hesabın var mı? giriş yap

  • isteyen istediği zaman işi bırakır. köle mi bu insanlar? zorla çalışacaklar? insan haklarından bihaber olduğunuz için bir insanın istemediği bir işte zorla çalıştırılamayacağını, bunun insanlık suçu olduğunu da bilmiyorsunuz. sıra size gelene kadar da kimsenin özgürlüğünü savunacağınızı düşünmüyorum. kendi bataklığınızda takılıp saçma fikirlerinizi uluorta açmamanızı öneririm.

    tanım: normal, garipsenmeyecek bir olaydır.

  • bir kız babası olarak korkarak okuduğum entry'ye konu olan şofördür. soğukkanlı kalabildiği için kızınızı, kendini ifade etmekten korkmayan bir kız çocuğu yetiştirdiğiniz için sizi tebrik ederim. umarım bu şoför bozuntusu gereken cezayı olur. allah ya da inandığınız her ne varsa tüm çocuklarımızı korusun

  • tip 16, tip 31 ve tip 33 (en dirençli tipler) haricindeki hpv virüsleri (eğer kişi çoklu sayıda tip taşımıyorsa) normal bir bağışıklık sistemi ile ortalama 2-3 senede vücuttan kendiliğinden atılır, ancak bağışıklığınız düşükse ve bu süre sonunda halen atılmamışsa hpv virüsü zamanla konakçı hücre dna'sına entegre olur ve konakçı hücrenin dna replikasyon sistemlerini kendi replikasyonu için kullanmaya başlar. bu durum iki şeye sebep olur, birincisi konakçı hücre kendi başına hpv virüsü üretim merkezi haline gelir, ikincisi ve daha önemlisi ise virüs kişinin kendi dna'sına entegre olduğu için bağışıklık sistemi tarafından tehdit olarak algılanmamaya başlar ve görünmez olur. bu durumda ahcc dahil hangi bağışıklık takviyesini kullanırsanız kullanın göreceğiniz fayda minimal olur ve çok daha uzun bir tedavi sürecine ihtiyacınız olur. yani "5 senedir hpv taşıyorum bağışıklık tedavisi aldım (ahcc veya benzeri ) ama fayda görmedim" demek, tedavinin faydasız olduğunu değil, sizin tedaviye uygun olmadığınızı gösterir.

    yani hpv tedavisinde mantık şudur, eğer tip 16-31-33 (en dirençli tipler) tipleri taşımıyorsanız ve çoklu sayıda hpv tipine sahip değilseniz ve bağışıklık sisteminize güveniyorsanız kendi haline bırakıp 2-3 senede negatif olmayı bekleyebilirsiniz ama bu süreyi kısaltmak istiyorsanız bağışıklık takviyesi kullanmalısınız. ancak tip 16-31-33 tiplerini veya çoklu sayıda hpv tipini taşıyorsanız muhakkak erken evrede bağışıklık takviyesi kullanmaya başlamanız gerekir. aksi taktirde bağışıklık sisteminizin virüsle başa çıkamama ihtimali yüksektir ve bu durumda yukarıda bahsettiğim gibi virüs hücre dna'nıza entegre olabilir ve bağışıklık sisteminizle dostluğu başlar. misal tip 16'nın 5 sene boyunca vücutta kalması durumunda cin3 seviyesinde bozulmaya sebebiyet ermesi ihtimali % 40'dır, ve cin3 rahim ağzı kanserinden bir önceki evredir.

    bilinen en etkili bağışıklık takviyesi ahcc'dir. ahcc'yi özel yapan, çok uzun bir üretim prosesi sonucunda içerisinde alfa glukan isminde kendisine has bir bileşik oluşmasıdır. ahcc oldukça pahalı bir takviyedir, ahcc'nin pahalı olması kapitalist sistemin bir oyunu değil, üretim prosesin çok uzun ve kompleks olması, üretime başladıktan ancak 2 ay sonra son ürünün elde edilebilmesinden kaynaklıdır. ahcc'den daha ucuz alternatifler arasında propolis ve beta glukanın da hpv tedavisinde etkinliği gözlemlenmiştir. ayrıca vücutta eksiklik varsa d vitamini ve çinko alımı da tedaviye katkı sağlar. ancak şu anda hpv tedavisinde klinik olarak kanıtlanmış tek bağışıklık tedavisi ahcc kullanımıdır. çalışmalarda ahcc'nin hpv virüsünü vücuttan temizleme süresi 6 ay olarak gözlemlenmiştir ancak bu süre tek tip ve orta dirençli tipler için geçerlidir. tip 16-31-33'te (en dirençli tipler) bu süre 9 aya kadar çıkmaktadır, 2'den fazla sayıda tip taşıyan vakalarda ise bu sürenin 1 seneyi bulabildiği görülmüştür.

