hesabın var mı? giriş yap

  • 1910'da paris'te doğan yazar evlilik dışı bir çocuk olduğu için annesi tarafından terkedilmiş anne ve babasının kim olduğunu hiçbir zaman öğrenememiştir. daha çocukken tanıştığı hapishanelerle ilişkisi yıllarca devam etmiştir. notre-dame des fleurs (çiçeklerin meryem anası) adlı ilk romanını da hapiste yazmış olan yazar bu romanıyla ve daha sonra yazdığı journal du voleur-(bkz: hırsızın günlüğü) ile başta sartre olmak üzere birçok yazarın dikkatini çekmiş hatta ömür boyu hapis cezasına çarptırılmışken bu yazarların verdiği dilekçe sayesinde bu cezadan kurtulmuştur.
    aşağılık kabul edilen birçok şeyde derin bir güzellik bulduğunu iddia eden ve bunları yeniden saygınlıklarına kavuşturmaya çalışan yazar kendini hep daha belirgin kılmaya çalışmıştır.
    "en"lerle uğraşmaktan büyük haz alan yazar "yazgının en parlağına sahip olamasam da en yoksulunu istiyorum" der. bu belki onun tüm suç yaşamının da bir açıklamasıdır çünkü yazar hep en kötü suçu en farklı şekilde işlemek, insanlarla ilişkilerinde hep daha garip, daha sıradışı olmak gibi istekler içindedir.
    jean-paul sartre'ın "aziz genet- oyuncu ve kurban" adlı yapıtından sonra sartre'la tüm ilişkilerini kesen yazar, kendisini özellikle günlüğünde birçok yerde aziz olma çabası içinde biri olarak gösterirken sartre'ı bu aziz genet isminden dolayı suçlamış ve ölene kadar onunla barışmamıştır.

  • bilim adamlari, birgün bir magarada yaşı 1.582.903 olan bir insan fosili bulur, bu fosili istihbarat teskilatlarini sinamak ve onlara deneyim kazandirmak amaciyla kullanma karari alirlar.

    once japon istihbarati magaraya girer ve 15 dk sonra disari cikip derler ki;

    - bufosilin yasi 1.400.000 ila 1.600.000 arasinda...

    daha sonra cia girer ve 12saat sonra baya bi havali sekilde cikarlar.

    -bu fosilin yasi 1.500.000 ila1.600.000 arasinda derler...

    hemen ardindan kgb girer ve sirf amerikalilara inat içerde 2 gun kalirlar.49. saatte cikar derler ki;

    -bu fosilin yasi yaklasik olarak 1.550.000 ila 1.600.000 arasinda...

    en son olarak bizim mit girer.aradan bir hafta gecer magaradan ses yok, 1 ay olur ses yok, 1.5 ay olur ses yok.magaranin disinda beklesen gazeteciler daha fazla bekleyemeyip iceri girerken bizimkilerden biri cikar disariya.yaka paca dagilmis, gomlegin yarisidisarida... sigarasi icin bir ates ister, sigarasini yakar, o sirada gazeteciler heyecanla sorar;

    -iceride calismalar nasil efendim? fosilin yasini bulabildiniz mi?

    bizimki sigaradan bir firt ceker ve;

    -fosilin yasi tam olarak 1.582.903 der.

    bunu duyan gazeteciler saskinlikla sorarlar

    -nasil basardiniz bunu, fosilin yasini tam olarak nasil tahmin ettiniz?

    bizimki sigaradan derin bir nefes çeker ve;

    -zor oldu ama "konusturduk pezevengi"

  • zaman insanin elindeki en onemli, en degerli, en kiymetli seydir ve ne kadar basarili, zengin, guclu olursaniz olun gecen zamani geri getirmek gibi bir sansiniz yok. bu yuzden ne yaparsaniz yapin bunun bilincinde olun ve gecen zamanin kiymetini bilin. belli bir disiplin gelistirin ve hayatinizi bu disipline gore idame edin. mesela gunde 2 saat bilgisayar/ps/xbox oynayacaksaniz bu 2 saati gecmesin. oturup gencliginizin en guzel yillarini gunde 7-8 saat internette dolasarak veya bilgisayar oynayarak harcamayin. bu vaktin degerini sonradan anlayacaksiniz. hayatinizin her anini bir seylerle doldurun. bos oturmayin.

