hesabın var mı? giriş yap

  • bu istekte bulunanlar için eski moderatör guru yıllar evvel bir söz söylemişti. tekrarlayalım:

    "neyi yazıp neyi yazmamanız gerektiğine, gerçekten bir başkasının karar vermesini istiyor musunuz?"

  • bu özür dile diyenlerde gram beyin yok. dizide "ne arıyorsun dağ başında?" diyen kişi sosyete ortamında büyümüş, bu ortamın dışına çıkmamış varlıklı bir kadın. bu senaristin veya oynayan oyuncunun kendi düşüncesi değil, bir karakterin repliği. aradaki farkı ayırt edebilmek pek zor olmamalı.

  • öncelikle god of war ve elden ring platinlemiş birisiyim, genel olarak oyunlarla aram iyidir yani.
    oyunu yaklaşık 30-35 saat oynadım.
    şunu net söyleyebilirim ki muazzam ötesi bir oyun. ben açık dünya tasarımı konusunda botw'ı en üste koyardım, elden ring geldiği zaman tahta birlikte oturmuşlardı. ama totk açık ara farkla bu açık dünya tahtına oturdu. inanılmaz bir keşif hissi, muazzam dolu ve katmanlı bir dünya var. ya 200 metre ilerdeki noktaya saatlerce gidemedim. her gitmeye çalıştığımda farklı bir şey görüp yolumu değiştirdim. dopdolu. mükemmele yakın bir dünya var. yer altı u ayrı güzel, yeryüzü ayrı güzel, gökyüzü ayrı güzel. hepsinin keşif hissi bambaşka, hepsi apayrı hissiyatlar veriyor. ufak bi mekanikler hakkında konuşayım ve yeni başlayacaklara minik tavsiyeler vereyim;
    -paraglide alana kadar sağa sola hiç gitmeyin, ana hikayeden devam edin.
    -haritadaki her bir nokta için kendinize spesifik bir işaret belirleyin, ve gördüğünüz yerde o işareti pinleyin (mesela ben shrinelara diamond, kulelere yıldız, önemli insanlara insan işareti koyuyorum) bunu oyunun başından itibaren yapın.
    - tavsiyem, kalpten önce başta 2-3 kez stamina geliştirmeniz, keşif için lazım oluyor.
    -shrinelar: bence bariz daha zor shrinelar. yeni mekanikleri iyice anlamanız gerekiyor.
    -düşmanlar: çok güçlüler. genelde tek vuruşta 4-5 can rahat alıyorlar. red-blue-black-silver diye gidiyor zorluk dereceleri. en uyduruk red bile 3 civarı vurabiliyor.
    -ultrahand: dünyadaki itemleri birbirine yapıştırma özelliği. zonai device katalogunuz gelişmeden çok fazla uğraşmayın bunla açık dünyada. ben tahta tekerlerle araba yapıp pervaneyle ilerleyecem diye çok uğraştım başlarda, zaman kaybı oluyor. direksiyon zonai aygıtı olmadan taşıt yapmak mantıklı değil.
    -fuse: silahlara item ekleme özelliği. oyunun başlarında bu çok uyduruk görünüyor, sadece bir silaha başka bir silah ekliyosun gibi görünüyor. ama oyunda ilerledikçe düşen canavar parçalarını efektif bir şekilde kullanarak acayip güçlü silahlar yapabiliyorsunuz. full atak, elemental atak vs çok çeşitlenebiliyor. ama fuse'un yıldızı asıl yay-ok kullanımında parlıyor. bir mantar ekleyerek smokebomb yapıyorsunuz, bi mantar ile düşmanları birbirine düşürüyorsunuz, bir göz ile hareketli uçan yaratıkları öldürüyorsunuz, fire fruit ile buzlu yaratıklara tek atıyorsunuz. bomba ekliyorsunuz, sniper gibi kullanmak için kanat takıyorsunuz vs vs yani inanılmaz bir çeşitlilik var. özellikle blue bokoblinden daha güçlü yaratıkları yenmek için fuse'u iyi kullanmak gerekiyor.
    -ascend: keşiflerde büyük kolaylık sağlıyor. yeraltına indiğinizde çıkmayı kolaylaştırıyor, a noktasından b noktasına gitmek için harcayacağınız eforu azaltıyor.
    -rewind: bir eşya için zamanı geriye alma özelliği. ben henüz haritaya düşen taşlar ve shrinelar dışında kullanmadım. bi ara bunun yaratıcı kullanımını deneyeceğim.

    oyun beklentilerimi aştı. ben botw'ın bir miktar iyisini bekliyordum, çok fazla geliştirmişler. sorusu olan arkadaşlar özelden ulaşabilir.

