hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı'nın balkan ve ortadoğu ülkelerindeki hakimiyetinden ötürü baklavanın, musakkanın, kebabın ve bunlar gibi ortak yiyeceklerin bariz bir kimlik sorunu var. yunanlar karnıyarık değil papoutsakia derler, fakat bu tür istisnalar dışında çoğu yemeğin adı aynı.

    kebap, afrika'da da var, afganistan'da da var ve mantıksal olarak tahmin edebileceğiniz gibi aslında epey eski bir yemek. baklava osmanlı kökenli, fakat baklavanın atası plakountas tetyromenous.

    palaçinka aslında macaristan'ın. ama boşnak "boşnak yemeği" der, bulgar "bulgar yemeği" der, çek "çek yemeği" der, sırp "sırp yemeği" der. şu ülkelerin palaçinka üzerinde iddia ettiği hakkı, macarlar iddia etmekle uğraşmıyorlar.

    macaristan'daki, avusturya'daki, almanya'daki, isviçre'deki spatzle, çalıntı olma olasılığı hayli yüksek yemeklerden biri. resmen italya'dan gnocchiyi alıp editlemişler, adını da değiştirip kültürel miraslarına atmışlar.

    hint ve pakistan mutfaklarının da kimlik kargaşaları var, zira ikisi 1947'ye kadar bir aradalardı. tıkka masala soslu tavuk, ingiltere toprakları içinde pakistanlı bir şefin (bkz: ali ahmed aslam) icadı olan bir yemek. nasıl pakistan mutfağından ziyade hint mutfağının en popüler yemeği olmuş anlayamadım. ama ingilizler gelip de buna "english cuisine" dediklerinde komik oluyor çünkü geleneksel ingiliz damak tadına hitap etmediği bariz ortada.

    aynı kimlik krizi tanduri tavukta, veya gulab jamun gibi tatlılarda da mevcut. gulab jamunu pakistanlılar sahiplenir fakat orijin olarak hinttir. biryani de normalde perslerin icadı, fakat hindistan taraflarından gelip de biryaniyi sahiplenmeyen yok.

    uzak doğu restoranlarındaki çorbaları ayırt edebilene helâl olsun. ben hâlâ hangi çorbanın ne olduğunu öğrenemedim. vietnamın cao lausu, erişte yapısı olarak japonların udonu ile aynı. ama şu uzak doğu çorbaları konusu, nereden tutsanız elinizde kalır çünkü üzerine konan 1-2 malzeme değişti mi adı da değişir.

    filipinlilerin 'ilocano yemeği' olarak tanımladıkları "adobo" aslında ispanyolların. ama ispanyollar da o kadar masum değil. ispanyolların "tortillamız" diye sahiplendiği ekmekçik mezoamerikan yerlilerinden çalıntı. (siz siz olun bunu bir ispanyola söyleme hatasına düşmeyin)

  • bir yil once uygulanmis ve basariya ulasmis yöntem:

    1) kredi kartını yanınızda taşımamak, eğer will save'inize güvenmiyorsanız, evdeki büyük gardrobun arkasına atmak.

    2) belli bir geliriniz varsa, bu gelirin yaşamsal ihtiyaçlarınız (kira, fatura, sigara, yemek) kısmını ayırıp, kalanı her ay kredi kartina yatırmayı dustur bellemek, ve bu miktar eger kart borcunun tamami degilse, yatirmak icin "son odeme tarihini" beklememek!, ekstre kesilir kesilmez o gun yatirmak (zira ekstre kesim ve son odeme tarihi arasinda da faiz isletilir ki az değildir bu sürede gelecek rakam)

    borcun tamamı kapanana kadar bu maddelerden odun vermemek.

    ve bu durumu korumak için 1 yıldır uygulanan ve başarıyla devam edilen yöntem.

    kredi kartınıza, internet bankacılığından, harcama miktari şu kadarı geçince cebime mesaj at talimati vermek. ve bu "şu kadar" miktarını, daha önce her ay yapabildiğiniz ödemeler ile paralel belirlemek.

    her ay elinize gecen parayı, fon'a yatırmak. ve harcamanız gerektiginde teker teker bozdurarak harcamak.

    kredi kartınızdan harcamalari ekstre kesim tarihinden sonra yapmak.

    bu yukaridaki yöntemle, senelerce size giydirelen faizleri geri kazanıyorsunuz. ve para fonda durursa, özelliklede ihbarlı fonlarda durursa, hem siz daha az harcıyorsunuz, hemde bazen harcamaya üşeniyorsunuz (bankamatik bul, fon boz, çek et)

    yine ve önemle belirtmek isterimki, eğer son odeme tarihinde tum tutar kapatılamıyorsa, kesinlikle odeme için son odeme tarihini beklememek, ilk kesildiği gun parayı yatırmak, kalanını tamamladığınız anda yatırmak.

  • gidersin, adamı bir temiz döversin sonra adli makamlara bildirirsin.

    savunulacak hiçbir yönü olmayan bir bir olaydır. gerçekleştirenler ağır ruh hastasıdır.

  • olum siz nasıl insanlarsınız, mbappe başlığa geliyorum adam yerden yere vuruluyor, messi'ye gidiyorum orada da aynı; her 5 entryden 4ü şöyle kötü böyle penaltı, böyle işe yaramaz.

    olum messi, mbappe falan işlerinde bu derece kötüyse sizler nesiniz la? yapmakta olduğunuz iş göz önüne alındığında hangi seviyede yapıyorsunuz? messi tarzı bir oyuncuya sözlükte köpek çektiğiniz esnasa kendinize "ben kimim ve yaptığım işte hangi seviyedeyim ulan" diye bir sorun.

    çok basit bir soru; hayatta neyi messi'nin mbappe'nin futbolu becerebildiği seviyede yapabiliyorsunuz? bakın hobi olur, iş olur, oyun olur, yapılan herhangi bir "şeyden" bahsediyoruz. geç klavyenin başına yaz allah yaz. te allahım...

  • sosis diye verilen maddenin büyük ihtimalle yeryüzündeki herhangi bir hayvanın eti olmadığına dair herkes hemfikirdir herhalde. yani öyle çift tırnaklı, tek tırnaklı, tırnaksız falan değil, işte ne bileyim çin'de konfeksiyon atıklarından falan sosis yapıp satıyorlardır. onu da ihaleye girip 4-5 ton alarak yurda sokuyorlardır.

    ekmek+ayran'ın parasını nasıl çıkarıyor o konu hakkında da başkası saçmalasın benden bu kadar.

  • "ahahaoui diye topçu var lan. venlo'da. doğunca çok mutlu olmuşlar heralde adamın adı gülme efekti amk"

    fm mudavimi bir arkadaş.

  • parası olan kimseler arabadan anlamaz arkadaşlar, bakın etrafınıza arabadan en çok anlayan tiplerin genelde ekonomik olarak alt gelir grubunda olduğunu görürsünüz.

  • sıkma işini gereksiz bir abartmayla yaptığı için o esnada kendi içinde kütleçekim oluşturur ve zaman bize göre daha yavaş akar. artık makinenin kendi evreni ve zamanı vardır.

  • hükümet taş yağdırsa "kafam yamuğudi düzeldi" diyecek adamlar oy kullanıp benim hayatımla oynuyor lan. sana su veren itfaiyenin hortumuna dipsiz gölden su çeksinler.