hesabın var mı? giriş yap

  • bold pilot gibi efsane bir atın vefatına rağmen işini icra etmek üzere sahaya çıkan profesyonel teknik direktör.

  • oruç tutana saygısızlık, ona zorla bir şeyler yedirip icirmeye çalışmakla olur.

    bunlar başkasının hayatına, inancına, inancsizligina saygı gostermeyip kendilerine mağduriyet yaratıyor.

    oruç tutarak benim inancsizligima baskı yapıyorsunuz, dese ne yapacaksınız? senin inanma hakkın var da onun inanmama hakkı yok mu?

    bu memlekette ne kadar çok kara cahil, yobaz var yahu!

  • içeriğini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama ülkedeki enflasyonu sallamayan bir ücret politikasıyla hizmetini sürdürmesi övülmeye değer. darısı diğerlerinin başına.

  • her yıl daha kötüsünü yapmanın bir yolunu illa ki buldukları ödül töreni.

    daha doğrusu konser programı. 84 dalı var grammy’nin, 84! bunların sadece dokuzunu ana törende açıklıyorlar. onu da üç performansta bir yapıyorlar. bir dalın kazananını öğrenmek için en az üç performans izliyorsunuz. ilk kırk dakika açıkladıkları ödül sayısı 1 (bir). bu tür rezilliğin oscar ya da bafta’da yaşandığını düşünsenize.

    bir diğer rezillik dünyanın zamanına sahip olmalarına rağmen çok basit bir törenle gelmiş olmalarıydı. grammy takviminin kapanmasıyla (ağustos) tören arasında (ocak) en az dört ay vardı. pandemiyi dahil ederek buna bir buçuk ay daha eklediler. ortaya çıkan sonuç bizim altın kelebek ödülleri’nden hallice. şarkıların uzun röportajlar verdiği, sunucunun sözde esprileriyle izleyiciyi güldürmeye çalıştığı, üst üste performanslarla ekran başındakinin boğulduğu, papağan gibi hep aynı şeylerin tekrar edildiği bir tören çıkmış ortaya.

    gerçi bu törenin kaderi adaylıklar açıklandığında belliydi. yılın en büyük isimlerinden the weeknd’in tarihi vurgun yediği törenden fazla bir şey beklememek gerekir. the weeknd’siz şov bu kadar olur. adamın bu derece vurgun yemesi hâlâ çözülemedi ve grammy tarihinin en gizemli olaylarından biri olarak tarihteki yerini aldı.

    kazananlarla ilgili söylenebilecek ilk şey herkese “kardeş payı” yapmaya çalışmaları olur muhtemelen. geçen yıl olduğu gibi tek kişinin domine etmesine izin vermemişler, herkese birer ikişer bölüştürmüşler.

    gecenin en çok ödül alan ismi aynı zamanda en fazla adaylığı olan beyonce oldu. gecede 28. grammy ödülünü kazanan şarkıcı, alison kraus’u geçerek tüm zamanlarda en çok grammy kazanan kadın şarkıcı oldu.

    megan thee stallion, lauryn hill’den bu yana en iyi yeni şarkıcı dalını kazanan ilk siyahi kadın rapçi oldu.

    gecenin nadir iyi anlarından biri kariyerinde 30 yılı geride bırakmış nas‘ın en iyi rap albümü kazanmasıyla kariyerinin ilk grammy ödülünü almasıydı.

    billie eilish boş senesinde iki ödül kazandı ki biri yılın kaydı. daha 20 yaşına basmadan iki kez bu dalı kazanmış oldu.

    bunun dışında büyük beklenti içinde olan dua lipa, roddy ricch ve taylor swift büyük bir hüsranla ayrıldılar. dua lipa ve swift altışar adaylıklarından sadece birini kazanabildiler.

    folklore’la yılın albümünü kazanan taylor swift, grammy tarihinde yılın albümünü üçüncü kez kazanan ilk kadın şarkıcı olarak tarihe geçti. öncesinde fearless ve 1989 ile kazanmıştı.

    bütün bunlara rağmen kendisinin tarihi bir vurgun yediğini söylemek yanlış olmaz. açın, geçmiş yılların yılın albümü kazananlarına bakın. geceden en az üç ödülle ayrılmışlardır çünkü üyelerin kafası o şekilde çalışır, o şekilde oy kullanırlar. eğer bir albümün yılın albümüne layık olduğunu düşünüyorlarsa aday olduğu alt dalı da verirler. “hmm bu albüm yılın albümü ama en iyi pop albüm değil” demezler.

    çok ciddi anlamda masa başında mesai yapılmış ve ödüller eşit dağıtılmış gibi bir görüntü var. bir şeyi bilirsiniz ama ispatlayamazsınız, işte öyle bir durum.

    velhasıl adaylıklar açıklandığında the weeknd’in, kazananlar açıklandığında da taylor swift’in vurgun yediği bir tören olarak tarihteki yerini aldı.

