hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • didem: hocam siz fethullah ile gorustunuz mu hic?
    ilber: gorustum tabiki ben herkesle gorusurum
    didem: nasil birisidir?
    ilber: gereksiz birisi

    5 dakika sonra:

    didem: hocam siz pensilvanya'da mi gorustunuz baska yerde mi?
    ilber: orda da gorustum burda da. bir donem herkes gorusuyordu ne var bunda?

    5 dakika sonra:

    didem: tam tarihi hatirliyor musunuz?
    ilber: bu bilginin sana tam olarak ne gibi faydasi olacak? cetelesini tutmadim. simdi adam burda yok diye kotuleyelim mi istiyorsunuz anlamadim ki?

    adam tarihsel olarak hasan sabbah, humeyni duzleminde fethullah'in hizmet hareketini karsilastiriyor spiker kizimiz ne zaman gorustunu? nerde gorustunuz? bidir bidir sorup duruyor. ilerleyen dakikalarda hoca cok sinirlenecek benden soylemesi.

  • yıllar önce 28 şubat'ta entübe edilmeden önce kızımın söylediği "2 gün sonra bomba gibi uyanıp geleceğim" sözüdür.

    edit: çok soru geldi "bugün nasıl" diye. 2 gün sonra 2 mart günü ebediyete kanat çırptı.
    edit 2: adı efsane idi. hikayesini yakın zamanda yazacağım. onu nazarında tüm kistik fibrosis hastalarına selam olsun.
    edit 3: konuyla ilgili daha önce yazdığım bir anekdot: bkz: #113607723
    edit 4: o kadar çok mesaj aldım ki, inanamadım. bu duyarlılığınız ağlattı beni güzel insanlar, hep böyle kalın, teşekkürlerim gölgenizden ayrılmasın.

  • "hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez." tespitiyle freud amcamızın yıllar önce cevapladığı sorudur.

    aksini iddaa eden hatun kişilere de sorular hazırladım.

    "çok yakın bir arkadaşınız olan soner'le film izliyorsunuz? soner bir anlık hatayla dudaklarınıza yapıştı ve sizi öpmeye başladı. tepkiniz ne olurdu?

    cevabı biliyorum.

    - evet tokat atardınız.
    - ağzına sıçardınız.
    - doğduğuna pişman ederdiniz dimi? *

    pekii. '' bir anlık hatayla soner'in dudağına yapışan siz olursanız? soner tokatı nereye atar? ''

    konu kapanmıştır.

  • olur da burayı okuyanlardan biri bir hayat kurtarabilsin bir gün diye basalım bilgiyi...

    kalp durunca ölüm gerçekleşmez. kalp durunca, bizi hayatta tutan organlara kan, yani oksijen sevki durmuş olur.

    kalp durduktan sonra şahsı geri getirebilmemiz için maksimum 10 dakikamız vardır. 10 dakika geçerse, beyin yeterince oksijenlenemediği için geriye dönüşsüz beyin hasarı meydana gelir. yani beyin ölümü gerçekleşir ve kalp bir şekilde tekrar çalıştırılsa bile vücut bütün fonksiyonları yitireceğinden tıbben ölüm gerçekleşmiş olur.

    peki ne yapmalıyız?
    kardiyopulmuner resüsitasyon, kpr veya cpr.

    erc, yani avrupa resüsitasyon konseyine göre 30 göğüs basısı ve 2 suni teneffüs uygulanarak 112 acil sağlık hizmetlerine haber verilmeli ve sağlık ekibi olay yerine intikal edene kadar bu uygulamaya devam edilmelidir. avustralya resüsitasyon konseyine göre ise 1 dakika içerisinde 100 göğüs basısı yeterli. her bası akciğeri de uyardığı için suni teneffüse gerek yoktur ki erc'nin uygulaması da oksijen vermek değil (zaten verilen karbondioksittir) akciğerleri uyararak harekete geçirmeyi amaçlar. ikisinden birini uygulayabilirsiniz.

    uygulamayı izlemeniz için: https://www.youtube.com/watch?v=n6akoj11cjm

    siz cpr'a devam ettiğiniz sürece kişinin tıbben ölümüne giden 10 dakika işlemeye başlamayacaktır. durursanız, mal mal hastaya bakarsanız maalesef kaybedersiniz.

    boğulma vakalarında bu süre 10 dakikanın üzerini görebilmekte. bunu da bilgi notu olarak eklemek gerekir.

    ek 1: nabız kontrolünü şah damarı dediğimiz karotis'ten yapıyoruz. kalp masajı uygularken 3. turdan sonra nabız geri döndü mü diye kontrol etmekte fayda vardır. nabız yoksa devam.