    20'li yaslarin sonuna kadar belli konularda bir disiplin olusturdunuz olusturdunuz, ondan sonra bunu olusturmak cok ama cok zor. mesela 20'li yaslarin sonuna kadar her gun banyo yapma, gunde en az 2 kere dis fircalama, haftada 4-5 gun spor yapma gibi disiplinler edinmediyseniz bu yastan sonra edinmeniz cok ama cok zorlasiyor.

    eger 20'li yaslardaysaniz omur boyu gecerli arkadasliklar kurabileceginiz son sanslariniz geliyor. belli bir yastan sonra kuracaginiz ve baslatacaginiz arkadasliklariniz daha resmi olacaktir ve samimiyete ulasmak daha zor olacaktir. bu yuzden 20'li yillarinizi bu konuda da en iyi sekilde degerlendirmeye bakin.

    kendinizi donanim olarak gelistirebildiginiz kadar gelistirin, alabildiginiz kadar sorumluluk alin. zamaninda biri bana "hayatta insanlarin sana verecekleri deger aldigin sorumluluklarla dogru orantilidir" demisti. sakin "aman yapamam, beceremem, elim tutmaz" demeyin, elinizi korkak alistirmayin. bir seyi yapmaya calisip beceremezseniz en azindan ders almis ve kendiniz hakkinda yeni bir seyler ogrenmis olursunuz. yabanci dilden tutun teknik konulara kadar 20'li yaslarin sonuna gelmeden ogrenebildiginiz kadar sey ogrenin, gelisebildiginiz kadar gelisin ve mumkun oldugunca donanim sahibi olun.

    kendinizi taniyin. gucunuz nelere yeter, nelere yetmez, nelere tolerans gosterebilirsiniz, nelere gostermezsiniz, guclu ve zayif yanlariniz nelerdir, bunlari cok iyi ogrenin. insan kendisini taniyamazsa hicbir seyi ogrenemez, ogrense de ogrendikleri bosa gider cunku surekli ayni hatalari yaparak surekli ayni tuzaklara duser. en iyi yaptiginiz is neyse onu kesfedin ve o alanda varolan yeteneginizin korelmesine izin vermeyin. herkesin cok iyi oldugu, yeteneginin cok ust duzeyde oldugu en az bir konu vardir ama cogu insan kendi yeteneginin ne oldugunun farkinda degildir. ozel yeteneginizin ne oldugunu kesfedin (deneme yanilma yontemiyle) ve o isi meslek olarak yapmaniz mumkun degilse bile (finansal kaygilardan dolayi) surekli pratik yaparak gelistirmeye bakin.

    ask iliskilerinde kimsenin kulu/kolesi olmayin. bu tur iliskileri abartmadan yasayin. sizi istemeyen birinin pesinde yillarca dolasip omrunuzu heba etmeyin, yine sizi cok seven ve deger veren birini ottan boktan meseleler yuzunden kirip hayatinizdan uzaklastirmayin. bir iliski olmuyorsa olmuyordur. bazi iliskiler goruyorum, iliskinin kendisi 1 sene, "uzatmalari" 3-4 sene suruyor. hayatinizi bok etmek istiyorsaniz bu tur iliskiler sizin icin birebir ama duzgun bir hayata sahip olmak istiyorsaniz bunu kendinize yapmayin.

    (klasik turk hatasidir) biriyle tamamen samimi olmadan enseye saplak, gote parmak sakalar yapmayin. biriyle tanistiginizda en basta bir resmiyet olur ve o kisiyi taniyip belli bir samimiyete ulasmak zaman alir. bu surec icinde karsidaki adam nelere kizar, nelere kirilir, sabri ne kadardir bilemezsiniz. gidip de 6 aydir tanidiginiz bir adama 10 yillik arkadasinin yaptigi samimiyette sakalar yapip adami kaybetmeyin. bu hata yurtdisinda turkler'in siklikla yaptigi bir hata cunku canayakin bir millet oldugumuz icin biriyle tanisinca hemen samimi olmak istiyoruz. bu tur seyler vakit alir.

    yurtdisi demisken, imkaniniz varsa mutlaka yurtdisi tecrubesi edinin. yurtdisi demisken akliniza almanya'ya gidip oradaki turk mahallesinde turkler'le takilmak gelmesin. yine paris'e, new york'a gidip avm'lerde gezip geri gelmek de gelmesin. farkli insanlarla tanisin, farkli kulturleri taniyin, bazen bildiginiz herseyi unutup sifirdan baslayin ki eski ogrendikleriniz sonradan ogreneceklerinizi etkileyip kirletmesin. yabanci bir ulkedeki biri bir sey anlatirken "elin amerikali/avrupali cahili ne bilsin" diye yaklasmayin, en cahil, en aptal insanin bile karsisindakine ogretecek/anlatacak bir seyi olabilir. kaldi ki biraz oturup konusunca karsinizdaki insanin hic de cahil olmadigini, oldukca donanimli oldugunu gorebiliyorsunuz. onyargilarinizi yikmak icin yurtdisi tecrubesi cok onemli (bununla birlikte turkiye'de de daha once hic gitmediginiz bir yere giderek bunu tadabilirsiniz. mesela batida buyuduyseniz dogu illerini ziyaret ederek ise baslayabilirsiniz).