    ve eğer bir doktor size ahcc, propolis, beta glukan ve benzeri bağışıklık takviyelerinin hpv tedavisinde gereksiz olduğunu söylüyorsa oradan arkanıza bakmadan kaçın, zira o doktor ya tıptaki yeni gelişmeleri takip etmeyen veya yeni gelişmelere fazlasıyla önyargılı bakan, gelenekselci ve bu hastalık nezdinde cahil bir doktordur ya da kötü niyetlidir. gelenekselci bir doktora misal ahcc'nin hpv tedavisindeki rolünü gösteren pubmed yayınını gösterdiğinizde hemen geri adım atar, hmm, ben bir araştırayım en iyisi bu konuyu der, bu tür doktorlarda bu hiç şaşmaz çünkü hiçbir doktor pubmed’de yayınlanmış bir yayını görmezden gelemez, ama bu yayının varlığından bihaber olduğu için doktor egosuyla aksi yönde kesin konuşmaktan çok hoşlanırlar. (akademik ünvandan bağımsız genelde yaşça büyük doktorlarda daha çok gözlenir bu yaklaşım). kötü niyetlilerde ise durum daha farklıdır, çünkü bağışıklık tedavisi ile virüsten kurtulursanız bu doktorların ekmek kapısını kapatmış olursunuz çünkü bu doktorlar, virüsten dolayı cin2-cin3 olduğunuzda leep işlemi yapmaktan, devamlı koloposki yapmaktan veya aynı hastanın her ay çıkan siğillerini yakmaktan kazandıkları paranın önünün kesilmesini istemezler.

  • dibine kadar yaşadığım yıllar.

    sadece otobüsler değil, hastaneler, resmi daireler, uçaklar, okullar vs aklınıza gelebilecek her yerde içerdik (iyi bok yedik!).

    -üniversitede ders aralarında sınıfta içerdik. mız mız edenolursa koridora çıkardık.
    -uçaklarda en arkadaki 4-5 sıra sigara içenlere ayrılırdı. check-in sırasında "sigara içilen bölüm lütfen" derdik.
    (önce iç hatlarda sonra dış hatlarda kaldırıldı)
    -sınıflarda ders sırasında öğretmenlerin sigara yakması normaldi.
    -muayene sırasında doktorlar içerdi. ağzında sigara ile muayene eden doktorları hatırlarım.
    -üniversitede sınavlar sırasında (vize-final) sigara içmemize izin verilirdi. 2 saatlik sınavda yarım paket sigara bitirirdim!
    -şehir içi minübüslerde içerdik.
    -devlet dairelerinin her yerinde her odasında içilirdi.
    -bankalarda işlem için beklerken sigara içerdik.
    -sinemalarda içebiliyorduk.
    -otobüslerde kek-meyva suyu ikramı modasından önce tepsi ile sigara ikramları vardı. muavin elde tepsi bütün koltuklara tutardı. hatta yanında ateşi olmayanlar için tepside çakmak da olurdu.
    ve daha daha nerelerde içerdik..

    her yerde sigara içilmesinin en vahim tarafı ise o yıllarda içilen sigaraların kalitesiydi. her ne kadar kaçak sigaralar olsa da sigara içenler ya maltepe sigarası ya da samsun sigarası içerlerdi. bunların kokuları çok ağır ve kötüydü. hele maltepe'nin kokusu (ki en yaygın içilen sigara maltepe markaydı) adamı bayıltacak kadar ağırdı.

    bir de bu sigaralarda kullanılan tütünün yavaş yanmasından dolayı yakılan sigaralar en az 10-15 dakika yanık kalırdı. bunların uzun versiyonlarını ise (uzun samsun gibi) yarım saatten fazla içtiğimiz olurdu lan! iç iç bitmezdi.

    ***

    atatürk'ün yaptığı devrimlerin ardından bu ülkede yapılmış en büyük devrim sigara'nın kapalı alanlarda içilmesinin yasaklanmasıdır.