    ek 2: biri bir yerlerde aniden düşerse şah damarı dediğimiz karotis'i hızlı bir şekilde 10 sn. kontrole alıyoruz. nabız yoksa, hemen kalp masajına başlıyoruz. kişinin bilincini kaybetme sebebi hipoglisemi (düşük kan şekeri), hiperglisemi (yüksek kan şekeri), hipotansiyon (düşük tansiyon), şok vs vs olacağı gibi kalp krizi dediğimiz miyokard infarktüsü de olabilir. kalp krizinde bu kontrolü yaparsanız, sadece mis gibi bir hayatı değil, çocukları anasız babasız kalmaktan da kurtarırsınız.

    bütün bunları bilmediğimizde,
    işte o zaman cıbır gözlüm,
    işte o zaman ölüm gerçekleşir.

  • haksız yere diskalifiye edilen yarışmacı. herkes 8 yıl önce yaptıklarından sorumlu olsaydı yüksek mevkilerde bugün gördüğünüz kimseyi göremezdiniz.

    koca koca insanlar terör örgütü elebaşı sümüklü fetö'nün peşine takılıp 5 sene önce attıkları tweetler için kandırıldık deyip özür dilemedi mi? kaldı ki uğur o yaşta daha ergendi. o zamanlar hangimiz şimdi olduğumuz kadar sağduyulu ve olgunduk? cezalandırmada yaş sınırlamaları vardır mesela, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabilme kapasitesi. neden olduğunu hiç düşündünüz mü?

    insanı delikanlıyken yaptığı şeylerden, hele hele internet çöplüğünü karıştırıp bulunan sözlerinden yargılamak hakkaniyete uygun mu?

    uğur bu entriyi okursan bi şekilde bana ulaş. davanı açayım, tazminatını alayım kardeşim.

  • bir esra elönü beyanı. e senin barda kafayı çekip de kontrole yakalanmamak için kafasını saran bir sivrizekalı olup olmadığını nereden bilecek polis?

  • insanları gözünde fazla büyütmek.
    onlar zaten kendilerini o kadar büyük görüyorlar ki, bir de sen büyütünce, karşında tanrı pozisyonunda seni yargılayan biri oluveriyor.
    "hele bi' otur soluklan yeğenim" jokerinizi elinizden hiç bırakmayın.

  • bu tam da yazdığım 300. entry olacak.
    uzun süredir beklettiğim bir no. 300 vardı ama bir şeyler yazmadan da durmak saçma geliyor ara ara. 301'de yazarım, 302'de olur, 303 belki ama yazarım.

    bugün oğlumu okuldan aldıktan sonra sohbet muhabbet gırla yürüyoruz. hikaye şöyle ilerliyor;

    - baba, tüm babalar erkek değil mi?
    + evet oğlum
    - tüm anneler de kız değil mi?
    + evet babacım
    - ama çocuklar kız ve erkek olabiliyorlar değil mi?
    + evet babacım.
    konuyu bir yere getirmek için bir girizgah yaptığını da anlıyorum, yüzünde konuyu buraya getirmenin verdiği gurur da var ( yaş üç buçuk falan)

    - ben de baba olacağım büyüyünce
    + kimin babası olacaksın?
    + kimin babası olmak istiyorsun?
    - senin ( piç gülüşü var burada)
    + ne yapacaksın benim babam olunca
    - seni gezdireceğim, seninle oyun oynayacağım, piyano çalacağım, sana bir şeyler öğreteceğim.

    susuyorum
    çünkü muhabbeti devam ettirirsem ağlarım.

    benim ona yapmaya çalıştığım her şeyi, bana yapmak istiyor, aklındaki babalık sınırları bunlar ve belli ki keyif alıyor, ben keyif alayım diye de bana uyguluyor...

    seni seviyorum dese...
    ya da demese...
    ne olur ki?
    şu minicik zekanın, karşılıksız ve sadece sevgi içeren şu cümleleri aleni seni seviyorum'dur.
    bu dünyayı elbet garipler de yakar ama babaları da es geçmeyelim lütfen.

  • berberlerin saç yıkama hizmetinden ekstra para almaması, beni oldum olası kıllandırmıştır zaten. bu nedenle ben de, "abi evde banyo yapıcam zaten" diyip yıkatmayanlardanım.

    yani apple türkiye'de bir berber açsa, saç kesimi 35 tl + saç yıkama 55 tl civarı bir fiyat biçerdi. millet de "abi ekstra saç yıkama hizmeti veriyorlar, kesimle birlikte biraz pahalı oluyor ama yani çok stabil, su hep 45 derecede." diyerek önünde kuyruk olurdu.

    ancak bizim berberler bunu beleşe yapıyorlar. çok zevkli bir şey olduğundan mı, yoksa başka bir amaçları mı var bilemiyorum.