hesabın var mı? giriş yap

  • insan yaşamına uygun olmayan ancak cesur kaşif ve bilim adamlarının veri elde etmeyi başardığı yerlerdir. listelenen yerlerde normal termometreler ile ölçüm yapma imkanı yoktur. cildiniz korunmasız olarak maruz kalırsa dakikalar içerisinde donacak ve nefes verirken çıkan damlacıklar saniyesinde kristalleşecektir.

    pek çok iklim araştırması, jeoloji, astronomi ve biyotıp çalışması bu zorlu koşullarda başarıya ulaşmıştır.

    1) dome fuji, antarktika (-93.2°c)

    görsel
    ağustos 2010'da landsat 8 uydusu aracılığı ile -93.2°c ölçümü yapılmış ve dünyanın en soğuk yeri listesinde zirveye oturmuştur. bölgede sıcaklık nadiren -30°c üzerine çıksa da insanlar burada çalışma yollarını bulmuştur.

    1995 yılında dome fuji istasyonu kurulmuş ve 720.000 yıllık paleoiklim tarihini inceleme imkanı sınmıştur.

    2) vostok araştırma istasyonu, antarktika (-89.2°c)

    görsel
    temmuz 1983'de kaydedilen -89.2°c'lık sıcaklık 2010 yılında dome fuji ölçümüne kadar dünyanın en soğuk yeri olarak anılmasını sağlamıştır.

    burası dünyanın en soğuk ikinci yeri olmasının yanı sıra dünyanın en güneşli yeri olarak da bilinir. aralık ayında 22 saat boyunca güneş almaktadır. yıllık ortalama olarak en düşük sıcaklıkların ölçümlendiği hava istasyonudur.

    araştırma istasyonu 1957 yılında sovyetler birliği tarafından kurulmuş, buzun altında gizlenen devasa bir göl olan vostok gölü'nü keşfetmişlerdir. burada dünyanın kalanı ile bağlantısı olmadan var olan mikrop ve çok hücreli organizma ekosistemi keşfetmişlerdir.

    not: istasyon hakkında microsoftun cortanasi nickli suser'ın paylaştığı* bir bilgi:

    "buranın geçmişte tuhaf bir hikayesi var. bu istasyonda satranç oynamak yasaklanmış. çünkü 1959 yılında istasyondaki 2 bilim adamı satranç oynamışlar. kaybeden ise baltayla rakibini öldürmüş. kaynak"

    3) amundsen-scott güney kutbu istasyonu, antarktika (-82.8°c)
    (amundsen scott south pole station)

    görsel
    haziran 1982 yılında ölçülen -82.8°c'lık sıcaklık ile dünyanın en soğuk üçüncü yeri olarak tescillenmiştir. araştırma istasyonunda ortalama 150 bilim insanı görev almaktadır. istasyonda senede sadece 1 gün doğumu ve sadece 1 gün batımı gerçekleşmektedir.

    1956 yılında abd tarafında kurulan istasyonda nötrino araştırmalarından, biyomedikal çalışmalara ve güney kutbu teleskobu ile kozmik mikrodalga arkaplan ışıması çalışmalarına kadar yapılmaktadır.

    4) dome argus, antarktika platosu (-82.5°c)

    görsel
    bölgede 2005 yılında yapılan -82.5°c'lik ölçüm ile dünyadaki en soğuk 4. yer olarak tescillense de bilim insanları daha soğuk yerler bulmak için yaptıkları kızılötesi tarama ile buranın -90°c/-98°c derece sıcaklıkların ölçülebileceği kanısına varmıştır. henüz birinciliği tescilleyecek ölçümler yapılmasa da dünyanın en soğuk yeri olacağına inanılmaktadır.

    bölgenin optik astronomik gözlem için en uygun yerlerden biri olduğuna inanılmaktadır. (kaynak)

    5) denali, alaska (-73.8°c)

    görsel
    kuzey amerika'daki en yüksek dağ zirvesi ve dağcılık cennetidir. zirveye yakın bir yerde inşa edilen hava istasyonu 2003 yılında -73.8°c'lık ölçüm yaparak amerika birleşik devletleri'nde yapılmış en düşük hava sıcaklığını kaydetmiştir.

    dağ önceleri mckinley dağı olarak bilinse de abd hükümeti bölgede yaşayan yerel halkın kullandığı ismi resmi olarak kabul etmiştir.

    6) verhoyansk, rusya (-69.8°c)

    kuzey kutup dairesi'nde yer alan bu rus kasabasında yaklaşık 1.000 kişi yaşamaktadır. yaz ve kış ayları arasında kaydedilen en büyük sıcaklık farklarının bazıları buraya aittir. bölgede yazları 30°c'ın üzerinde sıcaklıklar görülmektedir.