  • fal, burç yorumu, rüya tabiri vb. şeyleri fazla ciddiye alan insanlar da ister istemez bunu gerçekleştirirler.
    örneğin, kahve falında sevgilisiyle kavga edeceğini gören bir kadın, o faldan itibaren "acaba niye kavga edeceğiz?" diye düşünüp, sevgilisinin her hareketini inceleyip, bu inceleme yüzünden sevgilisinin her hareketi battığı için kavga çıkartabilir. işte bu kavga da, falda görülen * kavgadır ve belki de fal baktırıldığı için çıkmıştır.
    yada * rüyasında yeşil şapka taktığını gören biri, bunun "uzun zamandır görüşülmeyen bir dostla buluşulacağı" anlamına geldiğini okuyup, "aa eski dost demişken, x'i görmeyeli uzun zaman oldu" deyip buluşabilir vs.

    başka bir örnek de; sevgilisinin ailesiyle tanışacak kişi, heyecanlanınca sakarlaşacağını, yemek yerken/bir şeyler içerken döküp saçacağına inanırsa, sakarlık yapmamak için o kadar kasar o kadar kasar ki, sonunda eli ayağı dolaşıp sakarlık yapar.

    fakat daha optimist bir beklentiyle, self-fulfilling prophecy'nin pozitif sonuçlar doğurması da mümkündür. mesela sabah kalkıp "hissediyorum, bugün çok harika geçecek" diye düşünürseniz, o düşüncenin gazıyla mutlu, huzurlu bir gün geçirirsiniz. yada "inanıyorum, ilerde çok zengin birisi olacağım" deyip, sonra zengin olmanın yollarını arayıp, çabalayıp zengin olabilirsiniz. ha oturup elini kolunu bağlayıp "ben bir şey yapmasam da para bana gelir, zengin olurum" denirse o da aptallık olur tabi.

    bu konuyla ilgili bir örnek de harry potter and the order of the phoenix'te vardı:

    --- spoiler ---

    harry doğmadan önce yapılan bir kehanette, ebeveynleri voldemort'un elinden 3 kez kurtulmuş bir erkek çocuğunun temmuz ayında doğacağı ve bu çocuğun ilerde voldemort'u öldüreceği söylendiği için, harry de bu tanıma uyduğu için *, voldemort da, "hazır bebekken öldüreyim de kurtulayım" diyerek, harry'yi öldürmeye karar vermiş. ama harry'yi öldüremeyip, ebevenylerini öldürünce harry'nin içindeki intikam ateşini daha 1,5 yaşındayken yakmış oldu. yani belki voldemort potter'ları öldürmese, harry de onu öldürmeyecekti. yani kehanetin gerçekleşme süreci, voldemort'un kehaneti öğrenmesiyle başlamış oldu.
    gerçi bu konuda aklıma yatmayan bir nokta var; voldemort kehanete o kadar inanıyorsa, harry'yi öldürme girişiminin başarısız olacağını ve gün gelip harry'nin kendisini öldüreceğine de inanmış olmalıydı. neyse, konu bu değil.

    yıllar sonra gelen edit: altheda dedi ki; "voldemort kehaneti snape'ten öğrenmişti. snape ise kehanetin tamamını duyamadan dumbledore'un kardeşi aberforth tarafından yakalanmıştı. haliyle voldemort'un bildiği kehanet eksikti ve eksik olduğunu da bedenini kaybedene kadar anlamadı. zaten geri dönünce de ilk hedefi kehanetin aslına ulaşmak oldu."

    --- spoiler ---