• aşk son görüldüğünde kazaklar pantolonun içine sokuluyordu ve aslan yelesi saçlar modaydı.
  • yaştan dolayı da olabilir.

    iletişim teknolojisinin gelişmesiyle duyguların ve hissiyatların önemsizleşmesinden dolayı ''aşk'' bulması zor hale gelmiştir ama yok olmamıştır. kimseye söyle(ye)mediğimiz duygu ve düşünceleri yatağımızdan bile kalkmadan 1000 kişiye birkaç parmak hareketiyle anonim olarak ya da olmayarak ulaştırabilmemiz, özel hissetmenin, hissettirmenin, birisinin özel olduğunu hissetmenin önüne geçmiştir. ne kadar az sosyal medya, o kadar fazla aşk, hissiyat ve mahremiyet.

    edit: ayrıntılar.
  • ben buna pek fazla inanmıyorum. birisine hala ilk gün yaşadığınız heyecanı duyuyorsanız aşk varlığını göstermeye devam ediyordur. aşık olmak illâ ki bedenin doyuma ulaşmasını gerektirmez; aşık olmak önce ruhen sonra bedenen doyuma ulaşmaktır. sadakatiniz bir bedene değil bir ruha olmalıdır. insan kusursuz varlık değil ki yaşadığı aşk kusursuz olsun. kusur, eksik, sorun elbette olacak yeter ki önce kendimize ardından aşkımıza karşı dürüst olalım.
  • ilk evvela ne istediğne karar vermeli insan... sevismek mi, sevmek mi, sevilmek mi?

    aşk olmaz mi, tabii ki var. biz ona aşkın raf ömrünün kısalması desek daha dogru.zira sevdigi kisinin elini tutmak icin bile aylarca bekleyen sevgililer gitmis, yerine birinci gun beb aşık oldum diyen, ikinci gün flort eden, üçüncü gün özlü ayrılık sözleri yazan, dördüncü gün de ben yeni birini buldum diyen tipler gelmis.en onemli faktorse internet tabii.her sey o kadar cok cabuk gelisiyorki bazilarinin hizlarina yetismek mumkun olmuyor. (gayet tabii tum bunlar sevdiğini söylediği kişiyi görünce kalbi yerine baska yerleri küt küt atan tipleri hakli kilmaz elbette)
hesabın var mı? giriş yap