hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaş yanımda babasını arıyor:

    - baba naber?
    - sağol yavrum sen nasılsın?
    - iyiyim de arkadan müzik sesleri falan geliyo, ne o parti falan mı?
    - hehe makamdan da mı çıkaramadın?
    - ne makamı ya?
    - ezan okunuyor evladım...

  • an itibariyle al jazeera baradei'in alıkonulduğunu açıkladı. stay tuned.

    ayrıca bazı polis memurlarının eylemci gibi giyinerek onların arasına girdiği bildirildi.

    edit 3: polisin binlerce kişiye karşı gözyaşartıcı gaz kullandığı bildiriliyor.

    edit 4: yaralılar arasında bir bbc muhabiri olabileceği söylentisi var.

    edit 5: "reports that 2 soldiers in suez had charges brought against them for refusing to fire live ammunition on protesters" bu cümle çok şey ifade ediyor. isyan tabanda makes bulmuş.

    edit 6: en az 9 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor.

    edit 7: iskenderiye'deki gösterilere yaklaşık 170 bin mısırlı katıldığı ve bazı polislerin bile uniformalarını çıkararak gösteriye katıldıkları bildiriliyor.

    edit 8: un secretary general'i mısır liderlerine şiddeti engelleme ve iletişim özgürlüğüne saygı çağrısı yapmış.

    edit 9: bbc news güzel bir live sayfa hazırlamış: http://www.bbc.co.uk/…ws/world-middle-east-12307698

    edit 10: bu da cnn'in sayfası: http://edition.cnn.com/…t.mubarak/index.html?hpt=t1

    edit 11: türk medyasının olaya bakışı:
    http://www.zaman.com.tr/…ir-halk-ayaklanmasi-var-mi
    http://www.hurriyet.com.tr/…ya/16875592.asp?gid=373
    http://www.radikal.com.tr/…28.01.2011&categoryid=81
    http://www.sabah.com.tr/…/01/28/misirda_cuma_isyani
    http://www.zaman.com.tr/…-sarayi-yakininda-toplandi
    http://yenisafak.com.tr/…nya/?t=28.01.2011&i=300288

    edit 12: bugünkü isyanın adı reuters tarafından friday of wrath adıyla dünyaya duyuruldu.

    edit 13: bbc'e göre: the deputy general guide of the muslim brotherhood, mahmoud ezzat, tells al-jazeera tv: "the youth want the demonstrations to be peaceful but the regime uses excessive violence against the youth, such as rubber bullets and rubber bombs." he adds: "the people are demanding the basics, mainly the necessities of life, and they have the right to do so. the people also demand their freedom and the dissolution of the fake parliament."

    türkçesi: müslüman kardeşler'in genel rehber vekili mahmoud ezzat, el-cezire'ye, "gençlik, eylemlerin barışçıl olmasını istiyor ancak rejim, kauçuk mermi ve bombaların kullanımı gibi aşırı bir şiddet uyguluyor" dedi; ve ekledi: insanlar en temel şeyleri, genel olarak hayatın gereklerini istiyorlar, ve bunu yapmaya da hakları var. ayrıca insanlar özgürlüklerini ve sahte parlementonun tasfiyesini istiyorlar."

    edit 14:
    yine bbc'e göre:
    the chairman of the egyptian national security and foreign relations committee, mustafa al-fiqi, insists the government will not fall, but admits it has to take action against poverty and corruption. "police and the demonstrators both are egyptians and we feel sad for the victims of both sides," he tells al-jazeera tv.

    türkçesi: mısır ulusal güvenlik ve dış ilişkiler komitesi başkanı mustafa al-fiqi, el-cezire'ye, hükumetin düşmeyeceğinde ısrarlı olduğunu söyledi ancak yoksulluk ve yolsuzluğa karşı mücadele verilmesi gerektiğini kabul etti. "polis ve eylemciler, hepsi de mısırlı, ve iki tarafın da kayıpları için üzüntü duyuyoruz." dedi.

    büdüt: herşeyi anladım da, bu entry'i neden kötüledin ki sözlükçü?

  • ne intel ik ne de kapitalizmin bu oyunda suçu yok.

    psikopat yıllarca ailesinden ve arkadaşlarından kendisini saklayabildiyse yılda bir kez görüştüğü ik dan tabii ki saklar.
    iyi okullarda okumak, çok para kazanmak, aileden sevgi görmek psikopatlığı geçirmiyor, belki fakir ve eğitimsiz bir insana göre daha iyi sakladığı için farkedilmeden yaşamasına yol açıyor ama kesinlikle yok etmiyor.

