahın şu saatinde şunu yazmasına şaşıranlar olması doğal. geçmişe dönük karıştırın entrylerini. hayrını görürsünüz.
hesabın var mı? giriş yap