hesabın var mı? giriş yap

  • bu oranlar belirlenirken risk merkezleri yüzdesel kazanma oranını tespit edip kendi kazancını da katıp ona göre belirliyor. şöyle ki 1.10 oran veren bir takımın kazanma ihtimalinin yüzdesi yaklaşık % 85 civarı oluyor.

    şimdi biraz matematik biliyorsanız bu dört maçın da birden tutma olasılığını hesaplayabilirsiniz. kabaca yüzde 52.

    yani neredeyse garanti diye girdiğiniz bu bahiste bile yarı yarıya şansa ancak sahipsiniz. ama size vaadedilen kazanç yüzde 40 civarı bir miktara denk geliyor. bu tamamen aptalca bir risk.

    ki bu bütün koşulların eşit olduğu maçlar için geçerli. bu dört maçtan birinde verilecek bir kırmızı kart, erken penaltı, hakem hatası gibi faktörler katılmadan sadece kağıt üstündeki şanslar.

    neticede bu işleri para kazanma hırsıyla değil de keyif almak için yapan azınlığa pek lafım yok ama matematik bilgisi düşük insanlar o hırsla mutlaka ciddi para kaybedecektir.

  • okuması zevkli, akıcı ve akılda kalıcı bir rezalet. 7/10

    sürekli geçtiğim bir güzergah olduğu için unutmam da mümkün değil artık.

    yol üstü tesisleri zaten amaç olarak "tuttuğunu öp" prensibiyle çalışırlar, uğrayanların yüzde 90'ı bir daha uğramadığı için çirkeflikte ve geçirmede sınır tanımazlar.

    açık büfe de yapısı gereği sadece alana aittir, bir çatal da alsan doyasıya geçirme hakları var bu doğru. ama bunu kötüye kullanmadığın sürece dünyanın her yerinde açık büfeye ucundan salça olmaya göz yumulur. hatta çoğu yerde itibar adına istismar edilmesine ses çıkarılmaz. normal bir yerde tek kişi açık büfe alır diğeri menemen bir başkası tost bir diğeri de sucuklu yumurta ama karışık yerler ve sıkıntı olmaz. ama buradaki nüans masadaki herkesin çorbada tuzu olmasıdır ki örneğimizde de olay böyle.

    ben olsam ücreti ödemez, müdürü çağırırdım. müdür de olayı çözmezse,"madem ödüyorum ben de yerim" diyerek tüm açık büfeyi talan eder, 2-3 günlük yemeğimi o anda yer, hatta ekmek arası yolluk bile yapardım kendime. arkadaş aşırı kibarmış.

  • açmayın! cidden açmayın sinirleriniz hoplamasın.

    zira şöyle bi cümle duydum uğur ışılak için "yaşadığımız yüzyılın en önemli halk ozanlarından biridir."

    işin yalakalığını, yağcılığını, samimiyetsizliğini geçtim. bu ayıptır ayıp! kim lan bu adam halk ozanı oluyor?

    pir sultan'ın, aşık veysel'in, yunus emre'nin, nesimi'nin, mahsuni'nin ve daha nicesinin hakkına gasptır bu.

    sarayda soytarılık yaparak halk ozanı olunmuyor!

  • dostlar,

    öğretmen değilim,

    iletişim fakültesi mezunu olup tezli ve iyi bir dereceyle yüksek lisansımı yaptım. bir yerde işiyle alakasız insanların altından çalışmaktayım. bu ay 2410 lira maaş yattı. yol yok, yemek içerden. iki haftada bir cumartesi günleri çalışıyorum.

    tüm ekipmanımı kullanıyorum. dünyanın en cahil insanlarıyla çalışmaktayım.

    allah hepimize yardım etsin.

    maalesef ülkenin kaderi bu oldu.sadece öğretmen değil bu para herkese teklif ediliyor. allah hepimize şu cumanın saatinde yardım etsin. ne yapacağımı ben de bilmiyorum.

    bildiğim tek şey bir eş ve iki çocukla beraber ay sonu borç yapmak. iyi ki eşim var ve çalışıyor. allahıma şükür olsun. bu büyük avantaj...

    gerçekten çok utanıyorum. işe gelesim yok basıp gideceğim, işin kötü tarafı 2410 lira'dan da olacağım.

    büyük çıkmaz içerisindeyiz...

