hesabın var mı? giriş yap

  • efendim bu "damacana" dünya dillerini dolaşıp türkçe'ye gelene kadar evrile çevrile bihal olmuştur.

    ilk olarak, türkçe'ye fransızca'dan geçmemiştir. seslerin en çok benzeştiği dil olarak italyanca düşünülebilir. kelime türkçeye belki de denizcilerin kullandığı diğer terimlerle birlikte italyanca "damigiana"dan geçmiştir. (acaba?)

    gelelim sözcüğün italya macerasına: damigiana teriminin italyanca'ya fransızca "dame jeanne"dan geçtiği doğru olabilir. fakat jeanne hanımefendi, şarabı aşırı büyük şişelerde tüketmeyi seven irice bir güney fransız kadını değil, yine başka bir dilden fransızca'ya aktarılan bir sözcüğü kolay söyleme amacıyla ses benzeşmesi yöntemi ile üretilmiş hayali bir karakterdir. nitekim fransızca'daki jeanne, ingilizce konuşulan ülkelerde cinsiyet değiştirip boyunu kısaltmış ve "demijohn" haline gelmiştir. ingilizce ve fransızca, damacana'nın kökeninde aynı dilden etkilenmiştir.

    o dil de arapçadır. arapça "damacana" olarak kullanılan bu sözcük türkçe'ye doğrudan arapça'dan geçmiş olabilir. fakat damacana'nın anavatanı arabistan da değil, pers ülkesinde yer alan ve cam işleri ile ünlü olan (tahminen ilk damacananın yapıldığı) "damaghan" kentidir. kısacası etimolojik etkilenme bu kez batıdan doğuya değil, doğudan batıya doğru yönelmiştir. sözcüğün batıya gittikçe ses bozulmasına uğramış olması da bunu açıkça göstermektedir zaten.

  • genelkurmay açıklamasına göre bizim ordumuzdur.

    bkz: el siki görmeyen kendi sikini cezayir tüfeği sanarmış.

    not: kusura bakmayın, bu lafı kullanmanın zamanını kolladım yıllar yılı. artık zamânı gelmişti...

  • bi tanesini az evvel alakasız bir yerden kahvaltı alırken yaşadım;

    -pardon, bu sandviclerin küçüğü var mı?
    -hanfendi gözünüzde büyütmeyin, çayla iki lokmada gider o!

    ahaha =)

  • gereksiz bir paylaşım olduğu gerçeğini kabul etsem de oğlunun pipisindeki 1gr deri gittiği için davul zurnayla kutlama yapan bir toplum için bir sosyal medya paylaşımının çok da mesele olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.

    edit: olmuş.

  • kuzey kürdistan ve güney kürdistan arasındaki mesafe ortalama 80 metre ve 100 metre ötede de büyük kürdistan kurulmuş. bir dönüm araziyi bile bölmeyi başarmışlar, bravo.

  • kiz arkada$i tillie ziegler'i baltayla dograyarak öldürmek sucundan carptirildigi ölüm cezasi, 6 agustos 1890 tarihinde auburn hapishanesinde yerine getirilmi$tir..

    sabah 6.32'de hücresinden cikarilan ve hapishanenin bodrum katindaki infaz odasina getirilen william kemmler sandalyeye kendisi oturmu$, görevliler tarafindan sandalyenin elektrik ileten aksamlari, ellerine, bacaklarina ve kafasina baglanmi$tir.

    kaynaklara göre hapishane müdürü charles durston "good bye william" dedikten sonra edwin davis 2000 voltluk akimi verecek olan $alteri indirmi$; tekrar kaldirmak icin 17 saniye beklemi$tir..

    akim kesildikten sonra dr. spitzka ve dr. southwick tarafindan yapilan kontrolde william kemmler'in nefes aldigi farkedilmi$, akimin tekrar verilmesi gerektigi ortaya cikmi$tir.. fakat daha ilk denemesinde olan ve eksik taraflari bulunan sandalye, bu kadar kisa sürede ikinci akimi verecek $ekilde tasarlanmami$ durumdaymi$.. sandalyenin tekrar akim verecek duruma gelmesi beklenirken kemmler iyice canlanmi$, elini kolunu oynatir durumda, acilar icinde bagirmaktaymi$..

    elektrik aksami 2000 voltu verebilecek duruma geldiginde, $alter tekrar indirilmi$, bu sefer 90 saniye boyunca kesilmemi$tir.. infazin bitiminde kemmler'in vücudundan dumanlar ciktigi ve infaz odasinin yanik et koktugu gözlemcilerin hatiralarinda kendine önemli bi yer bulmu$..

    bu nedenlerle, aslinda william kemmler elektrikli sandalye test pilotudur ve sandalyede yakilarak cezasi infaz edilen ilk mahkumdur..

    (10 küsür sene önce bitirdigim devlet lisesi ingilizcesiyle cevirdigim olay hakkinda "balta degil lan o ingiliz anahtari, hapisanede degil lunaparkta olmu$ olay ibi$" diyen olursa saygi duyarim ama kin beslemeden de duramam haberiniz olsun)

  • bir tek ben mi çıldıracak, delirecek noktaya geliyorum? sorun bende mi acaba, her şey normal de bir tek ben mi böyleyim diye düşünmeye başladım artık. sorun bendeyse bir deyin ya. bir tek sen böylesin deyin de bileyim. galiba artık delirme noktasındayım. şöyle bir piyasaya bakayım diyorum elimdeki telefonu falan fırlatasım geliyor. arkadaş ben mi deliyim yoksa bu ülke insanı çok ciddi bir akıl tutulması mı yaşıyor? nasıl alıştırıldı insanlar buna? kendine ford focus alan bir tanıdıkla konuşuyorum, 292 bin tl'ye aldığını falan söylüyor. oldukça normal konuşuyor. ford focus lan ford focus ya. focus. bir tek bana mı anormal geliyor bu işler. keşke akıl sağlığımı kaybetmeden şu ülkeden kurtulabilsem.

    edit: çok sayıda mesaj geldi, yalnız değilsin biz de aynı durumdayız diye. cevap veremediğim arkadaşlardan buradan özür diliyorum. çok sayıda mesajda da insanlar peynir, ekmek alamıyor ne arabası tarzında. arkadaş sen bu durumu peynire, ekmeğe indirgersen eğer, araba almayı lüks görürsen, önemli olanın peynir olduğunu düşünürsen daha çook binerler bizim tepemize. şu kafadan çıkmamız gerekiyor. araba almak lüks falan değil, sadece birileri tarafından halkın büyük bir bölümüne lüks hale getiriliyor. hayata yeni atılan, işine yeni başlamış insanlar için araba almak, ev almak hayalden başka bir şey değil artık bu ülkede. ama buna sesini yükseltmez ve peynir de zamlandı dersen eğer, yarın bir gün biri peynir alamıyorum çıldıracağım diye başlık açar. hangisi daha vahim?