ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
abilerin garip huyları
-
küçükken sorduğum her soruya saçma ve hayal gücünün sınırlarında cevaplar vermesi . aklımda kalan tek cevabı ise denizlerin neden tuzlu olduğunu sormuştum . abim ise mcdonalds'ın palyaçosunun tuzları taşıyan gemi ile battığını söylemişti. ardından o palyaçoya olan saygılarından kullanıldığını söylemişti.
yunanistan halkı türk vatandaşı olmak istiyor
-
ben de başdanışmanın troll avına düşüp cevap vereyim. bırak yunanları, sadece yunanistandaki türklerin önüne sandığı koy, yunan vatandaşlığından çıkıp türk vatandaşlığına geçeceksiniz de, bırak yüzde 50'yi yüzde 10 evet çıksın, oyumu akp'ye vericem. ulan adamların zaten türkiye'ye gelip vatandaşlığa geçme hakkı var kökenlerinden dolayı. onlar bile tenezzül etmiyor, ayda 500 euro işsizlik maaşı alan yannis, o koşulları bırakıp, ayda 800 lira asgari ücretle haftada 60 saat çalışan hamzayla aynı koşullarda yaşamayı seçecek. ba ba ba ba. fantaziye bak.
dolmuşta 2 kişilik ücret ödüyoruz kampanyası
-
“normal yolcu sayısının iki katını aldıkları zamanlarda, ödediğimiz ücretin yarısını iade ettiler mi ki iki kişilik ücret ödeyelim?” diyerek itiraz ettiğim önermedir.
ps: senin ruhun dolmuşçu.
düzeltme: anlatım bozukluğu giderildi.
5 ağustos 2020 güneş'e bir şeyler olması
-
adana’da sıkılan mermi yeni ulaşmış olmalı
edit: entry yürümüş, bugün birçok mesaj gelmiş. hepsine teşekkürler.
sözlükçülerin ben de oradaydım dediği olaylar
-
(bkz: 13 mart 1992 erzincan depremi)
(bkz: 17 ağustos 1999 gölcük depremi)
(bkz: 12 kasım 1999 düzce depremi)
(bkz: guslün farzları)
20 mart 2022 adana'da yapılan işkence
-
alparslan kuytul'u sevin ya da sevmeyin. konumuz o değil. konu: insanlık onurunun ayaklar altına alınması. işkence bir suçtur. hem de insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. ve bu suçta zamanaşımı yoktur.
senden sonra
-
ondan sonra
onbir geliyor da
senden sonra
senbir gelmiyor
bir sen gelmiyorsun
(bkz: siyah martı offline'ken gizlice şiir yazmak)
(bkz: siyah martı)
19 ekim 2014 mark zuckerberg'in ölümü
-
aynı kazaya maalesef ünlü rapçi shaggy de karışmış, durumu ağır diyorlar, inşallah kötü bişey olmaz.
edit: arkadaşlar maalesef shaggy ölmüş
bir ölü diriltme hakkı verseler diriltilecek kişi
-
mustafa kemal atatürk
adile naşit'i toprak kabul etmedi zırvası
-
o kadar çocuğun gülümsemesine sebep olan kadını kabul etmediyse, beni direkt yakın lan.. bi aralar cenk koray için de söylenmiş saçmalık.
