• mart ayinda cikacak hymn to the immortal wind albumunde ilk sarki olarak yer alacak olan ve dimaglarda moonlight tadi birakan mono saheseri.
  • 7:54 ten sonra insanlıktan çıkan yepyeni mono müziği.
  • orkestral versiyonu var bir de, ama orjinali daha güzel olmuş. aslında şarkıyı dinlerken "ulan bunu orkestrayla yapsan amma acayip olur" diye düşünmüştüm, sonra baktım zaten varmış! yeminle. heyecanla dinledim ama ne bileyim sonuç hüsran oldu. yani ne bileyim orkestra böyle müthiç bir fark yaratamamış gibi. beklenti büyük olunca mı beğenmedim ne bileyim anlamadım işte.

    şarkıya bakıyorsunuz, ilk 8 dakikası olsa ne olmasa ne diyorsunuz.

    ama öyle değil, post-rock böyle bir şey, anlattım zaten muhtelif yazılarımda bunun sebebini.

    o giriş teki 8 dakikalık sekans olmasa, 7. dakikanın sonunda başlayan şölen bu kadar vurucu olamazdı...

    post-rock tarihine altın harflerle yazılmıştır bence. bu kadar net. örnek olarak da gösterilebilir.
  • game of thrones'un bir sahnesinde kullanılsa çok uygun olur diye içimden geçen şaheser
  • yine anti sovyet ve anti stalinist kafayla yapılmış bir film. sovyet rejiminde yaşananları sözde resim sanatıyla anlatmıs ..izleyelim görelim. tarihi çarpıtmadan da sanat yapılabilir aslında ama neyse lan birşey demeyeceğim.
  • yine dünyaya iyilikler getirmek için çabaladığını düşünen bir “ideoloji” sahiplerinin, milyonlarca insana yaşattığı acıları konu alan bir film.

    bir ideoloji, bir film...

    kiminin komünistine, kiminin faşistine dokunma. zulüm kim ve ne adına olursa zulümdür.

    bu saatte izlenecek film değildi ama... 8/10
  • viking severler için söyleyeyim, king harald da oynuyor. filmi izlerken ''ulan ne kadar çok benziyor'' diye düşünmüştüm. meğer ta kendisiymiş.

    film, kızıl orduyu ve sovyetleri kötülediği için elbette sözlükte pek ilgi görmez. genel olarak dünyada görmez. hitler'i kötüleyen 29386592 tane filmden bir tanesini çeksen oh ne güzel. araya da yahudi propagandası serpiştiriver. gelsin ödüller.

    cephe savaşları yerine cephe gerisinde yaşananlardan bir bölüm anlatıyor film. bilinen ama fazla anlatılmayan hikayelerden. stalin katilinin milyonlarca insanın hayatıyla nasıl oynadığını, uçsuz bucaksız rus topraklarında oradan oraya sürgün ettiklerinin filmi. insanları nasıl ölüme gönderdiğinin filmi. hitler'in toplama kamplarını bile aratacak cinsten bu çalışma kampları milyonlarca insanın ölümüne sebep oldu. stalin kopeginin atesi bol olsun.

    --- spoiler ---

    ressam kız değil de asıl dram nikolai üzerinden dönüyor bana göre. ressam kız ve kardeşi hayatta kalıyor, olayların ciddiyetini kavramakla birlikte hala aşk ve sanat derdinde. hayallerine tutunabiliyor. zavallı nikolai toprağını bırakmış, eşinden ve çocuğundan uzakta, ait olmadığı bir orduda sürekli hakaret edilen ve yapmak istemediği şeylere zorlanan bir asker. belki de ailesini katleden bir orduda görev yapıyor. yetmezmiş gibi bir yük de komutan yapılarak bindiriliyor. bunu bile kaldırıyor. ancak sürgün yiyenler kadar o da ölüme gönderilmiş durumda. kendini içkiye veriyor vicdanıyla yüzleşirken. en sonunda şahit olduklarına dayanamayıp kendini asıyor. asmadan önce de ressam kız ve kardeşinin affını imzalayıp masaya bırakıyor.

    --- spoiler ---
  • çok sıkılarak izleyebildim. filmde gerçeklerden uyarlanmış tarihi bir kesit anlatılmış.

    başlangıç bilgisi:
    ii. dünya savaşı sırasında müttefikler nazi almanyasıyla savaşırken sovyetler birliği doğu avrupa'nın birçok bölümünü işgal etti.
    litvanya da (bkz: joseph stalin)'in kızıl ordusu tarafından işgal edilen ülkelerden biriydi.
    masum halk erkek, kadın ve çocuk fark etmeksizin rejimin düşmanı ilan edildi.

    hikayesi; bir grup insanın ordan oraya sürülmesini ve bunlara yapılan eziyetleri anlatıyor.
    fakat çok ağır işlenmiş. zor da olsa bitirdim.
    imdb şeysi
    4/10
  • castında (bkz: vikings)'den (bkz: peter franzen)'i ve (bkz: mr. robot)'tan (bkz: martin wallström)'ü barındırmasına rağmen vasatı geçememiş bir film. puanım 5/10.
hesabın var mı? giriş yap