    7) klinck araştırma merkezi (summit camp), grönland (-69.4°c)

    görsel
    devasa buz tabakası arasında oldukça zorlu koşullarla başa çıkılarak kurulan araştırma istasyonu, kuzey yarımküre'deki en aşırı koşulların bazılarını kaydetmiştir. istasyon, kuru ve soğuk karasal iklimin yoğun etkilerine maruz kalan buz tabakasının en yüksek noktasına yakın bir alana kurulmuştur.

    8) oymyakon, rusya (-67.8°c)

    görsel
    1000 kişiden az kişinin yaşadığı bölge, kalıcı olarak yerleşimin bulunduğu en soğuk yerlerden biri olarak anılmaktadır. kışın tamamen donan bölgede okullar hava sıcaklığı -55°c'ın altına düşmediği sürece eğitime devam etmektedir.

    9) north ice araştırma merkezi, grönland (-66.1°c)

    görsel
    1952 yılında kurulmuştur. askeri uçaklarla malzeme ve erzak bırakılma imkanından önce sadece köpeklerin çektiği kızaklarla ulaşılabilen araştırma istasyonunda 1954 yılında yapılan sıcaklık ölçümü o zamanlar için kaydedilen en düşük sıcaklıktır.

    istasyonda jeoloji, sismoloji, fizyoloji ve buzul bilimini* çalışmaları yapılmaktadır.

    10) snag, yukon, kanada (-62.7°c)

    terkedilmiş bir köy olan snag'de 1940'larda -62.7°c'lık bir ölçüm yapılmış ve bu ölçüm köyü dünyanın en soğuk 10. yeri olarak tescillemiştir.

    11) silivri (silivri cezaevi), türkiye

    görsel

    burada herhangi bir zamanda, herhangi bir sıcaklık ölçümü yapılmamış olsa da sürekli olarak "silivri soğuktur şimdi" denerek anılmaktadır. herhangi bir araştırmanın, bilim dalının merkezi olmadığı halde arada sırada türk profesörlerinin uğramak zorunda kalması ile bilinir.

    kaynak: bbc science focus
    görseller: wikipedi

  • babane telefon açar, dersleri sorar;

    - eh fena değil babane, idare ediyoruz işte
    - geçtin mi hepsinden var mı kaldığın?
    - işte bir dersten kaldım, diğerleri fena değil ama.
    - hangi dersmiş o?
    - eee... elektromanyetizma...
    - nesini anlamadın ki de yapamadın, anlat neymiş yani o ders?
    - şimdi babane.. ee.. elektrik.. yüzeyler.. curl.. silindirik var.. şimdi, hesap..
    - bak işte bilmiyomuşsun ondan kalmışsın doğru düzgün bir anlatamadın bile
    - ...

  • rengi beyaz değildir. her toz gibi suda erir ama suya karıştırıp içildiğinde veya içirildiğinde bir işe yaramaz. kullanım şekilleri farklıdır burundan çekilebilir, sigaranın içinde içilebilir, alümiyum folyada yakılarak dumanı içine çekilebilir ve damardan enjekte edilebilir. ilk içimlerde aşırı mide bulantısı yapan madde sürekli kullanıldığında mide bulantısı keser. kullanıcıda gözle görülen etkileri aşırı terleme, algılama bozukluğu, sebebsiz cesaret, uyku hali ve aşırı durgunlutur. dünyada ilaç olarak satılan ilk uyuşturucu olmasının yanı sıra bağımlılık derecesi çok yüksek bir maddedir. eroin kullanıcılarında en büyük tahribat sinek ısırmasından oluşan bir yaranın bile çok geç iyileşmesidir. tedavisi kullanıcının kendi elindedir, maddenin bağımlısı her seferinde dozajı artırmak sureti ile kendisini ölüme sürükler. altın vuruş tabiri buradan gelmektedir. gerçekte altın vuruşu kullanıcı bilerek yapmaz madde altın vuruşa sürükler kullanıcı altın vuruş yaptığının farkında bile olmaz.

    eroin krizlerinde kullanıcıya sakinleştirici verilmelidir. krizler çok ağır ve sancılı olduğunda rivotril 2 adlı hap krizlerin önüne geçmektedir fakat bu seferde bu hapı bırakmanın yoluna başvurulmalıdır.

    dünyanın en agır uyuşturucusu olmasının yanı sıra bırakılması zor bir uyuşturucudur. bir yakınınız veya kendiniz kullanıyor iseniz bırakmakta istiyorsanız unutmayın ki tedavi amaçlı hastane başvurularında herhangi bir yasal işlem uygulanmamakla beraber nerden buldun kimden aldın gibi sorular sorulmamaktadır.

