ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
20 mart 2018 hakim ve savcılar atama skandalı
-
erdoğan’la çay toplayan ve chp’nin adalet kurultayı’nı eleştiren danıştay başkanı zerrin güngör’ün kızı, dün yapılan kura çekiminde elazığ çıkmasına rağmen, buraya hiç gitmeden ertesi gün hsk kararnamesi ile ankara'ya tayin edildi. yargıtay 6. daire eski başkanı mustafa lütfi tombaloğlu'nun oğlu da kilis hakimi olarak atandıktan 24 saat sonra ankara hakimliğine atandı.
haberi ilk giren arti49.com:
(bkz: oktan erdikmen)
https://www.arti49.com/…e-tayini-cikti-1117469h.htm
barış yarkadaş'ın ilgili tiviti:
https://twitter.com/…status/976181296727822336?s=12
halk tv de geçti şimdi haberi, 15 dk. oluyor:
http://halktv.com.tr/…n-kizi-ankaraya-atandi-310462
cumhuriyet'i de verelim:
http://www.cumhuriyet.com.tr/…saatte_jet_atama.html
istanbul'un reisi belediye başkanı değil vali'dir
-
valinin bildiğim tek işlevi kar yağınca okulları tatil etmek.
köylülerin lakap takarken çok insafsız olması
-
babam mobilyacı babamların bi arkadaşı vardı o da mobilyacı adam bir gün kereste keserken işaret parmağının yarısı kopmuş adama çolak mustafadiyorlardı.
bi tane de tek gözü doğuştan hiç olmayan bir arkadaşları vardı ona da kör necip diyorlardı
bi tanesinin karısı kaçmış zamanında ona da gavat suleyman diyorlardı (bkz: oha)
gossip girl
-
limuzinsiz adım atmayan chuck bass'ın neden ilk bölümde okula belediye otobüsüyle gittiğini çözemediğim dizi. limuzin sanayideydi heralde o sırada.
2013 editi: gossip girl'ün çözülemeyen yegane gizemi sıfatını koruyor.
öğretim görevlisinin sosyal deneye tepkisi
-
sosyal deneyin en gözde deneği olmayı başarmış hocadır. farkında olmadan deneye katıldığı ve muazzam bir katkı sağladığı için teşekkürler.
dilan polat dosyası ekibinin görevden alınması
-
iş kel'e kadar gitti desenize.
kazım koyuncu
-
kazım koyuncu'nun doğum gününe özel arkadaşları tarafından daha önce yayınlanmamış yeni bir solo kaydı paylaşılmış: http://youtu.be/eukoxolq5hq
yanlış hatırlamıyorsam parçanın söz-müziği hülya polat'a ait.
umarım böyle paylaşımların devamı gelir. "skani sevdaluği vagomoçondru..."
melih gökçek'in jetski açıklaması
-
denize kıyısı olmayan şehire ramazan kutlaması için jetski almak. hayatımda hiç bu kadar ikna olmamıştım, oyum i.melih'e
bilgisayar oyun tarihinin en şerefsizi
-
iceworld'de bıçak giderken 5-1 alıp her yeri tarayan dallama değil de kimdir?
life is drunk
-
okunan her entry, birer puzzle parçası aslında. parçalar birleştikçe, vakit geçtikçe söz konusu yazara dair bir profil beliriyor aklımızda. politik görüşünden tut da dinlediği müziğe kadar, aile mefhumuna ilişkin görüşlerinden tut da yaşamı nasıl özetlediğine değin birçok farklı bahiste neler düşündüğünü okuyor öğreniyoruz. fakat life is drunk heybesinde olanı anlatmak, kendisini yazmak yerine, düzmece hikayelerle şükela avına çıkıyor.
kendisinin ve yakın çevresinin, evvel entry'lerde anlatılanlardan çok çok uzaklaştığını, bambaşka kişilere evrildiğini görüyorsunuz mesela zamanla. yazılanların külliyen uydurma olduğunu anlamanız öyle çok bir vaktinizi de almıyor. okurun, şüpheci ve mantık arar olması, meselenin baştan aşağıya tiyatro olduğunu kavraması için yeterli.
life is drunk, sözlüğün şifresini çözmüş yemiş bitirmiş bir beşer. burada bir "hak teslimi" yapmamız da şart. hangi başlıkta, hangi yazının, hangi detaylarla yazıldığında debe'ye gireceğini çok çok iyi biliyor. gerçi bazen tek bir entry'de 25 olağanüstü gelişmeyi art arda dizerek mübalağa'nın dibine vursa da, yurdum insanı "eheheheheh çok güzel" deyip şükela'yı yapıştırıyor.
olaya müteallik karakterler yaratması, konuşturması, mizah katması ve tüm bunları bir çırpıda okutturan akıcılıkta yazması, yazabilmesi, onun becerisi hiç kuşkusuz... ama artık sıktı. vallahi de sıktı billahi de sıktı. badim değil ama neredeyse badim gibi. asıl can sıkıcı şey de bu işte. her sabah debe'de life is drunk'ın fantastik kurgularını okumak canımı sıkıyor. kurtulamıyorum düzmece metinlerinden... yaptığı girizgahtan anlıyorum o olduğunu; scroll'luyorum aşağıya bir bakıyorum ki o, basıyorum eksiyi...
beraber euro'duk biz bu yollarda
-
yeni romanımın adı. müthiş betimlemelerim var yollar, bakmayanlar, bakanlar, kutular, beddualar...
romanımı lütfen alın, çoluk çocuk perişan oluruz yosa
gezi direnişine katılanlar 28 şubat'ta neredeydi
-
bazı dangalakların ağzına sakız olan soru.
cevabını vereyim o zaman:
ben ortaokuldaydım.
gezide yanımda olan kardeşlerim ya okula başlamamıştı ya da ilkokuldalardı.
bazıları liseye yeni başlamıştı.
sürekli olarak şurda nerdeydiniz, burda nerdeydiniz diyorsunuz ya? biz gezide'ydik siz nerdeydiniz?
vücuda saplanan oku kırınca gelen rahatlama
-
inanılmaz bir olay. yapanları görünce ne alakası var der, dalga geçerdim. geçen kendi başıma gelince deneyeyim dedim, hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. böyle bir rahatlama olamaz. sanki o ok oraya hiç girmemiş gibi, çok enteresan!
edit: gerçekten okçuyum (bkz: #40886670)
mastika
-
mastik en çok yunanistandaki chios (sakız) ve biraz da bizdeki çeşme de yetişen bir ağaçtan (sakız ağacı) elde edilen sakıza denir. bir uzo çeşidinin içinde koku vermesi için kullanıldığı için bu uzo ya mastika denir.ama sakızlı muhallebide de kullanıldığı halde bu muhallebiye mastika denmez.