ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkiye'nin en güzel yeri
-
havaalanlarının dış hatlar giden yolcu bölümleri.
taksim'de taksicilerin zıplatılması
-
kurala uymayan taksicileri cezalandıran polis memurlarını tebrik ederim. acımadan bu kuralsızlara cezalarını vermeye devam etsinler. bu konuda müsamaha göstermek halka yapılan kötülüktür çünkü.
umarım bu kural tanımayan zümreye cezalar daha da artar.
eyüp aksu'nun aranmaya çalıştığı ceza hadisesi.
esra erol'un makyajsız hali
-
dayının oğlunu bilmem de taylan antalyalı'ya benziyor daha çok.
benzin fiyatlarının 20 tl'ye düşmesi
-
geçen sene 7-8 liraydı neden 20 oldu demiyor da adam 27den 20ye düşüşünü kutluyor. teşekkürler akape.
hayata bakış açısını değiştiren kitaplar
-
kuran-ı kerim, okudum ve artık müslüman değilim, dolayısıyla hayata bakışım da değişti
çocuğunun vasat olduğunu fark eden ebeveyn
-
org - 100 lira
şövale+tuval+boya+fırça – 200 lira
flüt+trampet+mandolin+melodika – 150 lira
çocuk kitapları – 100 lira
kostümler – 200 lira
çocuğunun yeteneksizin allahı olduğunu fark etmek paha biçilemez…
hep bir yeteneğim olduğuna ve bunun ortaya çıkarılamadığına inandım. ailemin beni ehil ellere teslim etmediği için bu yeteneğimin güdük kaldığından ve zaman içinde yok olduğundan işkillendim hep. oysa bugün belki bir virtüözdüm, belki bir ressam ya da çok okunan bir yazardım. belki balettim kim bilir, ama olmadı işte malın teki olup çıktım.
istedim ki aynı şey çocuğumun başına gelmesin, doğumundan itibaren gözlem altında tutayım, yeteneklerini anında keşfedip geliştirilmesi yolunda adımlar atayım. bunun için yukarıda saydıklarımı ve daha fazlasını alıp yığdım eve. müzisyen mi olacak, resme mi ilgi duyacak, yazıyla mı iç içe olacak yoksa drama yeteneğini mi gösterecek bizlere diye bugüne kadar uğraştım.
kolay değil, 2 yaşında çıktığım bu yolda bugün 3. yılımıza girdik ve ben bisikletini ters çevirip, eliyle tekerleklerini çeviren ve bundan delicesine haz alan çocuğuma baktıkça…
vasat altı bile olabilir. oysa ben 7 yaşında ilk konçertosunu yazarsa ne yaparız diye uyku uyuyamıyordum lan, ödülüm bu mu olmalıydı? bisikletinin cıyaklayan kornasını eline alıp salonun ortasında bağırarak koşan bu çocuk benim mi allahım? ya cama oturup dışarı su sıkan bu çocuk?
o ebeveyn benim, org isteyen varsa söylesin...
depremde telefonlarınız çekmezse bakanlığı arayın
şanışer
-
“10 yıl kadar önce genç bir cihangir solcusu olarak atatürk’ün yaptıklarını faşistçe bulduğum, biraz da küçümsediğim bir dönem olmuştu, bütün samimiyetimle çok özür dilerim ya… ne büyük adammışsın atam sen.” şeklinde bir mesaj paylaşmış bugün twitter üzerinden.
bu ülkede kendini entelektüel zanneden insanların bile atatürk’ün kıymetini anlamları için, taliban’ın afganistan’ı ele geçirmesi; insanların şeriattan kaçmak için uçakların motorlarına sığınıp kaçabileceklerini sanacak kadar cahil kalıp yüksekten yere çakılıp ölmelerini görmeleri gerekiyormuş demek.
baba olmak
-
eşinizin sana birsey söylecem sözü ile başlayıp ömür boyu süren kelimelerle tarifi olmayan olgu.
anne ve babadan binlerce kere duyulmuş anne baba olunca anlarsın sözünün hakllığı karşısındaki boyun eğiş.
hamilelikle beraber bütün ilgileri üzerine çeken eşin kıskanılır ama vereceği hediye karşısında nefret ettiğiniz kaprisler bile çekilir. çünkü ödül çok büyüktür. karnındaki varlığın hayal edilmesi, onun nasıl birsey olacağı, acaba doğru mu yaptık, daha erken değil miydi, bu boktan dünyaya bir canlı getirmek bana mı kaldı, ona bana sağlanamayan şeyleri sağlayabilecek miyim, bana mı benzeyecek annesine mi sorularıyla geçen dokuz koca ay. sezeryan tarihinin belli olduğundaki içinde kopmaya başlayan fırtınalar.
ve büyük gün.
ameliyathane önünde hastanede neden sigara içilmiyor lan şeklindeki küfrediş. anne babanızın olm tamam kendine gel telkinleri. doktorun hemşireye ufak dozda bir anti-depresan verelim emri. 15 dakikalık bir operasyonun yıllardır sürüyormuş hissi. elin ayağın birbirine dolaşması.
veeeee
hemşirenin kollarına bıraktığı minik şey. "şey" çünkü ne olduğuna karar vermek güç. "şey" çünkü dünyada onu anlatmak için bir kelime türetilmemiş. şey çünkü o aslında sen. şey çünkü ben ne büyük sevgiler yaşadım tezinin çürütüsü.
hoşgeldin kızım bebeğiiimmmm
kimsenin ağlatamaz dediği sen kollarındaki minik şeye bakarak hüngür hüngür ağlıyorsun. kollarındaki savunmasız canlının sıcaklığı bütün benliğini yakıyor. yaprak gibi titretiyor içini bedenini.
kimselere vermek gelmiyor içinden. hemşire "almam lazım bazı kontroller yapacağım" dediğinde yavrusuna gelen saldırı karşında aslanlaşan kediyi şimdi çok daha iyi anlıyorsun.
hastaneden eve gelişi, ağlaması uykusuz geceler, annesinin emzirdiği anlardaki olağanüstü büyü, doğallık. ben neden emziremiyorum neden tek vücut olamıyorum serzenişi.
ilk sokağa çıkışı, ilk gülüşü, ilk ses çıkarışı, ilk dişi,ilk,ilk,ilk,ilk,ilk...................
seni çok seviyorum
hoş geldin kızım
hoşgeldin şimalim
baban
irem derici'nin yürekleri ağza getiren fotoğrafı
-
(bkz: açmayın korkunçlu karı)
istanbul hilton 2015 yılbaşı rezaleti
-
(bkz: 2015 yılının ilk mağduru)
rear window
-
grace kelly'nin muhteşem güzelliğinin yanında uzun süredir izlediğim en güzel tek mekan filmlerinden biri. aslında 12 angry men'den sonra en iyi tek mekan filmi benim bildiğim. gerilimden ziyade bir polisiye filmi, daha ilk sahneden katili seyirci anlıyor ama acaba nasıl kanıtlayacak dürtüsü filmin heyecanını kaçırmıyor. ya da ilk sahneden katilin daha doğrusu cinayetin bu kadar belli olması , izlerken bir iş var bu işte kesin ters köşe yapacak beklentisi yaratıyor. ayrıca bu izlediğim ikinci james stewart filmi, değişik bir oyunculuğu var. hoşuma gidiyor.
garanti protestosunda 40 milyon tl çıkış olması
-
şu dakika itibariyle 40 milyon + 250 tl lik bir çıkış olmuştur.
edit: yanlış anlaşılmış, ben 40 milyonu çektim.