  • bu ysk ağrıda 15 defa sayılıp her seferinde aynı sonuçla karşılaşılmasından sonra yırtık çuval bahanesiyle seçimi iptal eden ysk.

    bu ysk ankara da mahkemeye başvurulmasına rağmen bekletmeden mazbatayı veren ysk

    bu ysk hatay da akp itiraz eder umuduyla bekleyerek hatay büyük şehir belediyesinin mazbatasını vermeyen ysk.

    bu ysk yandaşçılık ve yalakalıkta en başı çeken ysk

    bu ysk onursuzluğun, vicdansızlığın, karaktersizliğin en üst seviyeye ulaşmış kişiler tarafında yönetilen ysk.

    ülke genelinde binlerce insanın gözünün içine baka baka sandığa elini sokan ysk

    bu ysk bu sikim ysk işte.

    edit: bu da gg ise napalım, bunca haksızlığa, ötekileştirmeye, yok sayılmaya gözümüzü kapatıp her şey toz pembe çok mutluymuşuz gibi övgü dolu entry ler mi girelim. biz de mi yandaşçılık yapalım.

  • ön edit: kendi maaşından ne kesildiğini ve patronuna olan maliyetini görmek istersen lütfen seni bu linke alalım. brütten nete ya da netten brüte maaşına bakabilirsin. %5 indirim ve işveren maliyeti butonlarını değiştirebilirsin.

    bizim türk milletidir.

    bu durum devletin işçi maaşı üzerinden işçiyi resmen sömürmesidir.

    bir işçinin brüt maaşı üzerinden %22,5 işveren adına, %15 işçi adına kesinti yapılır ve devlete ödenir. bir örnek verelim.

    5.000 lira brüt maaşı olan işçiden 1,125 lira sgk primi işveren payı olarak hesaplanır. 750 tl de işçi payı olarak hesaplanır. ikisi toplanır, ay sonunda devlete ödenir. yani 5.000 brüt maaşı olan kişiden devletin sgk geliri 1.875 tl'dir. (ayrıca brüt 5000 diye yalan etiket var, devlet kendi payını da hesaplayıp alıyor, yani esasen 5.000 brüt bu örnekte 6.125 haline geliyor gizlice)

    bitmedi, işçiden kesilen sgk kesintisi olan 750 düşülmüş halinden bir de vergi hesaplanır. yani 4.250 tl üzerinden bir de vergi keserler. bu vergi başlangıçta %15 olmak üzere yıl sonunda aldığın maaşa göre %40'lara varır. hadi diyelim hep %15 ödedin. 637,5 tl de vergi kesilir maaşından.

    yani devlete giden toplam 2.500 küsur para. senin eline geçen de 3500 dür. devlet neredeyse senin kadar para kazanır senin maaşından daha eline geçmeden.

    bununla biter mi? hayır tabi ki..

    o harcayacağın 3.500 lira sana kalan tutardan yaptığın her harcamadan %1, 8 ve 18 kdv alır. ötv alır, emlak vergisi alır, motorlu taşıt vergisi alır. yani dostum, 5000 lira maaşından aslında sana 1500-2000 lira kalırsa öp ve başına koy. yılbaşı geldiğinde sana yaptığı zam aslında kendine yaptığı zamdır. çünkü kendi vergi gelirlerinden asla ödün vermez bu devlet.

    bu arada bu maaş üzerinden alınan vergiler bildiğim kadarıyla devletin en büyük gelir kalemini oluşturuyor. bir asgari ücretli gibi düzenli vergi ödemeyen binlerce işletme, ortalama maaşlı biri kadar vergi ödemeyen binlerce fabrika var.

    aşağıda kadrolu müptezel nickli biri var. kafası tam basmamış. devlet senin maaşın üzerinden sgk yı hesaplar, yarısını senden, yarısını patronundan alır. bunun neyini anlamadın da 3500+2500=5000 yazıp 50 iq seviyenle dalga geçmeye çalışıyorsun. a benim kardeşim, işvereninden o parayı kesmeseydi işveren o parayı sana vermeyecek miydi? senin patrona maaliyetin bu örnekte 6.125 tl + damga vergisi olur. yani seninle ilgili patronundan 5000 çıkmıyor direkt. sgk işveren payı da patronun için bir maliyet.

    edit: agi ve damga vergisi ve teşvikleri unutmadım arkadaşlar. hatırlatmalar için sağolun ama tabloyu ana hatlarıyla ortaya koydum. detaylara inersek ücret hesaplama platformu gibi olacak burası. benim 12.000 lira maaşımdan bana 286 tl agi'yi geri verse ne olur vermese ne olur. problem o değil, problem maaşımızın sadece 1/4 ünü kendimize ayırabilmemiz. devlet resmen mafya gibi neredeyse hepsini elimizden alıyor.