ancak çok zengin insanların kurabileceği cümleler
bir uçakta yaşanabilecek en dumur olaylar
-
öhöm.. moskova'ya ilk uçuşum. pencere kenarına oturdum uçağın kalkmasını bekliyorum. bir yandan da uçağa binip yerleşmeye çalışanları izliyorum. içeriye tarifsiz birşey girdi. hani olur ya slow motion. zamanın durduğu an. arkada only you çalıyor falan. siyah, omuzlara dökülen saçlar, beyaz yüz, doğal vişne rengi dudaklar, yaş 23-24, tarifsiz bir güzellik... benim gözler faltaşı gibi açılmış, allahım yarabbim diye düşünürken, bu hatun kişi geldi, geldi, geldi... yanıma oturdu. şöyle bir ufak kafa sallamasıyla selamlaştık. hatun oturdu, eşyalarını yerleştirdi. bu sarkma asılma olaylarından nefret eden bir adam olduğum için, bir yandan elimdeki derginin sayfalarına bakmaya çalışıyorum hani ilgilenmiyormuşum gibi, ama içim içimi yiyor, piyangodan büyük ikramiye çıkmış gibi bir hissiyatım var. aradan birkaç dakika geçti, hop hatun birşey sordu, hem de türkçe. şaşırdım tabi, sordum nereden öğrendiniz diye, ben istanbul'da çalışıyorum dedi. laleli'deki deri mağazalarından birinde tezgahtarlık yapıyormuş. bir yandan düşünüyorum, yahu sen holywood'a git, paris'e git, ne işin var laleli'de... tam bu sırada birisi peydah oldu, rusça birşeyler anlatmaya çalışıyor, bu hatunla birşeyler konuştular, tartıştılar, meğer biz yanlış yere oturmuşuz. (o zamanlar kiril alfabesini tam bilmediğim için ufak bir karışıklık) neyse hatun dedi ki, bizim yerimiz karşı taraf oraya gidelim. giderken elimi tuttu. bak ne diyorum. elimi tuttu diyorum. oturduk, sonra sonu gelmez muhabbet başladı tabi. 2,5 saat uçuş. dedim ki tamam kmc. olay budur, şimdi siz moskova'da bir iki görüşürsünüz. bir kahve. ardından romantik bir akşam yemeği. akabinde bir süre sonra beraber yaşamaya başlarsınız. 1 yıl sonra güzel bir düğün. hemen ardından aşkınızın meyvesi güzel bir bebek. 5 yıl sonra bir tane daha. yaşlanırsınız foça'ya yerleşirsiniz. mavi gözlü torunlarınız olur. önce ben giderim, hatun kişi mezar başında ağlar. o da dayanamaz bir süre sonra gelir. cennette buluşuruz falan diye daldım gittim ben. (bkz: 25th hour final sahnesi)
moskova'ya geldik, ayrılırken telefonunu istedim verdi. tamam dedim, ararım, uygun olursak görüşürüz. herşey güzel, telefonu bir kağıda yazıp cüzdanıma koydum.
1 gün sonra cüzdanı çaldırdım.
---------------------------------------------
yıllar sonra gelen edit: bu macerayla ilgili, sağolsunlar, çok sayıda mesaj aldım. bir kısım arkadaşlar da sonra ne olduğuna dair sorular soruyorlar.
olaylar daha sonra şu şekilde cereyan etti: tahmin edileceği üzere, bu kızı bir daha hiçbir yerde göremedim. bu olay 2004 eylül ayında yaşanmıştı. aradan 9 yıl geçmiş.
ben kısa bir süre sonra evleniyorum. kız arkadaşım da aynen burada tarif ettiğim gibi biri; beyaz yüzlü ve vişne dudaklı. bu kadar yıl moskova'da hayatıma -ciddi ya da değil- giren, görsel olarak birbiriyle alakasız bu kadar insan arasından hayatımı birleştireceğim insanın aynı tarife uymasını iki şekilde açıklayabiliyorum. ya algıda seçicilik ya da kaderden kaçılmaz kardeş )
---------------------------------------------
edit 2: evlendim. eylül 2013'te baba oluyorum :)
---------------------------------------------
edit 3 (2015): oğlum 1,5 yaşında) ismini devrim koyduk. bir şekilde yukarıdaki hikayeye bağlayacak olursam, insanın aşık olduğu kişiye olan sevgisi güneş kadarsa, çocuğuna olan sevgisi evren kadarmış. ben bunu gördüm)
---------------------------------------------
edit 4 (2018): oğlum 5 yaşında. annesiyle pek bir iletişimimiz kalmadı. ayrı yaşıyoruz. ama hem anne hem baba tarafından sonsuz sevgi gören bir çocuk. umarım anne-babanın bu durumu psikolojisini ileride kötü etkilemez. zira kaç tane bilimsel makale okuduysam, ebeveynlerin ayrı olması ama çocuğa sorunların yansıtılmamasının, birlikte ama problemli ilişkiden daha sağlıklı olduğunu söylüyor. herşeyin hayırlısı.