  • istanbul'un aksaray semtinden ya da il olan aksaray'dan bahsetmiyoruz... erdoğan'ın ustalık eseri ak saray'dan bahsediyoruz. külliye diye bahsi geçen...

    gürsel tekin'in eylül 2021'de açıkladığı günlük 60.000 tl üzerinden hesap yaptığımızda ortaya çıkandır. 60.000 tl'yi açıklama zamanındaki tek zamanlı elektrik bedeli olan 0.89 tl/kwh'a böldüğümüzde günlük 67.415 kwh (67.4 megavat saat) tüketim olduğu ortaya çıkıyor.

    yıllık hesaplarsak 24.606.475 kwh, 24.606 mwh ya da 24.6 gigavat saat enerji tüketimi var demektir. yani, back to the future'da kullanılan delorean zaman makinesini görsel çalıştırmak ve 2002 seçimi öncesine dönmek için sarayın 18 günlük tüketimi yeterli olacaktır. 1.21 gigawatts!

    bunu haşmetmeablarının kıyağı aylık 210 kwh az zamlı tarifeyi de hesaba katarak hesaplarsak:

    210 kwh x 12 = 2.520kwh
    2520 kwh x 1.37 tl = 3.452 tl

    24.606.475 kwh - 2.520 kwh = 24.603.955 kwh
    24.603.955 kwh x 2.07 tl = 50.930.186 tl

    topladık ne çıktı?
    50.933.638 tl

    halk olarak borcunuz sadece elli milyon dokuz yüz otuz üç bin altı yüz otuz sekiz türk lirasıdır...

    orijinal beyaz saray'ın (the white house) ise yıllık 852.500kwh tüketim yaptığı düşünülüyor. yani bizimkinin 29'da biri kadar. üstelik white house'da güneş panelleri de bulunuyor. obama döneminde yapılan güncelleme ile yılda 19.700 kwh bu panellerden elde ediliyor.

    burası çokomelli:
    ¦ ekrem imamoğlu'nun askıda fatura kampanyası ile ödenen 315.199 doğalgaz ve su faturasının toptam tutarı 47.951.923 tl'dir.

    aile destek paketi için yapılan ve 53.665 tekil ödeme içeren kampanyada ailelere ulaştırılan yardımların toplam tutarı 8.985.250 tl'dir.

    anne - bebek kampanyasında ihtiyaç sahiplerine ulaştırılan yardım tutarı 6.519.500 tl'dir.

    eğitim destek kampanyasında öğrencilere ulaştırılan toplam yardım tutarı ise 4.859.500 tl'dir...

    ¦ mansur yavaş'ın başlattığı ankara tek yürek kampanyasında ise su, ulaşım, nakdi yardım, iftar paketi, ramazan kolisi gibi yardımların tümünü içeren yardımların toplam tutarı 29.294.121 tl'dir.

    ¦ tunç soyer ile izmir'de yürütülen izmir dayanışması kampanyasında yapılan izmir kart yüklemeleri ve fatura ödemelerinin toplam tutarı 2.315.303 tl'dir.

    kapanış: elektrik zammı protestolarını "çevreci geçiniyor 2.500 mwh elektrik tüketmiş" diye sulandıranları da başlığı altına bekliyoruz. çevreci geçinenlerin, çevre şehircilik ve iklim değişikliği bakanlığı kuranların hesabı burada...

  • rastgele harflerle gülmek diye bir şey var ya hani, ben bunu ara sıra yapıyorum. yok itiraf bu değil. itiraf şimdi gelecek olan: ama bunu pek de rastgele yapmıyorum. lkhlfkglkd yazıyorum mesela bakıyorum bi boka benzememiş. silip akjakjajgjf yazıyorum. yine beğenmiyorum, skjdsjdksjd yazıyorum. bakıyorum, hımmm, bu güzel olmuş diyorum ve skjdsjdksjd diye gülmeye karar veriyorum. rastgele harflerle niye gülüyor millet? zamandan tasarruf etmek için. oysa ben rastgele harflerle gülmeye çalışmak yerine ehe mehe falan yazsam daha pratik olacak. manyak mıyım neyim.. qoıwoqıw yok lan olmadı bu, skdjskdjsklsd

  • uğursuzluk getirdiğine inanılan bu davranışın geçmişi iki nedene dayanır. açık bir merdiven üçgen biçimini oluşturur. üçgen ise doğu ve batı inanç sistemlerinde kutsallığı simgeler. bu üçgenin içerisine bir biçimde giren kişinin, orada oluştuğuna inanılan kutsallığı bozduğuna inanılır. merdiven altından geçmemenin bir diğer gerekçesinin kökeninde ise ölümü çağrıştırma vardır, ki bu da insanların alanlarda idam edildikleri dönemlere değin uzanır. açık merdiven, idam sehpasını çağrıştırır. eski mısırlılarda firavun mezarlarına göğe yükselmeleri için merdiven konulurdu. eski roma’da ise merdiven altından geçmek zorunda kalan kişi, kötü talihten kurtulmak için baş parmağını, işaret ve orta parmağı arasına sokarak yapılan meşhur nah işaretini merdivene doğru sallardı.

    yine *