hesabın var mı? giriş yap

  • anneleri tarafından yatağı batırması engellenmiş, sidikli sözlükçülerdir. umarım yalnız değilimdir.

  • benim için ilkokul yıllarında yapılmış olan harekettir.
    bir sürü kitabım vardı, hocalar ciltlememizi istedi, nasıl yapıcam edicem diye düşünürken babama da anlatmıştım durumu. sabah kalktığımda bir de ne göreyim babam hepsini ciltlemiş, tek tek defterleri bile. çocuk aklımla çiftçi babamın ciltleme işinden anlamayacağını düşünmüştüm. nerden bilsin diye düşündüm. o kadar temiz ve nizami ciltlemişti ki şok olmuştum. çok düzenli, tertipli, her şeyi not alan ama okuyamamış bir adam babam. o kadar eğitim aldık halen onun düzenine tertibine yetişemedim, bazı şeyler eğitimle olmuyor. kendi okuyamadı belki ama küçücük evinden iki öğretmen bir avukat çıktı. canım babam.

  • bim'in şanına yakışan yılbaşı paketidir.

    içeriği:
    le cola
    dağhan sucuk
    teatone ica tea
    3 kg'lık dost yoğurt
    peripella çıkolata
    12'lik bili bili yumurta

  • zamanında "adım umut değil umutinho olsa bambaşka olur" diyen futbolcu. keşke öyle olsaydı da yabancı sınırına takılsaydın amk.

  • ''futbolcuların saha içinde neler yaşadığını kimse bilmiyor. oraya çıkışımızı, maç içerisinde neler yaşadığımızı, stresi, her şeyi...'' demiş paşam!

    çok yanlış anlamışız biz seni! şu açıklamayı görünce vallahi içim acıdı lan!

    belçika güzeliyle evlen, lamborghini'ye bin, zikin taşağına denk gez, muhabirleri evinden aldır, sahada ve saha dışında her türlü çirkefliği yap, takımına, takım arkadaşlarına ve taraftarına saygı duyma sonra çık 'neler yaşadığımı bilmiyorsunuz' de!

    gerçi suç sende değil! şu karaktersizliğine rağmen sana forma verip arkanda duranda... müptezel seni...

    edit: dünün en beğenilen entry'leri'nden volkan'a sevgilerle...

  • (bkz: tutankanzuk)

    ***

    ysge: burada sözlük yönetiminin debe'leri beğeniye göre değil bazen kafalarına göre alıp/almamasına çakan bir debedit vardı ancak miadını doldurmuş oldu. zira seçerek debe'ye almak standart donanım oldu. oysa bu uğurda bir zamanlar nice isyanlar çıkmış, çok kanlı çarpışmalar yaşanmıştı...

  • "aşkım" yazmış. tabi bizim bünye öküz olunca, açarsın telefonu ve "mesajın yarım kalmış. ne yazacaksan söyle" denir.

    işte kadın ve erkek arasındaki en büyük farklardan biri budur. onun aşkı kabardığı için sms atar, sen ise tüm iletişim araçlarını fonksiyonel olarak kullanırsın.

    kadınlar mı zor, biz mi danayız bu yaşıma geldim halen anlayamadım.

  • şu dizideki kuzey karakteri var ya, kadın ikiyüzlülüğünün timsalidir. adam bildiğin on numara hödük ama herkesler ağzının suları akarak izliyor herifi. lan madem bayılıyorsunuz maço adamlara bu kadar, vatanımız membağı lan bunların, öküzden bol ne var memleketimde. ama güzel çankırı'mın kavruk delikanlısı yapsa bu tripleri sümüğünüzü atmazsınız adama, bu sarı sikli yapınca ooovvv beybi.

    ben de niye içlendiysem bu kadar amk.

  • 93m ile mecidiyeköy'den zeytinburnu tarafına ilerliyorum. sağımda, pencere kenarında bir kız oturuyor. önümde en son durakta binmiş bir kız oturuyor. onun yanında da bir erkek ama belli fırlama biraz. bu kişiler, bir birlerine tamamen yabancı.

    e5'te seyir halindeyken sağ tarafımızda, çok alakasız bir yerde, havai fişekler patlamaya başlıyor, tabii herkes dönüp izlemeye başlıyor. o arada ön çaprazımdaki fırlama, yanındaki kıza dönüyor birden ve "bak sen yanıma oturdun diye havai fişek gösterisi yaptırıyorum" dedi, herkes gülmeye başlıyor ve ben o arada havai fişeklere doğru sağa dönüyorum, tabii doğrultu olarak yanımdaki kıza bakıyorum da zannedilebilir. o anda kız benim ondan tarafa baktığımı görünce bana dönüp "o kadar zaman oldu, yanımda oturuyorsun, hiç havai fişek patlatmadın" dedi. bu arada hal-i hazırda gülmekte olanlar yerlere düşmeye başladılar. ben ne diyeceğimi bilemez halde, kem küm ettim biraz. insana böyle de yüklenilmez ki!

