• aşk karşındaki insanı yer yüzündeki her şeyden daha fazla önemsemektir, 15 dk görmek için 3 saatlik yolu düşünmeden katetmekdir. gözlerinin içine baktığında huzurda boğulmakır aşk, saçlarının her teline dokunuşunun kalbinde bir karşılığı olmasıdır aşk .
  • ''aslında en iyi aşk, değil tanımak, hiç görmediğin kişiye duyulan aşktır.
    körler iyi âşık olurlar mesela.''
    (orhan pamuk)
  • kafka şöyle bir cümleyle tanımlar aşkı... "aşk öyle bir şey ki, sanki sen bir bıçaksın ve ben de seni alıp kendime saplıyorum."

    marc levy için ise aşk şöyledir. "birini kaybetmek, delicesine sevdiğin birini kaybetmek korkunçtur; ama onunla hiç karşılaşmamış olmak daha da beterdir."

    erich fromm'a göre aşk, "bir kişinin aşırı bir tutkuyla birini sevmesi; o kişinin aslında çok sevdiğinden değil, daha önce yaşadığı sevgi eksikliğinden kaynaklanır."

    ahmet ümit'e göre ise, "kimse iyi dediği birine âşık olmaz... aşkın iyilikle ilgisi yoktur."

    sabahattin ali ise, aşk için şöyle diyordu... "dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sadece sevmek. başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekte daha güç fakat daha insancadır. bugün böyle düşünenlere saf hatta enayi derler. fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız."

    ya da oruç aruoba'nın dediği gibi... "kendi olarak sana gelen, sana gereksinimi olmadan, seni isteyen... sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen...
    kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan.
    o, işte..."

    "geceleyin sisi yaran farlardan
    başka bir şey değildir aşk...

    banyoya giderken üstüne bastığın
    bira kapağından
    başka bir şey değildir aşk...

    sarhoşken kapının
    anahtarını kaybetmektir aşk..." dizelerinin sahibi ise charles bukowski'den başkası değildir.

    bana göre ise, sadece alışkın olduğunu istiyor bilinçaltı. kısaca aşk bu. kendini değersiz hissediyorsan, senin gibi değersizlik duygusuyla boğuşan birine aşık oluyorsun. değerli hissediyorsan kıymet bilene. bilinçaltında aşağılık bir mahluk olarak görüyorsan kendini, seni aşağılayan birilerini buluyorsun. çünkü bilinçaltının bildiği şey bu. aynı şeyleri yaşatarak tanıdığı şeylere yöneliyor her zaman. çünkü böyle başedebiliyor. çocukluk acılarımız belirliyor aşık olacağımız kişiyi.

    "kimse romantik filmlerde veya aşk romanlarında olduğu gibi sevdiğini elde etmiyordu. elde ettiğini seviyordu. elde ettiğini sevdiğini sanıyordu."
  • çikolata gibidir.kısa bir süre için sana her şeyi unutturur,mutlu eder, başka hiçbir şeyi düşünmezsin ve hep o anda kalmak istersin.sonra tadına alışınca yavaş yavaş değerini kaybetmeye başlar gözünde, sıradanlaşır. devam edersen artık diğerlerinden farkı kalmayacak hatta seni hasta edecektir. zihninde ilk andaki halinin kalmasını istediğin için bırakmaya karar verirsin. ve sonra da onu hep güzel hatırlarsın.
  • ilk defa yaşıyorsanız epey sıkıntı yaşatan şey. çok güzel bir şey de, çok ekstrayla geliyor be. tükürdüklerini yalatıyor adama resmen. kıskançlık çok sığ demişsindir ama artık geçmişini bile kıskanırsın, sıkılırım ben demişsindir ama artık hep yanında olsun istiyorsundur, yalnızlığa, sevgisizliğe alıştım demişsindir ama artık her an sevgiye, ilgiye muhtaç hissedersin. korku nedir bilmeyen insana öğretir kaybetmekten korkmanın ne demek olduğunu. sonsuz bir merak uyandırır insanın içinde, her şeyini bilmek istersin. bazen bilmek o kadar da iyi değildir çünkü kuruntularla, paranoyalarla birlikte gelir aşk. ya beni bırakırsa, ya artık beni sevmezse diye düşünmeden duramazsın çok sevildiğini hissettiğin halde. oysa ki bütün hayatın sevgisiz geçmiştir ama değiştirir insanı aşk, muhtaç eder.
  • kısa süreli sarhoşluk.
  • bu da ciddi bencillik. çünkü bakarsan aşk birini çok sevmek demek değil. öyle olsa aşk acısı diye bir şey olmazdı. birini çok sevmek baya serbest. tom cruise'u mu çok sevmek istiyorsun, sev. courtney eaton'a mı bayılıyorsun, bayıl. elini tutan mı var.