    kendi ayaklariniz uzerinde durmayi ogrenin. gidip 30'lu yaslara kadar, anne babanizla yasarsaniz ve onlar sizi bir yavru kediye bakar gibi el bebek gul bebek buyuturse hayata atildiginizda cok ama cok zorlanirsiniz. kendi kendinize yetmeyi ve yukarda dedigim gibi sorumluluk edinebilmeyi ogrenin. eger anne babanizin cok ustune duserek yetistirdigi biriyseniz en basta eliniz korkak alisacaktir ama korkmayin, bu tur seyler zamanla ogrenilir. olaya sadece finansal da bakmayin, mesela bir yemek yapmayi, temizlik yapmayi, gomlek katlamayi ogrenin.

    markette sekerleme ve oyuncak reyonuna saldiran cocuklar gibi olmayin. sabirli ve sakin olmayi ogrenin. hayatta elde etmek istediginiz seyleri calisarak ogrenebileceginizin bilincini edinin. kisa yoldan zengin olma hayalleri kurmayin, zaten kisa yoldan zengin olmayi vaadeden yontemlerden cogunun amaci sizi soymaktir. bir kek 100 derecede 40 dakika pisirilmesi gerekiyorsa ve siz onu 200 derecede pisirip 20 dakikada bitirmeye calisirsaniz keki yakarsiniz. sabirli olmayi ogrenin ve yasadiginiz andan zevk alin.

    yasadiginiz sehirde/kasabada/mahallede/koyde/ulkede (her neyse artik) mutlu degilseniz omrunuzu orada heba etmeyin, daha mutlu olacaginizi dusundugunuz bir sehre/kasabaya/mahalleye/koye/ulkeye gitmenin yollarini arastirin. bunu ne kadar genc yasta yaparsaniz o kadar az sorun yasarsiniz. evlenip coluk cocuga karistiktan sonra insanin bir yerden bir yere gecmesi, hayat stilini degistirmesi 10 kat zorlasir.

    hicbir ama hicbir konuda fanatiklik yapmayin (futbol, siyaset, din, muzik...vs). en yakin arkadaslariniza/akrabalariniza sirf farkli renklere gonul verdi, sirf farkli muzik turunden hoslaniyor diye dusmanlik beslemeyin. sizin "ugruna olurum, yanarim biterim" dediginiz futbolcularin, siyasilerin, sarkicilarin hicbirinin umurunda olmadiginizi unutmayin. birak kendi ulkesini, baska ulkelerin takimlari icin bile fanatiklik yapan var. adam turkiye'de yasiyor, los angeles lakers uzerinden fanatiklik yapiyor. los angeles lakers'in her macina giden dogma buyume los angelesli adam bile fanatiklik yapmiyor. adam belki 300 dolar verip maca gidiyor ama takimi yenilirse "tuh yenildik, neyse eve gidip jennifer'a atlayayim bari" diyor. zaten ugruna yanilip bitilen futbolcular da mac bitince 10 dakika uzulup sonra keyifli hayatlarina geri donuyor. sen uc kurus maasindan ayirdigin parayla "takima destek" olsun diye lisansli urun aliyorsun, futbolcular o yunan adasi senin, bu yunan adasi benim, o manken senin, bu manken benim atlayip duruyor.

    cesitli takimlarin futbolcularinin yoneticilerinin arasindan su sizmazken taraftar birbirini yiyor. bu tuzaga dusmeyin. yemin ediyorum futbol izlemeyi biraktigimdan beri (dunya kupalari ve belli basli uluslararasi maclar haric) hayatimdaki stres katsayisi 10 kat dustu. "futbol izlemeyi birakin" demiyorum ama futbolu cogu zaman oynayan oyuncular bile seyirciler kadar ciddiye almiyor. su hayatta futbol dahil hicbir konuda fanatiklik yapmaya degmez.

    bir konuda belli bir gorusunuz varsa sadece o gorusu destekleyen degil, zit goruste kitaplar da okuyun. atiyorum, eger siz siyasi olarak "x" gorusune sahipseniz ve sadece "x" gorusunu destekleyen kitaplar okursaniz cok fazla sey ogrenmezsiniz cunku zaten "bildiginiz" veya "bildiginizi dusundugunuz" seyleri teyit edersiniz. arada "z" "w" "v" goruslerinin de kitabini okuyun. korkmayin, davanizdan sizi kimse geri ceviremez ama farkli gorusler hakkinda fikir sahibi olmak insanin ufkunu acar. hicbir sey kazanamasaniz bile karsit arguman gelistirmeyi ogrenirsiniz.