    debe editi: (bkz: tecavuzculere normal vatandasin bakmasi)

  • 1.370.000.000 tl maliyeti varmış. yazı ile : bir milyar 370 milyon tele.
    hani avkti zamanında altı sıfır attık ya, onu atmasaydık; şu an 1.370.000.000.000.000 tl olacaktı. okuyabildiniz mi bu rakamı?

    aklım, dimağım durdu.

    hala bu adama tapınıyorsunuz ya, sizi eşşekler tepsin de def olup gidin üllkeden. biz kendi kendimize tekrar var oluruz amk.
    bu ne be!

  • yol üstündeki evlerde sönük aydınlık, biçimsiz çirkin binalar ve o binalarda yaşanan tutsak hayatlar, halkın çoğunun burnunda kemik ya da et probleminin olması, ilk dört koltuğa uykusuzların oturması.

  • şu debe'ye giren entryisi önce gg gerekçesiyle silindi. sonra bu entryi aynı başlığa tekrardan yazınca, çaylak yapıldı.

    sözlüğe akp'li, dinci kayyum mu atandı? yoksa gg'lik hiçbir şeyi olmayan entryi kim, ne diye siler?

  • bir arkadaşımla televizyonları kıyaslamak üzere gittiğimiz izmir optimum mağazasından çıkarken kadın güvenlik görevlisinin arkamızdan seslenerek beyler bakar mısınız demesi ve arkamıza döndüğümüzde oyun bitti buraya kadar diyerek etrafımızı saran 3 güvenlik görevlisi ve amirinin bizi 2 metre karelik bir yere sokarak çıkartın üstünüzdekileri arayacağız demeleriyle başlayan rezalet. polis çağırın siz bizim üstümüzü arayamazsınız diyerek polisleri beklemeye başladık. o sırada odaya 15 - 16 yaşlarında başka bir hırsızlık şüphelisini getirdiler. güvenliklerden biri bize kendi telefonundan çekilmiş 3 kişinin fotoğrafını göstererek bu sensin bu o bu da şu, siz sürekli gelip burdan hırsızlık yapıyorsunuz. çetesiniz. bu çocuğa gözcülük yapıyorsunuz gibi mesnetsiz paranoyak suçlamalarda bulunuyor. başka bir güvenlik üstümüze yürüyüp göreceksin sen falan diyor. bana sen diye hitap edemezsiniz dediğimde ise kimsin ki sen. sen kim oluyorsun vs gibi cevaplar. gelen iki sivil polise de paranoyak senaryosunu anlatan güvenlik görevlisi karakola gideceğimizden emin bir şekilde beklerken polisler kimliklerimizi sorgulayıp başka bir mağazadan aldığımız alışverişleri ve fişlerini karşılaştırdılar. çalıştığımız yerleri söyleyip personel kartını da gösterince her aklı başında kişinin yapacağı gibi olayla ilgimiz olmadığını anladılar. güvenliklerden şikayetçi olduğumu söylediğimde polisler önce beni ikna etmeye çalıştı. bu arkadaşlar asgari ücretle çalışıyormuş. çalınanlar da maaşlarından kesildiği için gerginmiş. o yüzden böyle davranmışlar. özür dilesinler geçermiş. şikayetimde ısrar etmem sonucunda da o zaman karakola gidin deyip başlarından savdılar. iki dakika içerisinde gururuma ve insanlık onuruma tecavüz edildi ve özür dileyerek herkesin bu rezaletten paçasını sıyırabileceği düşünüldü. müşteri hizmetlerini arayıp şikayetçi oldum. akşam mağaza müdürü aradı. defalarca özür diledi ve bunun telafisinin mümkün olmadığının farkında olduğunu, tekrar uygun bir zamanda mağazaya uğramamı ve bizi ağırlamak ve yüz yüze de özür dilemek istediklerini falan anlattı. buraya kadar güzel en azından müdürün sesindeki üzüntüyü ve söylediklerindeki samimiyeti fark etmek bile iyi gelmeliydi. gelmedi. psikolojim nasıl bozulduysa uyku tutmadı. sakinleyemedim. hayatında bir tane trafik cezası yemeyen, engelli otoparkına aracını koymayan, kırmızıda geçmeyen, arkadaşından kitap ödünç almayan, herkese büyük küçük siz diye hitap eden, metroda inenlere öncelik veren kısacası insanca yaşamaya çalışan ve takıntı derecesinde prensipleri olan ben hırsızlıkla suçlandım. sindiremiyorum.
    edit: yazım hatası