  • cübbeli’nin yakın zamanda imam hatipleri eleştirmesi jakuzi medyası tarafından tepkiyle karşılanmıştı. “çocuklarınızı imam hatip’e vermeyin” diyen cübbeli, yeni şafak başta olmak üzere yandaş gazeteler tarafından hedef alınmıştı. bunun yanı sıra akp taraftarlarının da ağır eleştirilerine uğrayan cübbeli isyan etti.

    --- spoiler ---

    ben dinin, imanın gereklerini söylüyorum, mahmut hoca’yı savunuyorum, saldırılara maruz kalıyorum. söylediğimin hangisi yalan, hangisi inanca aykırı? sorsan yüzde 99’u müslüman diyorlar, toplumun yüzde 17’si ateist olmuş, ne kadar deist var bilmiyoruz, ama hataları dile getirdiğim için beni hedef alıyorlar.

    bir zamanlar atatürk’ü savunduğum için de hedef olmuştum. ben atatürk dönemi diyaneti’ni istiyorum. onun döneminde diyanet, maturidi çizgisindeydi. ya şimdiki ilahiyatçılar? bir kısmı vehhabi, bir kısmı ehli sünnet dışı başka ekollerden. bunları söylemeyelim mi?

    inanın artık tarikatları, cemaatleri savunamaz oldum. liyakat yok, koltuklara oturmuşlar. dernek diye, vakıf diye holdingleşmişler. ben bedel ödedim, fetö de beni hedef aldı, hapse attı. ya bunlar? bugün beni hedef alan yeni şafakçılar o vakit fetö’nün izindeydi
    --- spoiler ---

    kaynak

  • bir yandan dna, kamera ve daha bir suru kanit olmasina ragmen tutuklanmayan hala sokakta dolasan tecavuzcu, tacizci ve katiller. diger yanda da tek bir bulgu bile olmadan, hic bir sorgulama yapilmadan direk hapise giren baba.
    ulkede gram ayar yok.

  • karikatür gibi bir adamdan bahsedeceğim şimdi size, babamdan. ahlak değerleri yerlerde, çok kolay yalan söyleyebilir ve para için yapmayacağı hiçbir şey yok. ben ortaokula gidene kadar çocuklara harçlık verildiğinden falan hiç haberim yoktu. kış günü herkes evde şapka ve montla oturuyor zannediyordum. normali böyleymiş gibi hani. gözünüzde yeteri kadar canlandıysa hikayeye geçiyorum.

    iş çıkışı nasıl olduysa babamın canı kola içmek istemiş. büyük bir markete girmiş. eskiden kola kapaklarından hediye çıkıyordu şimdi de öyle mi bilmiyorum. aklına şahane bir fikir gelmiş. kolaları tek tek açıp kapaklarına bakmak.

    1, 2, 3……8,15,20…. derken güvenlik farketmiş. kavga dövüş açtığı bütün kolaları aldırmışlar.

    o gün babam bir kamyonet dolusu kolayla eve geldi. odanın birine dizdi kolaları kimseye de vermedi. bir sene boyunca şerbet gibi kola içti. bu konu hakkında konuşulmasını da yasakladı. çünkü yaptığından değil, ava giderken avlandığı için utandı.

    edit: bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmeden yazmıştım. çok fazla mesaj alıyorum bunun için bir anı daha yazma ihtiyacı doğdu :))

    babam bir gün 200 gr kıyma alırken kasapta etin çok pahalı olduğu kanaatine varıyor. “ineği kendim alsam bütün mahalleye kasabın yarısına bile satsam kar ederim” diye düşünüyor. çiftçilik yapan bir akrabamızdan o zamanın fiyatıyla 12 liraya inek alıyor. aldığı yerde kestiriyor.

    geriye etleri satma kısmı kalıyor. hatırladığım kadarıyla ilkokul öğretmenim bile ucuz et almak için evimize gelmişti. annem günlerce konu komşuya et satmaya çalıştı. evin her tarafı torba torba et doluydu.

    12 liralık inek babamın hesapladığı gibi kar getirmedi. 11 lira gibi bir fiyata bütün etleri sattı inek aldığı akrabayla da hayatı boyunca konuşmadı.

    çünkü hesaplarına göre kar etmeliydi, kar edemediği için kazıklandığını düşündü.