  • ilginç neden-sonuçlar barındıran dizi.

    gelin kuzey-güney ilişkisine bir göz atalım;
    -kuzey; hayali olan askerlik mesleğini yapamadı, çünkü hapisteyken yaralandı.
    -kuzey; hapse girdi, çünkü güney'in yaptığı kazayı üstlendi.
    -güney; kaza yaptı, çünkü kuzey çok alkol almıştı ve arabayı kullanamayacak haldeydi.
    -kuzey; çok alkol almıştı, çünkü güney ile cemre'yi öpüşürken gördü.
    -güney; cemreyi öptü, çünkü daha önceden cemre onu dudaklarından öpmüştü.
    -cemre; onu öptü, çünkü güney cemrenin gözünden kuzey'in attığı kumu çıkarmaya çalışırken yakınlaştılar.
    -kuzey; cemrenin gözüne * kum attı, çünkü güney cemre ile onun öpüşmesini kesmişti.
    -güney; cemre ile kuzey'in öpüşme anını yarıda böldü, çünkü kuzey gözlerini kapattı.
    -kuzey; gözlerini kapattı, çünkü oyun icabı değil içinden gelerek cemre'yi öpüyordu.
    -kuzey; cemre'yi öpmeye hazırlanıyordu, çünkü şişe çevirmece oynuyorlardı.

    bence bu dizide tek suçlu var; o da şişedir abicim.*

  • ben bu şehirde single income ile istediğim özelliklerde ev satın alamayacağımı ve bir partnerim olmazsa ömür boyu kiracı olacağımı uzun zaman önce kabullenmiştim. zira ne sırf ev alabilmek için bu güzel şehri bırakıp florida'ya, texas'a ya da south carolina'ya taşınırım, ne de single family house yerine condo/attached'e razı olurum.

    *
    san diego'da ev satın almak her zamankinden daha zor. çünkü satın alacak ev az ama talep fazla. bu durumun birkaç nedeni var:

    1- diğer california şehirlerinde olduğu gibi san diego'da da yıllarca konut inşa edilmedi. çünkü konut inşa etmeyi zorlaştıran bürokratik yasalar vardı, building permit almak çok uzun sürüyordu ve maliyet çok yüksekti.
    san diego yıllar boyu epeyce göç aldı ama covid ile birlikte göç sayısında müthiş bir artış oldu. fakat ortada bu artışı karşılayacak sayıda ev yoktu. hem dünya genelinde artan ev fiyatları trendi hem de talep nedeniyle satışta olan/olmayan her evin değeri arttı. satışa çıkan evler değerinden daha fazla listelenmesine rağmen bidding wars yaşanıyor ve en yüksek teklifi veren evin sahibi oluyordu.

    2- covid dönemi ve sonrasında göç edenlerin bir kısmı da sf ve la'in zenginleri ve senior tech bro'ları oldu. onlar için san diego'daki konut fiyatları inanılmaz ucuzdu. zira geldikleri yerde $2m'a alamayacakları ev sd'de $1-1.5m idi. bunun farkına varan ev sahipleri ev fiyatlarını en tepeye çıkararak sd'de yaşayan orta sınıfın ev hayaline ket vurdu.

    3- buralar eskiden ('70-'80'ler) dutlukken en iyi evleri satın alanlar prop 13'in vergi avantajı nedeniyle asla taşınmadılar.
    bir kısmının geliri sd ortalamasının ($83k) altında olan bu insanlar şu an milyon dolarlık evlerde yaşıyor. içi bakımsız olan okyanus manzaralı/okyanusa yakın evlerin, o evlerin önündeki 20-30 yıllık eski arabaların nedeni de bu.