    hicbir sey icin gec degil! kucukken icinizde ukte kalan bir oyuncak mi vardi? gidin o oyuncagi alip oynayin. icinizde hicbir sey kalmasin. bazi seyleri gec yasamak hic yasamamaktan iyidir.

    not: 30 yasina gireli 8 ay oldu. 30'lu yaslardaki tecrubelerim arttikca buraya yeni seyler eklerim.

    edit: aynstayn'in biri "bunlarin hepsini 8 ayda mi ogrendin" demis. hayir, 30 yil + 8 ayda ogrendim.

    edit 2: eskiden bu baslik "otuzluk abilerden genclere oneriler" seklindeydi diye hatirliyorum. eger bunamadiysam baslik "genc sozluk erkeklerine" olarak degistirilmis.

  • kumar oynayıp servet kaybeden sonrada akp ye yanlayıp konser kovalayan tayfaya hiç acıyasım yok.
    ne diyordu şair.
    seni çöpe atacağım poşete yazık
    bir sigara yakacağım ateşe yazık...

  • "google 14 yaşında imiş..
    türkiye'de olsa kesin tecavüze uğrardı..
    davada da "zaten motordu, aranıyordu" indirimi sözkonusu olabilirdi..."

  • az önce boris johnson tarafından açıklanmış yaptırımlardır. rusya'ya karşı en net tavrı ingiltere gösterdi diyebiliriz.

    - rusya'nın en büyük havayolu firması aeroflot'un ingiltere'ye girişleri kapatıldı.
    - rus şirketlerinin ingiltere'de işlem yapılmasına ve sterlin kullanmasına izin verilmeyecek ve ingiltere ile ticaret yapmaları yasaklanacak.
    - 100'den fazla rus ekonomi kuruluşuna yaptırım uygulanacak.
    - tüm büyük rus bankalarının varlıkları dondurulacak ve bu bankalar birleşik krallık finansal sisteminden çıkarılacak. yasa büyük rus şirketlerinin ve kamunun birleşik krallık piyasalarından finans bulma ve borç almasını engelleyecek.
    - rusya'ya yüksek teknoloji ihracatı sonlandırıldı.
    - rus bankalarının ingiltere'deki tüm varlıkları bloke edildi
    - rus özel ve kamu kuruluşları ingiltere'den fon ve kredi alamayacaklar.
    - rusya'yı swift'in dışına itmek için çalışmalar yapacağız
    - ingiltere'de ki rus oligark'lar için yeni suç düzenlemeleri yapacağız ve onlar kaçacak bir delik bulamayacaklar.

    korkunç yaptırımlara başladı ingiltere. rusya savaşı kazansa dahi bunların altından sadece çin desteğiyle kalkabilir mi göreceğiz ancak çok zor. devamı gelirse editleyeceğim.

    son olarak boris johnson şunu ekledi; "ingiltere rusya'yı dünya ekonomisinden silecek. tek başına kalsa bile bunu yapacak." biden henüz konuşmaya başlamadı ancak johnson, benzer yaptırımları abd'nin de uygulayacağını söylüyor.

    kaynak : avam kamarasından canlı yayın buradan canlı izleyerek yazıyorum. konuşma devam ediyor.

    edit: avam kamarasında boris johnson ve vekiller arasında soru cevap devam ediyor. yaptırımların detayı konuşuldu şu anda da daha çok politik ve siyasi konular görüşülüyor.

    çok fazla soru cevap yapıldı tamamını yazamam ama bir kaç gelişmeyi eklemek gerekirse; johnson, zelenski ve hükümetinin ülkesini londra'dan yönetmesini teklif etti. herhangi bir nato ülkesi sınırlarına bir rus botu yaklaşır ve tehdit oluşturursa kesinlikle karşılık verileceğini ekledi. aeroflat'tan sonra tüm rus havayolu firmalarına ingiltere kapıları kapatıldı. ingiltere'de ki rus şirketleri battı. sberbank %75'e yakın değer kaybetti.

    edit 2: ingiltere dışişleri bakanlığı:

    "ingiltere, rusya'yı swıft sisteminden atmak için müttefikleriyle birlikte çalışıyor.

    rus ekonomisi yok olana kadar rahat etmeyeceğiz."

  • nasıl geriye gittiğimizi gösteren konferanstır. şimdi erzurum'da orucu ne bozar konferansları var herhalde.

  • ulan gene gelin buraya yok kobane yok özgürlük yok ana dil deyin de tertemiz yedi ceddinize söveyim.

    namusunuz, şerefiniz, insanlığınız hiçbir şeyiniz yok. hepiniz cehennemliksiniz. öyle görünüyor ki bu tarafta bulmayacaksınız belanızı ama öbür tarafta sizi sımsıcak bir ortam bekliyor.

    adi yaratıklar.