• sabaha karşı 5.00 civarları, bir çığlık duyulur, perde aralanır, balkonda küçük bir kız çocuğu babasının kollarında, etrafında kadınlar..
    çocuk ya kabus gördü ya da uyanıp balkona çıktı düşecek diye korkup bağardılar...
    bilmiyorum, bildiğim tek şey babasının ona sarılışı, minik yanaklarından öpüşü, saçlarını sevişi, sıcacık, güvenli, yıldızlar kadar parlak ve küçük kızın gözlerindeki huzur ve de benim: ''izleme yeter salak kafa'' diyen iç sesimi bu sefer dinlemeyişim..

    bildiğim tek şey, bir kızın baba sevgisinden daha büyük bir sevgi doyumu olmadığı ve eğer bundan yoksun büyüdüyse, hayatı boyunca hiçbir sevginin onu doyurmaya yetmediği..
  • kucuklugumde cok fazla gormedigim ancak kendi cocuguma cok gosterecegim sevgi.
  • diger bircok sevginin aksine en guclu olarak babanizdan uzakken hissedebileceginiz bir sevgidir. bu hem babanizin size duydugu, hem de sizin babaniza duydugunuz sevgi icin gecerlidir. aslinda bu tanim sevginin karekterine ters gibi durmaktadir. sonucta sevgi, sevenler yakinken daha guzel yasanmaktadir ve sanki daha anlasilir bir haldedir.

    ancak bizim ulkemizde, ataerkil aile yapisinin kulturumuze kattiklari neticesinde ozellikle de erkek cocuk ve baba arasinda imzalanmis gizli bir sevgi gostermeme antlasmasi var gibidir. mesela bir kiz cocugu babasina rahatlikla sarilirken bunu erkek cocuk yapmaz. ya da anne ogluna rahatlikla seni seviyorum veya ozledim seni derken babadan bu cumleleri duymak cok zordur. aslinda sevgi gostermemek bir bakima guclu oldugunu ispat gibidir ya da sevgi gostermek zayifliga isaret eder. bu sebeplerden dolayi cogu zaman bu sevginin ya da baba ogul arasindaki bagin ne kadar guclu oldugu anlasilamaz. hatta birakin bu sevginin gucunu, sevginin var olup olmadigi bile anlasilamaz cogu zaman. hele hele ortada otoriter ve dedigi dedik bir baba varsa birakin babaya karsi sevgi duymayi, hissedilen duygu korku ve korkunun dogurdugu nefret olarak algilanir cogu zaman. olumlu seyleri de goremezsiniz dogal olarak. ozelikle de cocuk yaslardayken, baba, sadece ceza veren, televizyon izletmeyen, istediginiz hicbir seye izin vermeyen veya bilgisayar oyunu oynamaniza sinir koyan birisisidir gozunuzde. korkarsiniz babanizdan. hele birde bulug cagi geldiginde aradaki catisma daha da artacaktir. baba icin ise laf dinlemeyen, sorumluluklarini yerine getirmeyen, abuk subuk seyler isteyen ve haylazlik yapan birisi dolasmaktadir ortalikta. o da anlayamaz cocugunu ne kadar sevdigini.

    sonra gun gelir ayrilirsiniz. cok uzaklara gidersiniz. basiniza bir is gelir, yardima ihtiyaciniz olur, derdinizi danisacak birisini ararsiniz... iste o anda birlikte ucurtma ucurdugunuz, size bisiklete binmeyi ogreten, haksizliklar karsisinda koruyan, maddi manevi hicbir destegi esirgemeyen, hastayken basinizda bekleyen, kucaginda tasiyan babaniz akliniza geliverir. eksikligini hissedersiniz... sonra duyarsiniz ki adiniz gectiginde gizli gizli aglarmis bir kosede. iciniz ciz eder... gozunuzden suzulen yasi gizlemeye calisirsiniz... ya da basit bir yanlis anlama sonrasi tatsiz biten bir telefon konusmasi ardindan gunlerce uyuyamadigini ogrenirsiniz. babaniz hakkinda dusundugunuz kotu seyler icin pismanlik duyarsiniz... ilk defa babanizi sevdiginizi anlarsiniz...

    baba ne dusunur veya ne hisseder orasini bilmiyorum (daha babalik asamasina ulasmis degilim) ama adiniz gecince bir kosede gizli gizli agladigina, ya da sizi yolcu ederken kal oralarda demesine ragmen bir ay gectikten sonra ise gel artik demeye basladigina gore anlamistir sevgisini... veya eksikliginizi hissediyordur.

    sonra telefonda konusursunuz. ya da mesajlasirsiniz internet uzerinden. ilk defa sevgi sozleri kullanirsiniz. icinizden gelerek ozledim, seni seviyorum dersiniz... o oglum der, gozumde tutuyorsun der... babacim dersiniz ilk defa... garip gelir insana tum bunlar. sonucta bir ceyrek asir gecmistir ama aranizda bu kelimeler hic gecmemistir...

    iste boyle bir seydir baba sevgisi...
  • bazi babalarin , bazi davranislari yuzunden evlada haram olan sevgi.genelde aile kavramina beyninde pek yer ayiramamis , hala tek basina bir hayat surdugunu sanan babalardir bu bazilari.
  • düşündüğümde bende ağlama hissi uyandıran sevgi. tarifsiz derler ya, öyle birşey işte. giriş katında oturuyorduk. apartmanın bahçesinde oynayayım diye balkondan beni usulca aşağıya bırakırdı. kollarımdan tutup sanki hiç ağırlığım yokmuş gibi. onu çok üzmüştüm bir kere. duşta ağlamıştı, ah kızım ah kızım diye. sesini duymuştum banyonun dışından su seslerinin arasından. başka hiç görmedim duymadım ağladığını, babaannem öldüğünde bile. sonra bir kere çok hasta olmuştu. geceleri inlemesini duymuştum uyurken. kafamı çaresizce yastığın altına sokmuştum. yok olmak istemiştim, yardım edememenin çaresizliğiyle. kaç kere insanların hayatlarında nasıl fark yarattığını gördüm, nasıl onlara yardım ettiğini, nasıl dertlerini kendi derdi gibi sahiplendiğini. minnetle samimiyetle teşekkür ettiler ona. ben farklı olmayı, sürüye katılmamayı ondan öğrendim. babam, kahramanım, ben seni çok seviyorum.
  • koşul fenomenine bağlı en baba sevgidir... malum olduğu üzere anne sevgisi en koşulsuz/en temiz/en şefkatli/en merhametli ve en bağışlama dolu sevgidir. bu kadar "en"lerle dolu bir sevginin yanında "koşullu/şartlı" bir sevgiye hiç bir çocuk kolay kolay yüz vermez -özellikle erkek çocukları. yaşları kaç olursa olsun-.. aslında çocuk yüz vermek istiyor ama baba sevgisi "kendine benzeyen" çocuğuna karşı daha bir sevgi dolu olduğundan.. ona* benzemeyen ve ona göre iyi/doğru işler/davranışlar sergilemeyen çocuğuna karşı takındığı koşullu sevgi, ilerde o çocuğa devlet babanın yol-su hizmeti gibi travma olarak geri gelecek hiç farkında değil.

    (bkz: baba olmak/#17374866)
  • maddi durumunuz çok da iyi olmadığı bir sırada,

    sırf siz istediniz diye dişleri paramparçayken size gidip dişlerine ayırdığı parayla bisiklet alması ve onu eve getirdiğindeki bakışları.
    bide;

    her zaman ama her zaman telefonunuzun modelinin onunkinden iyi olmasıdır.
  • uzak kalınca yerini baba özlemine bırakır. kaç gündür yok. memlekete gitti o da onu özlemiş. babamı özledim.
  • babanın espritüel yönüyle de bir anda parlayabilir.

    "hayat sadece insanlar için var olsaydı, nuh'un gemisinde hayvanların ne işi vardı" pankartının altına attığı yorum:

    " o ağaçkakanı o gemiye alanı bir yakalasam....."
  • herhangi bir kompleks adı altında değerlendirilemeyecek (bkz: electra kompleksi) kadar saf, katıksız, koşulsuz bir sevgidir. uzaktan uzağa izleyip de, "işte benim babam" diye gurur duyduğunuz, size sarıldığı zaman içinizden sıcacık bir şey akmasına sebep olan, üzüntüsü ile kahrolduğunuz, hele es kaza ağladığı * bir zamana denk geldiğinizde altınızda duran zeminin bir halı çekilmişçesine kaymasına neden olan bir sevgidir.

    kazık kadar olduğunuz halde, hala sizi merak eden, eve geç geldiğinizde sizi bekleyen, siz gelmeden uyumayan ama sizi beklediğini size asla çaktırmayan, siz yatağa girdikten sonra oda kapınızı usulca aralayıp sizi 3-5 dk kadar izleyip, içinde tuttuğu o sevgi ile hafifçe iç geçiren bir insansa o baba, değil dünyayı, tüm kainatı ayaklarının altına sermek isteyebilirsiniz. böyle bir sevgiden daha ötesi var mıdır, ben bilmiyorum. yaşayacağımı da sanmıyorum.

    biraz sonra vereceğim bkz. daha önce verilmiş ,ama, ona karşı neler hissetiğimi bundan daha iyi açıklayamam..

    (bkz: hayatta ben en cok babamı sevdim)
hesabın var mı? giriş yap