hesabın var mı? giriş yap

  • düşündükçe insanı sinir eder.

    26 yaşındayım. 7 yıldır aralıksız çalışıyorum. kazandığım parayı harcayacak zamanım yok. kazandığım tek şey 4a dökümünde yer alan gün sayısı. buna kazanmak denirse. peki kaybettiğim zaman ? bunu nasıl telafi edeceğim. 60 yaşında beli bükülmüş bir emekli olarak ; işte şimdi çalışmamın karşılığını alacağım. gelsin dünya turları, yatlar,katlar mı diyeceğim, yoksa gelinim çalışırken evde torun mu bakacağım bilemiyorum altan ben bu hayatı kimin için yaşıyorum bilemiyorum.

    (bkz: yaşama amacını sorgulatan detaylar)

    edit: bu entry ile ilgili çok mesaj geliyor. çalışmaya devam.

  • iyi de bu zaten böyleydi.
    migros üreticiden aldı bir dönem. sebze meyve fiyatları daha makul oldu.
    e baktılar piyasa karışıyor. aracı para kazanamıyor.
    malum bu işin de bir mafyası var.
    hoop engel koyuldu.. hale çevirdiler olayı. fiyatlar arttı..
    mafya kim? kendileri..
    hiçbir şey masum değil.

  • bir elinde sopası, bir elinde "darbeye özgürlük" dövizi ve karnındaki bebeği bomba şeklinde resmedebilmiş bu yüzden aslında "skandal" kelimesinden çok daha fazlasını hak eden, ve fakat, gg nedeniyle hakkındaki hissiyatımı oto sansürle tabi tuttuğum, karikatür demeye bin şahit gerektiren, paçavra. mürekkep yerine salya ile çizilmiş olmalı.

    http://i1012.hizliresim.com/2010/12/9/1453.jpg

  • gurbetçi bir vatandaşın muhtemelen gözyaşları icinde yazdigi hasret cümlesi.

    https://scontent-otp1-1.xx.fbcdn.net/…0&oe=59500d59

    bu hasretlik bitmeli kardesim. sat oradaki evini, arabanı. gel büyük turkiye'ye.

    orada yillarca cok aci cekmissindir, büyük turkiye'nin sefasını biraz da sen sür.

    elin gavuruna meraklı değilsin ya?

    gel yerleş vatanına, bitsin bu hasret.

    yiyor mu öhm pardon var misin?

  • onlarca sma hastası bebeğin ulaşmaya çalıştığı, dünyanın en pahalı tedavisinde kullanılan ilaç.

    malesef türkiye’deki sma hastası bebeklerin tek şanssızlığı bu hastalığa yakalanmış olmak değil, her geçen gün parası devalüasyon karşısında eriyen bir ülkede dünyaya gelmiş olmak.
    kanada’da 1 nisan 2020’de doğan lucy için 2.4 milyon$’lık yardım sadece 3 ayda toplanmış, hatta bebek -3 gün önce- 8 ağustos’ta gen terapisini almış bile. ailesi kampanya açıklamasında “2.4 milyon usd yani 3 milyon kanada dolarına ihtiyacımız var” demiş. aynı meblağın bizdeki karşılığı ise 17 milyon tl. kanadalı aile, ayda 1 milyondan bu parayı 3 ayda toparlayabildi desek, aynı hesapla bizde 17 ay geçmesi gerek -ki tedaviden sonuç alınabilmesi için bebeğin 2 yaşını geçmeden gen terapisini alması şartı var. yani zamana karşı yarışmanın haricinde, bebeğin yenidoğan olması ve tüm finansal planın saat gibi işlemesi gerekiyor.
    bildiğim kadarıyla bu zamana kadar başarıya ulaşan tek kampanya nil güleç‘inki oldu. bence aynı yöntemle yardım toplamaya çalışan aileler nil bebeğin kampasının a’dan z’ye nasıl yürütüldüğüne odaklanmalı ve birebir aynı adımları uygulamalılar.

    benim yazarken bile içim daraldı gece gece, evladını yaşatmak için mücadale tüm ailelere allah güç kuvvet versin.

  • "anamıza bacımıza mı sövüyor allahın fransızı" diyenler için dev kültür hizmeti, buyrun:

    ritz'den bir süit verseniz, istemem!

    chanel'den mücevher, istemem!
    limuzin verseniz, ne yapayım limuzini?
    eleman verseniz, ne yapayım?
    neufchatel'de malikane, bana göre değil!
    eyfel kulesi'ni sunsanız, ne yapayım yahu?

    aşk istiyorum, neşe, eğlence, espri anlayışı istiyorum, paranla mutlu edemezsin beni, o zaman hep beraber: özgürlüğümü keşfetmeye, klişeleri unutmaya, hoşgeldin gerçekliğime!!

    iyi davranmandan yoruldum, bana fazla geliyor!
    ellerimle yemek yerim, ve evet ben böyleyim!
    sert konuşurum ve dürüstüm, kusura bakma!
    ikiyüzlülükle işim olmaz, kaçar giderim!
    boş laflardan bıktım!
    seni suçlamıyorum ve ben böyleyiiiiim!!

    aşk istiyorum, neşe, eğlence, espri anlayışı istiyorum, paranla mutlu edemezsin beni, o zaman hep beraber: özgürlüğümü keşfetmeye, klişeleri unutmaya, hoşgeldin gerçekliğime!!