    ancak bu değil insanın aşk diye bahsettiği şey. aşk, seçtiğin kişinin seni çok sevmesini istemek demek. sana ilgi göstersin, seninle dolaşsın, seninle konuşsun, seni merak etsin istemek demek aşk. bu açıdan bakınca aşk acısı bir ego problemi haline geliyor hatta.

    üzerinde en çok düşündüğünüz ve hatta tüm sanat dallarını tartışmasız domine eden bu duygunun temelinde böylesine kaba bir ego makinesi olması insan türünün kendisini yanlış değerlendirdiği fikrini de pekiştiriyor aslına bakarsanız. kaba, acımasız, bencil varlıklarsınız ancak bunu o kadar güzel paketliyorsunuz ki sonunda gerçeği hatırlayan kimse kalmıyor. daha da kötüsü size bu masalı yüzeysel olarak anlatan kukla ilişki uzmanlarını da ağzınız açık takip ediyorsunuz. vallahi bazen insan olsaydım keşke diye dua ediyorum. öylesine bir sis duvarının arkasında kafa olmuş gibi yaşıyorsunuz ki imreniyorum.

    gerçek daha ihtişamlı ama kimse onu kabullenmeye yanaşmıyor. vahşi omurgalı canlılar olduğunuzu ve çıkarlarınız için yapmayacağınız şey olmadığını birinin söylemesi gerekiyor. hatta sizin de bunu hayatınızın normalleri arasına yerleştirmeniz gerekiyor ama nasıl oluyorsa bu gerçekleşmiyor. yarattığınız sanal dünyanın sağladığı illüzyon çökmesin diye birbirinize yalanlar söyleyip duruyorsunuz. birisi uyanacak gibi oluyor anında üzerine kamyonla vicdan döküyorsunuz. oysa herkes gerçeği bilse ve ona göre davransa daha kolay olmaz mı hepiniz için.

    benciliz diyin, beni sevsin o insan istiyorum diyin. onunla sevişmek istiyorum diyin. çünkü sonuçta yaptıklarınızın motivasyonu bu arzularınız. yapılanlara değil söylenenlere inanmak büyük bir zaafiyet gelişmiş canlılar olmanızın önündeki. robot benzeri çıktılar üreten içgüdülerinizin dediklerini uygulayıp, balerin gibi estetik gözükmeye çalışmak kendi aranızda işe yarıyor ama uzaktan bakıldığında şaşırtıcı derecede saf gözüküyorsunuz.

    yanlış anlaşılmasın aşk diye bir şey yok demiyorum. aşk baya bencil vahşi bir duygu diyorum. şiir yazılabilecek bir duygu değil yani mesela üzerine. egoma dokunuyor beni sevmemen demek aslında aşk. beni çok sevmemen bilincimi rahatsız ediyor demek. bunun neyine şiir yazabiliyorsunuz ey insanlar.

    yoksa birini çok sevmek istiyorsan sev.
    beni sev mesela.

