• ibb şehir tiyatrosunun seyretmeye doyamadığım harika oyunlarından biri, yedi kere seyrettim... özellikle ada alize ertem'in (sahnede devleşti.) bir ölüyü "canlandırdığı" sahneler gerek metin bakımından gerek oyuncunun üstün performansı nedeniyle çok etkileyiciydi, oyuncu hem ağladı hem de beni ağlattı ve ada alize ertem'in seyircinin gözünün içine bakarak oynaması çok etkileyiciydi... çağatay palabıyık da çok iyiydi. baştan sona harika bir oyun... oyunda dans olması da çok güzeldi, keşke daha fazla dans olsaydı... başta oyuncular (ada alize ertem, çağatay palabıyık, deran özgen) ve yönetmen naşit özcan olmak üzere oyunda emeği geçen herkese çok teşekkürler. seyrettiğim en iyi oyunlardan biriydi...

    "çok tuhaf artık hiçbir şey hissetmiyorum, ne korku, ne kıskançlık, ne de kızgınlık... ya aşk, kaydadeğer hiçbir şey yok... sadece biraz hüzün var... en azından biraz olsun hüzünlenebiliyorum."
    "ses kısılması, çok iyi bilirim, ne zaman sana ihtiyacım olsa hep sesin kısılmıştır."
    "en azından hala uyuyabiliyorsun, ne güzeldir uyuyabilmek, bense bütün gece uyanık kalmak zorundayım."
    oyunun özeti:"eserlerime sansür koyacağınıza beni idama mahkum edin daha iyi." (yaşar kemal)

    oyunla ilgili oyuncularla ve yönetmenle yapılan şöyle bir röportaj var: link
  • 1994 yılında ankara sanat tiyatrosu'nda aslı öngören ve altan erkekli'nin muhteşem oyunculukları ile izlediğim oyundur.
  • şehir tiyatrolarının yeni sezon oyunlarından. maalesef çok çok çok kötü bir çeviriye kurban gitmiş muhtemelen. öyle ki derdini anlatamamış, yapay kalmış.

    ne yapay mı kalmış? ne demek istiyorsun.
    yani yapay kalmış demek istiyorum.
    ah demek yapay kalmış demek istiyorsun.

    işte bu tatta bir oyundu.
  • dün akşam haldun taner sahnesinde izlediğim iki perdelik oyun. izlediğim en harika oyunlardan biriydi. jose sanchis sınısterra'nın mükemmel hikayesi harika bir oyunculukla birleşmiş. dans, müzik, acı, mutluluk her şey bir aradaydı. özellikle ikinci perde bir müzikal gibiydi, çok keyif vericiydi.
  • cok dusuk beklentiye gidip fena tatmin olarak izledigimiz oyun. sehir tiyatrolarinin, oynayanlarin, oynatanlarin eline ayagina saglik. ilk perde duragan olsa da ikinci bolum cok daha etkileyici ve hareketli. ozellikle basroldeki erkek oyuncunun (ismine bakamadim simdi) performansi basariliydi.

    sahne disi unsurlar olarak isik ve ses, mukemmel kullanilmis diyebilirim.

    nacizane, oyuna gitmeden once az bir ispanya ic savasini ogrenmekte fayda olabilir.
  • ibb şehir tiyatrolarının tartışmasız en iyi oyunu. evet cibali karakolu ve zihni göktay performansı dahil.
  • modern tiyatronun en önemli temsilcilerinden sinistera'nin başyapıtı şehir tiyatrolarında oldukça başarılı bir rejiyle seyirciyle buluşmuş. daha önceden tiyatro eğitimi dönemimde bu oyunu ödev olarak okuduğumda çok sıkılmıştım ama naşit özcan'ın bu kadar iyi yönetimi danslar, oyundaki detaylar bize sıkılmadan konuyu çok iyi anlattı. son dönemde en beğendiğim oyunlardan biri oldu.
  • güzel bir konusu var. fakat sanki hikayeleştirmesi saçma olan oyun. kurgusunda mı bir bozukluk var anlamadım. yukarıda da denildiği gibi bir yapaylık var, fakat bence yapaylık çeviriden kaynaklı değildi. oyunculuklar ise fevkalade.
  • yıllaaar önce carmen maura'yı ilk kez bu filmde izleyerek ispanyol sinemasına olan aşkım başlamıştı. şili haberlerine bakarken kendimi önce ay carmela dinlerken buldum, sonra da bu başlıkta. birazdan filmi yeniden izleyeceğim. sınava da babam çalışır artık :')

    --- spoiler ---

    carmenciğimin polonyalı esirle harita önünde konuştuğu sahne göz yaşartır
    --- spoiler ---
  • görünce "rumbala rumbala rumbamba" dedirten marş.
hesabın var mı? giriş yap