    -mot a mot çevirmedim, gelip de kalbimi kırmayın- (burası şarkı sözü değil, çevirenin notu)

  • duygu sömrüsü sevmeyen yazarlardır. fragmanına bile dayanamadım. duygu sömrüsünden ibaret bir film olduğu çok belli. tek amaç ağlatmak. bunun üzerine kurulu bir filme benziyor. hayatta izlemem.

    edit: ne çok mesaj geldi. arkadaş yönetmen bu kadar savunmamıştır. filmin nasıl bir film olduğunu anlatmaya çalışanları anlarım da sırf filmi sevmedim diye küfredenleri anlamıyorum. sanki filmi beğenenlere küfretmişim gibi davranmışlar. arkadaş bir filmin fragmanının bende uyandırdığı izlenimi yazdım. tümüyle kişisel bir tercih. sen beğenebilirsin. içtenlikle saygı duyarım. siz de beğenmeyenlere saygı duyun.

  • daha dun basima gelen bir olayi anlatayim efenim.

    antalya havaalanina giriyoruz. guvenlik kontrolu vs. esim onde ben arkada kemer, saat vs cikartiyoruz. laptop falan. kutuya koyarken esimle arama birisi daldi elinde kutu ile. ne oluyor demeye kalmadan tahmin ettigim gibi siraya girmekten aciz bir turbanli. dedim hanimefendi hayirdir. dedi ben seni beklemek zorunda miyim? dedim ki evet. beklemek zorundasin zira burasi sıra.

    karima abuk sabuk seyler soylemeye basladi. guvenlikten rica ettim. neyse mudehale ettiler. megerse kari iki arkdaymis. arkamdaki kadinin da onune geçmiş.
    neyse gectik guvenlikten, arkadan sesi geliyor hala. aynen soyle dedi: biz cicili bicili olmadigimiz icin boyle davraniyorsunuz. hem arkamdaki kadina bagiriyor hem de guvenlige. sonra bize geldi ayni igrenc cumleyi kurdu.

    kadin sunu anlayamiyor: basit bir siraya girecek kadar akli melekeleri gelismedigi icin mudehale edildigini anlamiyor. turbani yuzunden engellendigini zannediyor. cicili bicili insanlar onu turbanli diye sevmiyor. kafaya bak.

    bu zihniyet nasil duzelir bilmem.

  • hala neden organize edilmedigini anlayamadigim, yillardir kanayan yaramiza bir nebze olsun dur diyecek yarisma.

    "x evet'le ugurluyoruz" formatinda olacak; 1 evet alan bir ust tura gececek.(durum cok vahim beyler)

    juri uyeleri icin aklimda olan isimler; sergen yalcin, ibrahim uzulmez ve hakan balta. zaten sergen her yarismaciya "bunda ozel bir yetenek yok yani annatabiliyo muyum? bunlar cok basit seyler" diyecegi icin deliden ya da balta'dan alinacak bir evet tur getirecek.

    programda her juri uyesinin paralelinde sirasiyla; top sektirme, ters ayakla orta acamama ve ters kanattan gelen topu tac cizgisinde bekleyip seken topun taca cikmasina engel olamama kategorileri olacak.

    yapimcilara sesleniyorum. acun'un aklina gelmez zira yabanci ulkelerde bu format yok. biri el atsin su ise. memleket meselesi.

  • dpt tarafından hazırlanan birinci beş yıllık kalkınma planı’na bağlı olarak 14 nisan 1964 tarihinde cumhurbaşkanı cemal gürsel, başbakan ismet inönü ve çalışma bakanı bülent ecevit ile beraber 21 bakanın imzası ile yayınlanan ve türkiye'de otomotiv endüstrisine "ilk hareketini veren" kararname.

    daha önce ithalat yoluyla temin edilen ve dış ticaret açığına neden olan tüketim malları bu plana göre yurt içinde üretilecekti. buradaki amaç ülkeden döviz çıkışını azaltmaktır. bu sanayileşme modeli 1930’larda olduğu gibi temel tüketim maddesi üç beyazların (pamuk, un ve şeker’in) değil bu kez yeni beyazların (beyaz eşya, radyo gibi elektronik eşyalar ve otomobil) yurt içinde üretimini hedefliyordu.

    bu kararname ile ithal dengine göre en az %15 döviz tasarrufu sağlayan ürünlerin imalatının destekleneceği açıklanıyor, ithaline izin verilmeyen ve yerli olarak üretilmesi gereken parçalar tek tek sayılıyor, gelecekte de ithaline izin verilmeyecek parçaların ağırlığının artırılacağı ve bunların da gelecekte yine kararnameler ile açıklanacağı belirtiliyordu. örnek olarak, bir otobüsün imalatı için en az %40 döviz tasarrufu sağlaması isteniyor; sadece motor, şasi ve boyasız karoserin ithalatına izin veriliyor, buna karşın kalan tüm parçaların tek tek sayılarak, lastikler, ön ve arka makaslar, tamponlar, balatalar, stepne, pencere fitilleri, döşemeler, paspaslar, pedal lastikleri, akü, kriko… ithalatına izin verilmeyeceği ve yerli olarak üretilmesi gerektiği açıklanıyordu.

    bu montaj sanayii talimatı kararnamesi ile traktör, kamyon ve otobüs üretiminin yanında buzdolabı, elektrik süpürgesi, asansör, radyo, pikap, traş makinesi, daktilo ve telefon santrali üretimi de kurallara bağlanmıştır.

    daha fazlası için (bkz: #64739237)