    öte yandan intel, samsung, unilever gibi şriketlerin şahısların psikopatça tavırlarını başarıya giden yol olarak görüp destekledikleri de bir gerçek.
    uzun yıllar samsung , unileverin belli markaları, mastercard vs bakan ajanslarda çalıştım. müşterilerimin ortak özelliği kendilerinde diğer insanları rahatsız etme hakkı olduğunu sanmalarıydı.
    kaba olmak, başkalarını kırmak, olmayacak bir işi zorlamak, mesai saatleri dışında taciz edercesine aramak onlar için “utana sıkala” yapılan eylemler değildi, aksine başarı göstergesiydi.
    yani 23.45 de revizyon için aramak “adanmışlık”, 1 iş parasına 3 iş çıkartmak için karşı şirketi tehdit etmek “iyi pazarlık” , ekibindeki bir insana kafayı takıp onu insanların önünde rezil edercesine sürekli yermek “liderlik”.
    hal böyle olunca ahlaksızca hırsı insanlar başarılı oluyor, makul insanlar ise alt kademelerde yer alıyor çünkü adamın / kadının patronu çıkıp “evet haklısın gülsu çalışması çok zor ve problemli ama sayesinde 2 liralık işi 1 liraya ve 5 hafta yerine 4 haftada bitirdik o yüzden şirketimiz için değerli bir “asset” “ diyebiliyor. yani ahlaksızlık, tehdit, kabalık şirket çıkarını sağladığı sürece ödüllendiriliyor, böyle olmayanlar “vasat” olarak kalıyor...

    cihan açarmana geri dönersek.
    hırslı ama vasat.

    kimse alınmasın 1999 yılında bilgi üniversitesine girmek dünyanın en kolay şeyiydi, öss den barajı geçmeniz bile yeterli oluyordu neredeyse (açıkçası bizim okulda bilgi 2003-2004 yıllarına kadar öss de istediğini kazanamayanların gittiği okul olarak kaldı.) o nedenle 1999 yılında bilgiyi kazanmış birisine akıllı diyemeyeceğim, ortaokul-lise eğitimini yazmadığına göre vasat bir okuldan. robert, alman vs olsa onu da büyük harflerle yazardı mutlaka.

    mutluluğu bile “türkiyede en mutlu ilk 10 aile arasında girerdik” diyerek sıralandıran manevi derinlikten yoksun bir babanın verdiği hırsla yaşamış. düşünsenize mutluluğunuzu bile sıralandırmanız gereken bir ortamda büyüyorsunuz...

  • akp'nin tsk'sının yaptığı açıklama. adamlar ne durma gelmiş ki "gereği yapılacak" bile diyemiyorlar. aferin akp seçmeni türkiye'yi dört bir koldan çökertmeyi başardınız.

    ayrıca "sabrımız taşmak üzere" yazmayı unutmuşlar.

  • ürünlerinin üretim kaynakları altında-arkasında yazmaktadır. kesinlikle vasat altı değildir.

  • akşamüstüne doğru bir sıkıntı başlardı... hala da olur böyle..
    eski pazar günleri; en çok radyodan dinlenen futbol maçlarının sesi, ütülenen önlüklerin kokusu, yıkanmış çamaşırların ıslaklığı, son ana bırakılmış ödevlerin karın ağrısıydı. cenk koray ve telekutu, evet hayır yarışması, izmir marşıydı. bizimkiler dizisinin bitmeyen vasatlığının hükümdarlığıydı.. eski pazarlar, hafta sonuna sığdırmaya çalıştığımız hayatımızın özgür yanının ellerini yeniden bağlayan saatlerin adıydı. coşkumuzun ağır ağır sönüşüydü. doyulmayan oyunların, müthiş gevşemelerin sonuydu. toparlanma vaktiydi. zira pazartesi ağır misafirdir ayakta karşılanması gereken... istiklal marşı, ve sabahın köründe midenin kabul etmediği zorla yenmeye çalışılan kahvaltılar... henüz hakim olunmayan bir hayatın zorunlu kuralları...
    herşeyin bir sonu vardırı en çok hatırlatan gündür pazar günleri bana hala...

  • arkadaşla, çalıştığı yerdeki işçi iddiaya girerler.

    işçi: ben bu ineğin bokunu yerim abi
    arkadaş: hadi be... yiyemezsin
    i: yerim
    a: yiyemezsin
    i: hadi o zaan 4 paket sigarasına, var mısın?
    a: varım

    işçi dışkıyı yer. sonrasında;

    i: insanınkini de yerim. var mısın iddiaya?
    a: oofff... yokum ya yokum lanet olsun

    bana bunu anlattıktan sonra, ekledi;

    - hayır bi de bu adam yemek seçiyor ya. onu yemem bunu yemem... bok seçmiyor yemek seçiyor