    4- stro yönetmeliği bugünlerde short term rental'a %1 sınırı getiriyor olsa da daha önce olmayan bu sınır ve eyalet dışı llc şirketlerin kiralamak amacı ile satın aldığı evler nedeniyle ev bulunamıyordu.

    başka bir açıdan bakıldığında san diego, la ve sf'den daha iyi yaşam kalitesi vaat etmesine rağmen ev fiyatları onlara göre daha düşük. yani aslında underpriced. fakat sd'deki maaşlar, la ve sf'e göre epey düşük. zaten sd'nin en büyük problemi de bu!
    ortalama gelir daha yüksek olsaydı ev fiyatları konusunda bu kadar çok şikayet edilmeyecekti zira sd pahalı olmayı hak eden bir şehir. bu denli talebin olması da bu hak edişinden zaten.

    daha çok tech şirketinin sd'ye taşınması/açılması ile, biotech sektörünün daha başarılı olması ile ev fiyatları daha da artacak ama ne yazık ki gelir aynı oranda artmayacak.

  • 5 yıl önce bizzat mehmet şimşek'e söylemiştim. daha şimdi mi akılları başlarına geldi. hehe.
    https://twitter.com/…slek/status/104788887444008960

    11 yıldır casino sektöründeyim. 2005'te kıbrıs'ta başladım. kurpiyerliğe girince önüm açıldı, hayatım değişti. hatta bir dönem istanbul'da büyük illegal kumarhanelerde işletmecilik bile yaptım. şu an 11 casinosu olan bir grubun satış pazarlama müdürlerinden biriyim. istanbul'da yaşamayı sevdiğim için istanbul'da holding ofisindeyim uzun zamandır, haftasonları ve yogun dönemlerde gidiyorum kıbrıs'a casinolara, o da eğer çok müşterim varsa...

    diyeceğim şu ki bu sektördeki dünya çok farklı. türkiye'den her haftasonu kıbrıs'a, bulgaristan'a, gürcistan'a, karadağ'a, belarus'a, las vegas'a giden binlerce kişi var. bunların en az oynayanı 5.000 usd kumar oynamakta (yoksa kumarhane misafir olarak kabul etmez) bir gecede yüzbinlerce dolar verenler de var tabi. sadece benim kendi portföyümün son 1 yıldaki net kaybı 2 milyon doların üstünde. bu şekilde ülkeden bir yılda çıkan milyarlarca dolar haricinde; türklerden daha büyük miktarlarda kumar oynayan arapların, iranlıların ve yeni zengin ırak kürtlerinin kıbrıs'a daha fazlasını kazandırdığını söyleyebilirim.

    1998'de türkiye'de kumarhaneler kapatıldığında 50.000 kişi işsiz kalmıştı. şu an türkiye'de casinolar açıldığında sağlayacağı istihdam ve döviz girişinin ülkeyi ne derece ihya edeceğini tahmin bile edemezsiniz.

    ekşi sözlükte pek çok arkadaşa yardımcı da olmuştum bizim sektörümüze girmeleri için. ülkemizde güzelim üniversite mezunları 2bin lira maaşa iş bulamazken casinolarda en kötü garson 3bin lira maaş alıyor. ortada böyle bir fırsat varken değerlendirilmeli.

    ayrıca buraya gelip de ''kumar süründürür'' diyen çok bilmişlere şunu söylemek isterim. sizin o bildiğiniz süründüren kumar şu an türkiye'de her köşede dar gelirlilerin 300-500 lirayla oynayacağı tombala , zar , çanak varvar gibi pis kumarlar var. bunları oynayanlar kazanma ihtimali olan paraya ihtiyacı olan dar gelirliler. buralarda insanlar borçlandırılıyor. zorla tahsilat yapılıyor.

    casino kumarı belli sistemleri olan, dar gelirlilerin istenmediği, kimsenin borçlandırılmadığı, kimseye zorla tahsilat yapılmadığı yerler. ve buralara gelen kişiler buradan para kazanıp kendini rahatlatma derdinde değil. bunlar zaten kaybedeceğini bile bile eğlenmeye geliyor. kendisini etkilemeyecek miktarda parayla oynuyor. adam milyon dolarları var. ticari zekasıyla senin gibi binlerce işçi çalıştırıyor. bu adam senden benden daha iyi akıl eder kumarda batmamayı merak etme. 11 yılda hiç görmedim kıbrısta kumar yüzünden batan.
    batan 3-5 salak olursa da batsın amk, bu sektörle öbür yandan 200-300bin kişi ekmek yiyecek.

    debe editi: debe editinin de, yapanın da , teklif edenin de... bıktırdınız ya...