hesabın var mı? giriş yap

  • ahlak bekçileri gelmeden önce yazayım.
    önce direkt savcılığa yanında güvendiğin bir avukat (mümkünse feminist bir kadın) ile git.
    siteye mesaj at ve dava açacağını söyle. ve davanı da aç ciddi ciddi.
    pezevenklere yer sağlamanın bedelini ödesin ibneler.
    ondan sonra o bilgim yok diyen ibneye de ayrı bir dava aç.
    çok genişlemeden sadece savcılık ve bir avukat ile yaptıkları şantajları bir taraflarına sokarsın onların.

    korkma. ciddiyim korkma.
    burada gelip sana ahlak dersi verecek ibneler geceleri o sitelerde ezik ezik gezen piçler. kim kime ahlak dersi verecekmiş herkes kendine baksın.
    dediğim gibi çok duyurmadan ve korkmadan savcıya git.

    edit: ülkemizde görme engelli insanlarımız için rehber köpek uygulaması için lütfen destek olalım.

  • sene 2007..
    mezun olalı 2 sene olmuş ama boyuma posuma bakmadan, kendi ofisimi açma derdindeyim..
    deli gibi seviyorum mesleğimi, günün 18 saati mimarlık düşünüyorum, rüyamda da mimarlık görüyorum kesin..

    bi kız var, bizim okuldan mezun, benden 5 yaş büyük.. ben okula girdiğim sene onun son senesiydi..
    çok akıllı, çok başarılı, çok neşeliydi.. büyük büyük laflar ederdi mimarlıkla ilgili hep.. çok güzeldi eskizleri, tasarımları hep çok iyiydi..
    o jüriye çıkınca, atölyenin bi köşesinden izlerdim..
    ben tasarlasam "aynı böyle tasarlarım" derdim içimden..
    tutkuyla, gözleri ışıl ışıl tasarımını, hayallerini anlatışını izlerdim..
    henüz, modulor'un bedenini ve kendi fikirlerimi tanımaya uğraşırken, gidip yanına "ben geldim, tanısan çok seversin" diyemedim..

    sonra o bitirdi okulu, çekti gitti..
    jüriler geldi geçti, hayallerini neşeyle anlatan kız ben oldum..
    gün geldi ben de mezun oldum..

    sonra onu gördüm, bi panelde..
    tekerlekli sandalyesinin üzerinde, simsiyah giyinmiş, gözleri ışıl ışıl, çıktı sahneye..
    viyana'da yaşıyormuş, orada mimarlık yapıyormuş..
    yine tutkuyla anlattı ne varsa..

    sadece tekerli sandalyeyi anlatmadı..
    ne olmuştu, ne ara olmuştu..

    çıkar çıkmaz yanına koştum..
    "okulu niye uzatmadın sen?" dedim..
    "ben seni tanıyorum, sen beni tanımadan gittin.. şimdi bi tuhaf oldu biliyorum ama tanısan kesin sevecektin!"

    güldü..
    "ee hadi gel" dedi "saat 6'da istanbul'a uçuyorum, oturalım tanıyım seni biraz :) "

    o kadar çok konuştuk ki, sanki yıllardır tanıyomuşum gibiydi..
    gitme saati yaklaşırken o da beni çok seviyomuş gibiydi..

    hep bi fırsat olsun, birlikte çalışalım istedim..
    aynı eskizin etrafında, tasarlayalım istedim..
    olmadı..

    ben hep geç kalırım zaten, bu sefer de geç kaldım..

    tekerlekli sandalyeyi hiç soramamıştım..
    multipl sklerozmuş..
    bugün bi mail aldım "yazmakta, çok zorlanıyorum ama sen yaz okumayı seviyorum" diyor..

    zamanın ne değerli olduğunu bilmemekten de hep geç kalmaktan da nasıl nefret ediyorum..

  • hiç apple ürün kullanmamıştım. ama bir kaç ay önce sırf kitap/makale okumak için tablet alacaktım. e dayanıklı bir şey olsun deyip fazla düşünüp araştırmadan ipad aldım. şu bir kaç aylık süreçte o kadar pişman oldum ki anlatamam. arayüze bir türlü alışamadım onun dışında ek ekipmanlar için de her seferinde daha fazla para veriyorsun. kalemi tablet fiyatının yarısı nerdeyse(samsung'un bedava ve daha çok işlevi var). bence ekran hızı/işletim vs de daha yavaş. ben apple kullanamayacağımı ve apple'ın safi zarar olduğunu düşünüyorum artik. sadece iphone telefonlar fotoğraf için alınabilir o kadar(fotoğrafçı değilim gerek yok). whatsapp gibi dünyaca yaygın bir app'in bile aplikasyonu yok. bu kadar kapalı bir sistem olamaz ya! sı.ıcam airdropunuza. en kısa sürede geçeceğim samsung'a :(

  • alıntıdır:

    sık bakalım, sık bakalım ..
    ümükleri sık bakalım ..
    ceketi çıkar, bıyığı incelt..
    yakışıklı başbakanım <3

    utangaç edit : birden en beğenilen entrylerim arasına girdi, tweet sahibine dm atamıyorum, atar ve onay alırsam eser sahibini de ifşa edeceğim... :)

  • mutluluk sebebidir.

    kac yasimda oldugumu soranlara 42 diyorum "aa en fazla 39 gosteriyorsun ne guzel" diyorlar mutlu oluyorum.

    not: gercek yasim 33.

  • nasıl yalan çıktı? anlamadım.

    çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?

    farz edelim ki bu haber yalan.

    türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?

    edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.

    o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.

    https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19

    yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
    bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.