ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
başbakanın kızını türkiye'de okutmayan sistem
-
cumhurbaşkanı'nın başörtülü olmayan oğlunu amerika'da okutan sistemle aynı sistemdir.
oyun oynamayıp oynayanın videosunu izleyen nesil
-
oyun oynaması gereken ekipmanların fahiş fiyatlara satılmasından dolayı hevesini izleyerek gidermek zorunda olan nesildir.
empatiden yoksun bireyleri rahatsız edebilirler.
e. imamoğlu'nun öğrencilere kadın pedi dağıtması
-
imamoğlu'nu sevmeyen biri olarak herhangi bir gariplik görmediğim olay.
kadınlar ayda bir adet görüyorlar ve bu pedleri kullanmaları gerekiyor arkadaşlar, bu saklanması ya da utanılması gereken bir sır değil.
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
tgrt ekranlarında menekşe plajı ve orda denize giren insanlarla röportaj yapılmaktadır.
sunucu - efendim burdan denize giriyorsunuz temiz mi buralar
kadın - yok yok değil pis gibi duruyo sular
sunucu - e teyzecim madem pis diyosun niye giriyosun o zaman suya
kadın - e yavrum biz bilinçsiziz ya o bakımdan giriyoruz suya.
sunucu - ?
filmlerdeki en iyi açılış sahneleri
-
beni en etkileyen fight club açılışıdır. açılışı zaten jeneriğidir. spoiler bile verir. çünkü jenerik edward norton'ın kafasının içinde başlamaktadır.
motor işi sakat abi
-
şu anki aklım olsa zencinin dalına biner, motora binmezdim. bir senedir sürünüyorum, iki ameliyat oldum, üçüncüsünü ağustosta olacağım. dizin altından kaval kemiğini ucu üç parça oldu kazada. buna da şükür, yürüyorum tekrar.
1 yıl boyunca kocasının cesediyle yatan kadın
-
yazık lan adama.
kadından kurtulmak için ölmüş ama yine de kurtulamamış.
balkon demirinin tadını bilmek
-
güzel kötü değil de, "normal" bir çocukluk yaşadığınızın göstergesidir.
belli bir yaştan sonra özleyip denemeyin yalnız, şimdiki balkon demirleri şimdiki çipetpetler gibi, lezzetli değil.
askeri bu kadar güçlendiren atatürk'tür
son 10 yılın en kötü galatasaray 11'i
doğu'da görev yapmak istemeyen öğretmen
-
hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:
"hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."
1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.
mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.
buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.
bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.
günde 4 paket sigara içmek
-
eskiden çok vardı bu tiplerden. çünkü her yerde sigara içilebiliyordu. adam memur, sabah akşam gişede çalışıyor mesela. biri bitiyor birini yakıyor oturduğu yerde. otobüse biniyor sigarasını yakıyor. eve geliyor sigara.
şimdi evin içinde bile sigara içmek garipsenen bir davranış oldu. baya yol gittik aslında bu konuda doğulu komşularımıza göre.