hesabın var mı? giriş yap

  • yalnız "bayan yanına otuma parası " çok kaba duruyor.. bence "hava parası" desinler çok şık durur..

    ayrıca uçağa girişte hosteslerin "hoşgeldiniz" karşılaması için de küçük bir ödeme yapılabilir mesela 1,37 tl.. sen gel böyle havalı havalı, uçağa adım atar atmaz hostes biletine baksın ödemeyi yaptıysan "hoşgeldiniz efendim " desin .. yok yapmadıysan adres sorulmuş büfeci gibi bön bön suratına baksın..

    küsurat sırf ibnelik olsun diye..

  • şampiyonlar ligi --> şampiyonlar ligi
    uefa kupası --> uefa avrupa ligi
    intertoto kupası --> uefa konferans ligi

    konu kilit.

    intertoto ile konferansı nasıl eşit görürsün diyenler için edit:
    o dönem 3 adet avrupa kupası vardı, şimdi de öyle. başlığı açanın mantığına göre sıralama bu şekilde. ayrıca gs o sene şampiyonlar liginden uefa'ya katıldı. tıpkı şimdi de cl'den elenenlerin avrupa ligine katıldığı gibi. super kupa finalini de cl ile uefa avrupa ligi şampiyonları oynuyor.

  • "erkek arkadaşı fark etmesin diye aynı yerden öpmek gibi bir avantaj verir size."

    --piç iyimserin el kitabı, sâhife 74

  • bu reklam filmi için serenay sarıkaya’ya yedi milyon türk lirası ödenmiş.
    peki bu bankanın çalışma sistemi veya sunduğu avantajlarla ilgili herhangi bir şey öğrenebiliyor muyuz reklamdan? hayır.
    bize bankamızı akbank’la değiştirme isteği uyandıracak herhangi bir done elde edebiliyor muyuz? hayır.
    bence akbank, beyaz bir arka fona siyah büyük harflerle “akbank, bu reklamda ünlü bir yüze sadece kulağı irrite etmeyen güzellikte bir şarkı söyletip yedi milyon tl ödemek yerine; yangın afetzedesi okul çağındaki kızlarımıza yedi milyonluk destek bursu sağladı dese, en azından benim akbank’a sempati duymak için bir sebebim olurdu.

  • allah çirkin şansı versin derler; tipsizliğimin en avuntu duyduğum yanı da bu sözdür. hatta züğürt tesellisi olarak kullanırdım ama gördüm ki hem tipsiz hem şanssızım arkadaş.

    pisuvarda çişimi yapıyorum çok afedersiniz. içerde dayanılmaz bir koku var; ki tarifi mümkün değil. bi baktım finans müdürü çıktı içeriden, valla ben öyle sıçsam insanlığımdan utanırdım. ama herif hiç bir şey olmamış gibi ellerini yıkadı, çıkarken de göz kırptı.
    pisuvarda işim bitti tam ellerimi yıkamaya gidiyorum, genel müdür girdi içeriye. göz göze geldik. bu arada dışarının temiz havasından sonra tuvaletin havasını soluyunca rengi falan değişti:
    - hay maşalllaaah... ahmetcim neden bu kadar zayıf olduğunu anlamış olduk böylece.
    - efendim maamut bey? (ihale bana kalıyor yavaş yavaş)
    - düşük yapmışsın diyorum, geçmiş olsun iyi misin?
    - ehehe iyiyim, sağolun.

    aradan 1 hafta geçer, tuvalet kapısında yolumuz kesişir. genel müdür geçen hafta burnunun direklerini sızım sızım sızlatan kokuyu anımsamış olacak ki; iç çekerek "neyse" der, arkasını dönüp ofise doğru yürümeye devam eder.
    bense arkadan melül melül bakarak;
    - "ben yapmadım miki yaptı" diyip, işemeye giderim.

    hiç gereği yok ama editi: 850 kişinin çalıştığı bir japon fabrikasında, genel müdürle aynı tuvaleti pisleyebilirsiniz.
    hatta hatta bu firmanın japonya'dan gelen ceo'su ile yan yana çişini yapan arkadaşım var* :)

  • (bkz: operation eagle claw)

    yukarıdaki operasyon, dünya tarihinin en büyük rehine kurtarma facialarından biridir. fort bragg'de delta force ekibine ders olarak gösterirler "bir daha böyle mallıklar yapmayalım" diye. bu operasyonun sonucunda, rehineler ölmedi, ama rehineleri kurtaramadılar ve buna "failed operation" dediler. yani başarısız operasyon.

    hatta başkan carter açısından, ciddi bir politik skandaldı.

    çünkü rehinelerin kurtarılamadığı operasyona başarılı denmez. denemez, yok böyle bir şey. hepsinin öldüğü operasyonla ise ancak dalga geçilir. suudi'lerin uçağa operasyon yapmaya çalışırken zavallı haline yıllarca güldük. onda bile 3 rehine ölmüştü.

    şimdi 13 şehidimiz var ve komutan tebrik ediyor.

    ama ben artık siyasileri değil, askeri suçluyorum. çünkü bu operasyonu başarılı görüp, tebrik eden komutan varsa ve subaylar da durumu çaktırmıyorsa...ya ne desem gg.