  • eskiden ms'dim. hayatıma giren, ancak ilginç şekilde hayatımdan çıkan hastalık. bu cümleyi kurabilen kaç kişi var bilmiyorum ancak benim için durum bu. 4 yıl önce ms tanısı almıştım, 3 senedir iğne tedavisi görüyordum. bu tedaviler sırasında anafilaktik şoklar geçirdim, cildimde yaralar açıldı. zaman içinde kendimi daha kötü hissetmeye başladım, ms'in ilerlediğini düşündüm. oysa...

    ankara üniversitesi biyoloji bölümünde doktora yapmaktayım. danışman hocam prof. dr çetin ile keneler üzerinde yaptığım araştırmalar sonucunda türkiye'de çok az olduğu düşünülen lyme hastalığının aslında çok yaygın olduğunu ancak yetersiz labaratuvar imkanları ve doktorların bu hastalığı göz ardı etmesi nedeniyle lyme hastalarına yanlış teşhis konduğunu gördüm. daha da ilginci lyme hastalığı beyindeki lezyonlar dahil olmak üzere ms hastalığını birebir taklit edebilen tuhaf bir hastalıktı. kenelerden bulaşıyordu, ancak ms benzeri görüntüyü bulaştıktan 20-30 yıl sonra gösterebiliyordu. acaba bende de lyme olabilir mi düşüncesi ile bu hastalığı dah aayrıntılı şekilde araştırmaya başladım ve nihayetinde test yaptırmaya karar verdim. 5 yaşımdayken yapışan kenenin 30 yaşımdayken bana bu sıkıntıları yaşatacağına inanmak zordu. ancak test yaptırdım ve sonuç pozitif çıktı. ms hastası değildim, lyme hastasıydım. 25 sene önce yapışan kene yüzünden senelerdir yanlış tedavi görüyordum. hatta bu tedaviler nedeniyle ölümden dönüyordum.

    yakın zamanda hastanede antibiyotik tedavisine başlanacak. bir kaç ay içerisinde sağlığıma tamamen kavuşacakmışım. daha da ilginci çevremdeki diğer ms hastalarını da bu testi yönlendirdiğimde, tek lyme hastasının ben olmadığımı gördüm. şu anda ms hastaları yoğun şekilde lyme testi yaptırıyor ve ciddi bir kısmı benim gibi tedavi olabilecekleri bir hastalığa sahip olduklarını öğreniyor.

    kim derdi ki akademik araştırmaların sonucunda ömür boyu taşıyacağımı düşündüğüm bir hastalıktan kurtulacağım. kim derdi ki kendimi kurtarmakla kalmayacağım, bir çok insanın kaderinin değişmesine ön ayak olacağım. sağduyulu doktorlar verdiğim bilgilerin ardından tüm türkiye'deki ms hastalarının lyme testi yaptırması gerektiğini söylemeye başladılar.

    dahası bu lyme denilen hastalık sadece ms'i değil, romatizmayı, fibromialjiyi, als'yi, lupus'u, kalp hastalıklarını taklit edebiliyor. eğer hatırladığınız bir kene geçmişi varsa ve bu hastalıklardan birine sahipseniz mutlaka test yaptırın. kene geçmişiniz yoksa bile (başka bulaşma yolları da var) eğer bu hastalıklardan birine sahip olmanıza rağmen sıradışı semptomlarınız ya da içinizde bir şüphe varsa mutlaka bu testi yaptırın.

    yapılması gereken test kronik aşama için western blot (borrelia burgdorferi) testidir. elisa testinde sonuç alınamamaktadır.

    doktorlar bu araştırmalarımın sonuçları uyarınca hastalarını yönlendirmeye başladılar, ancak siz de, geç kalmamak adına bu testi yaptırıp sonucu ile önce kendinize sonra doktorunuza sürpriz yapabilirsiniz.

    dipnot : bu bilgiler önümüzdeki günlerde çeşitli medya kuruluşlarında ve bazı bilimsel dergilerde yer alacaktır.

    sonnot : test yaptırıp pozitiflik yakalanırsa, çay ve yemek ikramları kabulümdür.

  • bu gece evden alkol almak için dışarı çıkar çıkmaz polis çevirmesinde geçen diyolog:

    polis: ehliyet ruhsat.
    cmbkts: tabi buyurun.
    polis: alkol aldık mı?
    cmbkts: yok daha almadım. almak için çıktım.
    polis: (elinde alet olmasına rağmen üfletmeden) al, iç bir tur at gel bekliyorum burada.
    cmbkts: evde içecem ben ya.
    polis: canın sıkılır çıkarsın filan 3' e kadar buradayız biz.
    cmbkts: eyvallah.