hesabın var mı? giriş yap

  • önce derin bir nefes alıp türkçe'ye "sözdebilim" olarak çevirelim. idare edin.

    - sözdebilimi belirleyen özelliklerden biri, savunucularının bilim olarak pazarlamasıdır. yaratılışçılık bu konuda güzel bir örnek (yaratılış bilimi).

    - bilim-dışı bilgi üretme aktiviteleri sözdebilim olarak adlandırılamaz. sözdebilimin özelliklerinden biri bilim olma iddiası taşımasıdır, dolayısıyla bilimsel olma iddiası taşımayan aktivitelere/disiplinlere sözdebilim demek hatalı olur. aynı şey "kötü bilim" için de geçerli: bir araştırma programı temelsiz, desteksiz, vs. olabilir, ama bu onu sözdebilim yapmaya yetmez (bkz: frenoloji).

    - sözdebilim, güncel bilime aykırı savlar ortaya sürmesiyle kendini belli eder.

    - yanlışlanabilirlik ilkesi bilimle sözdebilimi ayırmak için yeterli değil. bu ilkeyle savları değerlendirdiğimizde kritik nokta savın doğru-yanlış olması değil, "yanlış-lanabilir" olmasıdır. dolayısıyla yanlışlanabilir her önerme testi geçer. sözdebilimsel savların çoğu da pratikte yanlışlanabilir savlardır. örneğin "merkür'ün etkisi sebebiyle yarın saat 13:02'den önce fıtık ameliyatına girecekler tahtalıköyü boylayacaktır" desem, bu yanlışalanabilir bir sav olur. sözdebilimsel olmayıp yanlışlanamayan hipotezlerin yanında, sözdebilimsel olup yanlışlanabilir hipotezler kolaylıkla bulunabilir. yanlışlanabilirlik ilkesi bilimle sözdebilimi ayırırken bize ancak bir yere kadar yardımcı olabiliyor.

    - genel bir aşağılama terimi olarak kullanmaktan kaçınmakta fayda var.

  • içinde bulunduğum nesil. hem de biz bu kitabı derste işlemiştik o ızdırap haftalarca sürmüştü. artık üzüntüden derbeder olup kendimi meyve suyuna vermiştim. hatta bir tenefüs cinnet geçirip "kaç para ulan bi kaşağı!" diye sıraları yumruklayıp dağıtmıştım. üzüntüden ben de kuşpalazı olacaktım nerdeyse. bunun üstüne bir de şeker kız candy izlerken anthony'nin attan düştüğü bölümü izleyince ruhsal yönden büyük hasar almıştım o zamanlar. psikoloğa gidip çocukluğuma insek bu ikisi kabak gibi görünür. ah ulan ah bi at tarağı için değer miydi :(

  • afrikada bir iğnesiyle kaplanı deviren arılar vardır. bunların kovanlarına hiçbir canlı yaklaşmaya cesaret edemez. ancak bal porsuğu balı sever...

    yıllar sonra bir edit: "afrika'da kaplan yoktur. kaplanın anavatanı asya'dır. " bunu ısrarla yazan tüm yazar arkadaşlarımın emeğine sağlık.

    yıllar sonra ikinci edit: john hartigan'dan ; bal porsuğu balı sevmez. aslında ayılar da balı sevmez. onların meselesi, kovanların içindeki larvalardır. bedava proteindir onlar için, uzun süre idare eder.

  • ilkokul 5.sınıf. matematik sınav kağıdının dibine yazmıştım: öğretmenim, ben o kadar parmak kaldırıyorum, bana hiç söz hakkı vermiyorsunuz. gereğinin yapılmasını arz ederim. (son cümleyi de babamın dilekçelerinden öğrenmiştim, biraz malmışım ya ben)

  • yemekte

    baba : verin bakayım şu köftenin yağına ekmek banayım..
    anne : yapma şunu, sağlıklı değil...
    kardeş : damar tıkanıklığı yapar baba yapma şunu yaw...
    huzursuz : ye baba ye afiyet olsun oh...

    şeklinde diyalogların olmasına sebep olabilecek durumdur.

    (kizinca insan bazen boyle sacma sapan seyler dusunebiliyor. esekligim baki kalsin diye silmiyorum.)

  • tenefüste değil, ders sırasında hocanın izniyle aşağı inip oruç açan nesil. oruç tutmayan birsürü yancı da faydalanırdı tabi bu hizmetten.

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • muhtemelen sizi yara bandı olarak kullanan kız.

    ben diyeyim de. sonra kafanı nereye vurursan vur.

    ama çok güzel laf a.q, bir daha söylense bir daha yerim.