• bana satranç öğrettiği di'li geçmiş zaman kokusudur. sadece pazar günleri yaptığı peynirli pide kokusudur... ben küçükken, cebindeki son parayla aldığı oyuncak kamyon kokusudur. bu yüzden pazarlar baba kokardı, babalar da pazar... eskiden onlar evde diye çıkardık sokağa, şimdi yoklar diye tatsız her pazar.
  • şimdilerde pembe mezar çiçeği kokar. ıslak toprak kokar, ben su döküyorum.
    şeker kokar biraz, karıncalara götürüyorum.

    çoğunlukla tuzlu su kokar, gözyaşımdan sanıyorum.
    öyle.
  • en son giydiği giysisini muhafaza ettiğimden, özlemimin depreştiği an çıkarıp yüzümü gömdüğüm ve içime içime çektiğim kokudur. (bkz: oh mis)
  • kimi zaman işe gitmeden önce sürdüğü hala nasıl bitmemiş olduğunu anlayamadığım koyu yeşil kutulu brut (hayır arkadaş yıllardır yenisini almadı aynı şişe), kimi zaman televizyon karşısında uzanmışken kanepeyi delercesine saldığı osuruk, kimi zaman mangal montuna sinmiş is kokusu, kimi zaman karşılıklı - zaman zaman annenin de bir iki duble eşlik etmesiyle- bitirilen 70likten gelen rakı kokusu.. her an, duruma göre değişiyor, yıllar geçiyor saçları neredeyse tamamen beyazlaşıyor, dökülüyor, göbek iyice çıkıyor, gözlerine biraz daha yorgunluk çöküyor. fakat hissettirdiği, çağrıştırdığı asla değişmiyor; yine gecenin bir vakti memleketten uzakta kafada binbir düşünce binbir çıkmaz sokak varken akla ilk o geliyor, ah ulan şimdi karşımda otursa iki tek atsak da alsa götürse sıkıntımı, yine günler aylar hatta belki yıllar sonra öğrendiğimi fark edeceğim şeyleri çaktırmadan öğretse diye. ulan eşşek kadar adam olduk, hala babamın yanında hissettiğim güveni rahatlığı "şimdi gelin ulan!" hissini başka hiçbir yerde hissetmiyorum be.

    (ve tabi ki tamamlayıcısı için (bkz: anne kokusu)).
  • 6 yaşımdan hatırladığım kadarıyla ütülenmiş gömlek kokusunun omuzlara sinmiş hali gibidir.
    ya da ben o kocaman kollarin altina girip de rahat rahat otururken gidiklaninca aradan yukari dogru kacip omuzlarini isirmayi sevdigimden bu kadarini hatirliyorum.
  • kucukken babamin seyahatlere gitmesinden dolayi onun yataginda annemle yatarken yastiginda biraktigi kokusu ile sessizce aglamama neden olan koku..
    ve bu kokuyu kendi evladıma bırakacagim icin kendimi iyi hissettigim sey.. allah bu kokunun hasretini kimselere cektirmesin.. anneninkinide..
  • burnunuzda tüter.

    gecenin bir yarısı sözlükte görünce, içlenir koy verirsiniz.
    babamın hiç sabit bir parfümü olmadı benim.
    her gün tıraş olur, bazen tıraş kolonyası, bazen de limon kolonyası sürerdi.
    bazen mis gibi anason, bazen de kahve kokardı.
    bütün kokuların ötesinde,
    benim babam adam gibi kokardı,
    şimdilerde burnumda tüter.
  • duyabildiginiz muddetce huzur demektir. bir de ne bok yerseniz yiyin kendisine ragmen hatta size gostermese de tum dunyaya karsi annenizle birlikte sizin yaninizda olacagini bilmenizi saglayan kokudur.

    kucuk bir kiz cocuguyken evde olamadigi her gece gomlegini koklayarak uyumaya sebeptir.
  • ben küçükken babam bir balıkçıda çalışırdı. o yüzdende eve her geldiğinde leş gibi balık kokardı bende çocuk aklıyla "kokuyorsun oeeh" dedikten sonra arazi olurdum ortamdan. hafta sonları adaya giderdik orda balık tutma ve pişirme işi yine bahtsız bedevi babama yıkılır ve adam tek tatil gününü yine balıkların arasında geçirirdi. sırf biz balık yiyelim de midemiz bayram etsin diye. sonra ne yaptı ne etti bilemiyorum... şu aralar en pahalı parfümleri sıkınıyor, kocaman bir şirketin genel müdürü. jeep’i olmadan şuradan şuraya adım atmıyor.ha birde geçen gün gözlerinin etrafı için kırışıklık kremi aldı o yüzden krem krem kokuyordu... ben o balık kokusunun kıymetini bilemedim ya ona yanıyorum...şimdi 3-5 haftada bir kerecik anca görüyorum kendilerini.
  • çok özeldir, çok özlenendir. sık görüşemiyorsanız, görüştüğünüzde sımsıkı sarılıp içinize çektiğinizdir. baba kokusu olmayan evde hep bir şeyler eksiktir sanki, sanki sizin yuvanız değildir de artık orası, otel gibi bir yer olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap