• tipik bir bu coğrafyada hüküm süren ve insanı kahreden seviyesiz tartışmalardan biri daha.

    bir kere buraya yazanlar da ne tartışmanın konusu fatih terim'e, ne de yazılanlara değinmişler. buraya gelip yazanların da olayı fikirler değil tartışma konusu insanlar ve onlar hakkındaki düşünceleri.

    öncelikle belirteyim. barış atay'ı severim. sizin aksinize muhalif duruşundan hala taviz vermemesini, omurgalı duruşunu, hadi sizin dilinizle tatlısu solculuğunu diğer yavşakların biatçı duruşlarına bin kere tercih ederim.

    bülent tümurlenk'e ise bayılırım. yani yazılarına. açarım arada blogundaki enfes edebi dille yazılmış yazılarını büyük bir keyifle okurum. hele zamanında babasını kaybeden rijkaard konulu yazısını gözyaşlarıyla okumuştum. çok etkileyici bir yazıydı.

    çocukluğumdan beri galatasaylıyım. fatih terim'i zamanında çok severdim. başarılı biri olduğunu kabul ediyorum. ancak artık tavırları, şiddete meyilli davranışları ve ben bilirim gibi söylemleri illahllah getirdi. mehmet ağar'la olan ilişkisi de eskiden beri bilinir ve midemi bulandırır.

    şimdi ortada barış atay'ın linkini verdiği bir fatih terim eleştirisi yazı var. imzası da yok yazının. barış atay mı yazdı bilmiyorum.

    içerisinde doğrular da olabilir, yanlışlar da. ki hepimiz doğrular olmasını isteriz.

    barış atay bu linki verdikten sonra bülent timurlenk'in tepkisi ne oluyor peki. "atanamamış yılmaz güney'sin. futbola bulaşma, ofsaytta kalırsın.. " haydaaaa. direkt olarak b.t. zaten b.a.'a olan düşüncelerini ve hislerini belli eden bir cümleyle olaya girişmiş. yani diyor ki, ben zaten seni sevmiyorum, gerisi fasa fiso. yav haklıyken haksız konuma düşmek tam da budur işte. ya de ki, b.a. yazınızda çok fazla bilgi hataları var, zaten sizin de konunuz değil. ne bileyim biraz yazıyla ilgili bieşyler söyle. ama adamın girişe bak atanamayan yılmaz güney. e bu nedir şimdi?

    o zaman biz de b.t.'in her yazısına hadi lan havuz medyacısı, bırak konuşmayı da git başkanını yala sen diye mi girelim?

    ben açıkçası bu tartışmadaki üsluptan şunu da görüyorum. b.t. ne kadar yazılarını sevsem de bildiğin akp ve iktidar yanlısı bir adam. çünkü akp ve iktidara sallayan birisini yazısından dolayı eleştirirken bile aklında onun muhalif kimliği var. demek ki tam bir biatçı.

    yıllardır severek okuduğum adam bir anda nasıl da kendini bitirdi be.

    keşke b.t. bilgisiyle b.a. ı mat etseydi, böyle saçma sapan kişisel nefret saçarak değil.
  • bulent timurkenk tam da kendine yakisani yapmis. ayni abileri agababalari gibi alti boş kibiriyle tehditler savurmus, kabdayilik yapmis. tam yeni turkiye tipi yorumcu.

    guce tapan, gucluyu elestirmekten olumune tirsan, elestirebilenin karsisinda duran, havuz medyasi mensubu, tam bir "duzenin adami" bulent. seni taniyoruz.
  • barış atay'ın yazısına katılmıyorum. bülent timurlenk'in de verdiği tepkiye.

    bir ülkede eleştirmen olmak için o konuda bir şeyler yapman mı gerekiyor?

    o zaman önüne bok koyarlar, bu güzel bir yemek ye derler, ağzını açtığın anda "sen gurme misin lan kes sesini" derler. yersin.

    o yüzden taraftar veya herhangi birisi, eleştiremez, uzmanı olmadığı bir konuda konuşamaz/yazı yazamaz ayaklarını geç.
  • ikisini de tanımam etmem ama şu ülkeye "şşş ağır ol, harcanırsın şşş" üslubunu ilk kim soktu lan? eskiden polemiklerin bile bir seviyesi vardı. atışıyorlar ama kimin ne dediği belli değil. devamlı bir o eli indir havası, mal mal tehditler. "dikkat et boğulursun şşşş", "sudan korksaydık denize girmezdik agaaa şşş." memlekette herkes kasımpaşa barzosu oldu anasını satayım.
  • denize barış atay mı düşse kurtarırsın bülent timurlenk mi diye strawpoll yapılsa denizi ikisinden kurtarmayı seçerim herhalde. böylesi sikindirik bir tartışmayı memleket meselesi haline getirmeye lüzum olmasa da şu iki sosyal medya şöhretlisi adamın hal u tavrı memleketin düşünce ve terbiye çoraklığını göstermesi bakımından epey anlamlı. şu her şeyin en iyisi ve doğrusunu ben bilirim, ben tadarım tavrından bu memleket insanı ne zaman kendini kurtarabilecek acaba? en atarlı ergen solcusundan en kendisini her şeyi yemiş yutmuş da neyin sahici neyin samimiyetsiz olduğunun nihai kararını verecek karar mercii sanan şehir abileri ve ablalarına herkes çok emin anasını satayım kendinden ve dediğinden. bu yeni sosyal medya realiteleri de bunu tetikliyor içten içten. veriymiş, başka deneyim ve perspektiflermiş, farklı yaşama ve okuma pratikleriymiş, hak getire. dizi dizi bireysel bloklar, new kids on the block.
  • o değil de timurlenk kendini överken ne güzel cilalamış italyan dili ve edebiyatı bölümünü ha

    hergele meydanı, conte , tarih falan..

    ben üniversite sınavına girip italyan dili ve edebiyatı'nı kazansam çevreye söylerken utanırdım aq.
  • barış atay'ın linkini paylaştığı nokta dergisi yazısı değil mesele. sosyal medyada neler neler söylendi fatih terim için son zamanlarda bir tek barış atay'ın link paylaşması mı zoruna gitti timurlenk'in?

    mesele bu değil bülent de biliyor. maaşını ödeyenlere hoş görünmek için ipini koparmış gibi ayarsızca saldırıyor başka bir şey değil.

    barış atay gezi öncesinde de politik bir şahsiyetti. gezi'de herkes üç maymunu oynarken bu adam çıktı çatır çatır konuştu. haliyle ilgi çekti. politik bir duruşu olması onun seçimi. sana mı soracaktı? herkes el etek öpüp önüne konulacak kemiği mi beklemeliydi? aklın neden almıyor bir insanın kalbinin sesini dinleyerek konuşmasını, politik olmasını?

    bülentcim senin gibilerin bol sıfırlı maaşını çalık holding bile karşılayamadı da mehmet cengizlere iteledi. hani şu milletin amına koyacak olan.. siz o grubun gazetecileri olarak hiç bir işe yaramadığınız, o kadar kamu reklamına rağmen şirketi sürekli zarar ettirdiğiniz için adamlar illallah etti senin gibileri beslemek zorunda olmaktan. sana para yetiştireceğiz diye ülkenin bütün ihaleleri cengizlere peşkeş çekiliyor, ülkecek soyuluyoruz.

    vur tabi barış atay'a vur. yerin sağlamlaşsın o zift medyasında. daha bu milletin amına koyup senin maaşını ödeyecek patronun. hak edeceksin tabi ki öyle kuru kuru italyanca haber çevirmekle gelmiyor bu değirmenin suyu.
  • barış atay'ı takip etsem, kimi yazdıklarını beğensem de hayranı olduğumu söyleyemem.
    bülent timurlenk'i de özellikle aceto'dan yıllardır büyük keyifle takip ederim. yazdığı bazı yazılara hayranım.

    ama konu şu ki, bu ikisinin dışında herkes için geçerli görüşümü belirteyim, ben yapılan işlere hayranlık beslemeyi doğru bulurken kişilere hayran olmayı pek tercih etmem.

    barış atay'ın fatih terim eleştirisini okuduktan sonra bu yazıyla ilgili "seviyeli" eleştirileri de okudum. yazının nefret kusan tarzının yanında fazla sayıda hatalı bilgiyle okuyanı manipule etmeye çalıştığını düşünüyorum. dolayısıyla bazı yazılarını beğendiğim barış atay'ın bu yazısını beğenmedim.

    bülent timurlenk'in eleştiri dozunu ise hiç ama hiç beğenmedim. kendisinin daha önce alkol almış halini de görmüş biri olarak tavsiyem alkollüyken twitter kullanmamasıdır. bunu okuyunca bana da küfür sallayacağına eminken orada tavsiye kelimesini kullanmam da benim saflığım olsa gerek.

    barış atay'ın da yazısını değil ama tahriğe kapılmayan düzgün cevaplarını tebrik ederim.
  • türkiye'nin yaşadığı bu büyük faşizm girdabında ne olursa olsun muhalifliğinden vazgeçmeyen ve sırf bu yüzden bile takdiri hak eden barış atay'a, havuz medyasının kaymağını yiyen ve tek işi futbol konuşmak olan bir spor yazarının hayatı öğretmeye çalışması.

    sonra cahil cesareti deyince basıyor engelle'yi. fatih terim'e laf söylenmeyecek. ilişkileri ortaya dökülmeyecek. yoksa bülent bey çok kızar. kimin neyi eleştireceğine de kendisi karar verir.

    kendisini twitter dışında takip etmediğim için imparatore'nin yancısı olduğunu fark etmemiştim. benim gibi birçok kişi sıfatını daha iyi biliyor artık. blog'undan iki futbol romantizmi daha paylaşıp konuyu geçiştirmeye çalışsaydı keşke.
  • bülent timurlenk'i severim. her ne kadar havuz medyası üyesi olsa da, bu konuda kendisiyle birebir tartışmış olsam da; kendisinin iyi bir insan olduğundan zerre şüphem yok. nasıl ümit zileli'nin beyaz tv'de çalışması onu akp'li yapmıyorsa, bülent için de durum aynı. bunu tartışabiliriz. siz bir atatürkçü olarak, bir atatürkçü'nün havuz medyasında çalışmasını sindiremeyebilirsiniz. saygı duyarım. makul bir düşünce çünkü.

    fakat barış atay denen ruh sıkan 80'ler solcusu herifinin fatih terim hakkında yazdığı yazı baştan aşağı fail. baştan aşağı hamaset. birazdan bunları açıklayacağım. fakat şunun da ön kabülüyle yazıyorum. böyle düşünmemde eski bir fatih terim fanı olmamın hiçbir yanı yok. zira artık ben de fatih terim'in iyi bir teknik direktör olmadığını düşüyorum.

    yazıya gelirsek..

    naçizane fikrimi yazacağım. terim'i bir süredir sorgulayan fanlarından biriyim hatta sanırım artık ben de başarısız buluyorum ama fazlasıyla yanlış bilgiler var bu yazıda. ayrıca objektif olma kaygısı taşıyan fakat yine fazlasıyla taraflı, hatta kindar bir yazı olduğu çok net. yani benim de kin kustuğum yazılar olmuştur fakat böyle bir yazı yazıp "ya ama ben objektif bir yazıyım" sosuyla vermek pek sevimli bir şey değil.

    örneğin şu bölüm nerden tutsan bilgisizlik ve ortadoğulu cehaleti kokuyor: "milanla olan sözleşmesindeki parayı almak için 2 sene boş yattı". bu bilgi yanlış. terim milan'ın başına 2001-2002 sezonunda geçti ve sezonun ortasında kovuldu. bir sonraki sezon, yani 2002-2003 sezonunda galatasaray'ın başına geçti. sadece yarım sezon boşta kaldı. 2 yıllık bir yatış yok yani ortada. yanlış bilgi. ayrıca adamın imza karşılığı hakedişi olan parayı almasını, bunu almak istemesini garip bulmak tam bir sapkın ortadoğulu zihniyeti değil mi? madem profesyonellikten bahsediyoruz, bunu eleştirmek ciddi bir çelişki değil mi?

    giyim kuşam... evet bana da abartılı geliyor terim'in giyim konusuna bu kadar önem göstermesi ama; guardiola giyinince "adam işini çok ciddiye alıyor yaaa" olurken, terim'in kılığına özen göstermesini eleştirmek biraz saçma. yani beğenmemek ok, tarz vb. zevk işi ama özen göstermesine bu kadar bel altı vurmak açık aramaktan başka bir şey değil.

    saha dışı etkenlerle oyuna hükmetme olayı... mesela mourinho'nun en büyük özelliklerden biri budur. gündem oyuncularıyla ilgili olmasın, basın başka bir şey konuşsun diye yapay gündemler yaratır; maç öncesi rakip futbolculara sataşır, hakemlere laf atar, hatta maçın ortasında rakip teknik direktörlerle fiziksel temasa girer. bunu da basın oklarını futbolculardan ziyade kendisine çevirsin, futbolcularıyla ilgili haber çıkmasın ve etkilenmesinler diye yaptığını söyler, bir röportajında. mourinho bunu yapınca "deha" oluyor. terim yapınca "mafyacılık".

    bbg izleme olayına falan girmiyorum. tamamen tek taraflı ve magazinel yorumlar.

    "bir çok başarısını zaten çok iyi olan kadrolarla kazandı. bu başarılarında terim'den çok kadronun başarısı söz konusu" yorumu ise gerçekten analizden falan çok uzak bir argüman. bu mantığa göre, lucescu'nun aldığı super kupayı da terim'e yazmak lazım çünkü o kadroyu terim kurmuştu. yazarın fena patladığı yer burası. yani kendi şaşkın mantığıyla terim'in hanesine bir de super kupa eklemiş olmuş.

    ayrıca avrupa 3.'sü olduğu 2008 avrupa şampiyonası'ndan pek bahsedilmemiş. bana göre terim'in etken olarak en başlarda olduğu başarısı budur. ki bu da bu yazının ne kadar bel altı olduğunun kanıtıdır.

    "şampiyonlar ligi'nde sonunculuklar" olayı da bilgisizlik ürünü bi yorum. o dönemler şampiyonlar ligi'nin gerçekten şampiyonlar ligi olduğu dönemlerdi. yani şimdiki gibi kendi ligini 4. sırada bitirmiş takımların katılmadığı, gerçek şampiyonların katıldığı bir ligdi. o yıllar yanılmıyorsam toplanmda 4 grup vardı ve bu da 16 takım ediyordu. yani o yıllarda şampiyonlar ligindeki en kötü takım olsanız dahi; bugünün şampiyonlar liginde gruptan çıkan takımlarının başarısına eş değer bir başarıya denk düşüyordu kaba bir hesapla. ve biraz vicdanlı bir hafıza o galatasaray'ın juventus'lara, milan'lara, a. bilbao'lara karşı nasıl kahramanca oynadığını hatırlar. ayrıca şunu da hatırlamakta fayda var; juventus'un zidane'ı tek başına galatasaray'ın tüm oyuncularından daha pahalıydı. o bütçelerle o takımlara karşı kafa tutuldu. bunda terim'in payını tartışabiliriz ama bir türk takımının o bütçelerle oralarda yarışıp, grubu sonuncu bitirmesiyle kinaye yapmak, yine gerçek bir ortadoğulu davranışı.

    "aykut, şenol güneş, denizli ile karşılaşmamak için onların olmadığı dönemlerde lige döndü" argümanı ekşi sözlük'te kıvılcımlanan deli saçması bi gündemdi. "madem maymundan geliyoruz niye arada bir maymun doğurmuyoruz hiç" zekasında bi mantık bu. kaldı ki en az iki kere şenol güneşle çakıştı bu adamın yolları.

    terim tsl'de 8 yılda 6 şampiyonluk, 1 uefa kupası, sayısını unuttuğum türkiye kupası, 1 avrupa şampiyonası 3.lüğü, 1 de italya kupası finali gibi bir kariyeri var. kendisinin muazzam bir teknik direktör ve sevimli bir adam olmadığını kabul etmekle birlikte, hiç de fena(!) bir kariyerinin olmadığını düşünüyorum.

    son avrupa şampiyonasındaki söylemleri, tavrı, suçu seyircilere atmaya varan saçmalamalarından beriyse artık terimle ilgili çok farklı düşünüyorum. en iyi dönemlerini geride bıraktı. çok sert bir düşüş yaşıyor. bir galatasaraylı olarak galatasaray'ın da milli takımın da başında görmek istemiyorum.

    özetle; evet terim zamanında tanrı edasıyla gezindiği için yaşadığı ilk sendelemede o tavırlarının cezasını çekmektedir şu an; fakat bu onun bu kötü yazıda anlatılmaya gayret edildiği gibi "teknik direktör olmadığı" anlamına gelmemektedir. aksine 1996-2010 arasında çok ciddi başarılar göstermiş, "avrupa elit teknik direktörler" üyeleri arasına seçilmiştir.

    ama devri bitmiştir.

    barış atay. git twitter devrimciliği kas kardeş. futbol'u beceremiyorsun. sıçmışsın.
hesabın var mı? giriş yap