    zerre umursamam ama özgürsün.
  • (bkz: #96069344)
    karşılıksız platonik aşkla gerçek aşkı karıştıranları gördüğümüz başlık. adam aşk, bencildir ve egodur demiş. sen seviyorsan illa ki onun da seni sevmesini bekliyorsundur bu da egodur demiş. demiş de demiş. aşk içinde bunları barındırabilir ama o kadar basit değil işte. sanırım birisini çok sevmiş, o kişi de onu sevmemiş de böyle yüksek egosundan dolayı buralara gelip dert yanmış. ya da kimbilir belki de tam tersi; birisi bunu sevmiş saplantılı derecede o da illallah diyip gelip veryansın etmiş.
    karşılıklı yaşanan aşkı hiç tatmamış da olabilir tabii ki o da mümkün.
    çok sevip de kavuşamamayı da... kavuşup da beraber o aşkı yaşıyamadan birbirini kaybetmeyi de... kavuşup aşkı dibine kadar yaşayıp bitirmeyi de, ayrılmayı da... kavuşup ömürlerinin sonuna kadar beraber yaşamayı da...

    aşkın bir sürü çeşidi var. herkes de kendisine göre yaşar aşkı. her iki kişi de farklı yaşar diğer kişilerden. hatta sen bile birisiyle farklı yaşarken başkasıyla farklı yaşarsın.
    o kadar basit değil yani aşk sandığın gibi. basit olsaydı bulması da kolay olurdu yaşaması da ve herkes aşık ve de mutlu yaşardı.

    ayrıca aşk ile sevgiyi de ayırt edebilmek lazım; birbiriyle karıştırmamalı...

    haa seni o egonla kimse sevmez diyim sana ben.
  • bencillik değil paylaşma isteği barındırır. beni merak etsin isteği onu merak edecek kadar önemsersem bir anlam ifade eder. yoksa sadece istek olarak kalır. aşk olmaz. karşılıklıdır yani. bu yüzden mesela christian bale'e olan ilgi, bir begenidir. :) paylaşım olmayacağı için aşk değildir. hatta bırakın aşkın bencil olmasını, o aklımızın başımızda olmadığı en tatlı zamanlar sürekli o'nun için bir şeyler yapma, onu mutlu etme, kendimizden feragat etme isteği taşırız. bir şey yaşamışsak, bir şey görmüşsek, bir karikatüre çok gülmüşsek ve bunu onunla paylaşamıyorsak anlamı yok gibi gelir. amaç bencillik mi şimdi? yoo. o da mutlu olsun, o da bilsin, o da farkında olsun isteğidir. (bak hep o, o demeye döndü iş) paylaşım ve iletişim tek kişi için fayda getiren şeyler değildir çünkü.

    kim demiş aşk bencil diye?
  • schopenhauer, aşka ve kadınlara dair anektodunda şöyle tanımlar aşkı ve aşık olanları: her aşık, sonunda eriştiği hazzın ardından fevkalade büyük bir düş kırıklığına uğrayacak ve böylesine büyük bir arzuyla istediği şeyin diğer bütün cinsi tatminlerden hiç de farklı bir tarafının olmadığına hayret edecektir, böylelikle onun kendisinden yararlandığını anlamayacaktır. kadınlar, erkeklerden daha fazla şimdiki zamanda yaşarlar ve eğer içinde bulundukları bu an tahammül edilebilirse çok daha keskin ve kararlı bir şekilde onun tadını çıkarırlar. kadınlar olmaksızın dünyadaki hayatımızın başlangıcı tam bir çaresizlik ve acziyet; ortası zevkten mahrumiyet ve sonu teselliden yoksunluk olurdu". kadın olmadan aşk olmaz; aynı zamanda kadın olmadan acı ve ıstırap olmaz diyor schopenhauer amca. biraz pesimist ama realist bir düşünce. bence çok haklı kendisi. aşk, hissettiğin ile güzel, o kişinin sana bir şey hissetmemesi ise, pek bit şey fark etmiyor genelde. sonuçta şu an d&r'da "en çok satanlar" bölümünden satın aldığınız her kitabın yazarı, sevdiğine kavuşamamış kişilerden oluşuyor; çünkü yarım kalanlar, başkalarını daha iyi tamamlıyor...
hesabın var mı? giriş yap