hesabın var mı? giriş yap

  • milletin yine 1-2 yerinden kendiyle özdeşleştirdiği kız. bende hiçbiri tutmadı aga iyi mi. amorti bile yok.
    başlı başına "kız" bile tutmuyor sen düşün.

    gelen mesajlar üzerine edit: nefes alıyorum evet, ayrıca kadın da değilim.
    olm seçim sandığına sokarsınız az sabredin amk.

  • --- `s06e09 'battle of the bastards' bölümü hakkında 15 bilgi` ---

    1-) jon snow'un tek başına saldırıya geçtiği sahnede ona kit harrington'a doğru koşan atlar aslında bilgisayar efekti değil, gerçek atlarmış. bu sahnenin çekimi için 40 at kullanılmış ve atlar son saniyeye kadar aktöre doğru koşmuş. harrington herkesin bu sahnenin bilgisayar efekti olduğunu düşünmelerine bozulduğunu söylemiş.

    2-) at eğitimcisi olan camilla, toplamda 80 atla bunun set çekimlerinde aldığı en büyük sorumluluk olduğunu söylemiş. camilla bu durumdan çok memnumuş, daha önceki sahnelerde at sahneleri genelde atı yürütmekten ya da hafifçe koşturmaktan oluşuyormuş.

    3-) jon snow tek çekimlerinde olan çarpışmalarda gerçek insanlar ve atlar kullanılmış. süvari sahnelerinde prodüksiyon yaklaşık bir düzine at kullanıp atları çarpmalarına yakın bir mesafeye kadar birbirlerinin üzerine sürdürmüşler. ancak geri kalan kısmı tamamlamak için efekte başvurmuşlar.

    4-) jon snow'un rickon'u kurtarmak için atıyla gittiği sahneyi çekmek için russian arm (uzaktan kumandayla kontrol edilen, hareket eden bir arabaya uzun bir donanımla bağlı olan kamera) kullanılmış. araba olarak da land rover tercih edilmiş.

    5-) tasarım ekibi ceset yığını sahnesinde kullanılan sahte insan ve hayvan cesetlerinin her birini uygun armalarla ve zırhlarla giydirmek durumunda kalmış. her birinin ait oldukları evin armasına göre giydirilmesine özen gösterilmiş ve bu da ekip için cesetleri çok gerçekçi hale getirmiş.

    6-) ceset yığını fikri orta çağ savaşlarından ve hatta a.b.d. iç savaşlarından esinlenilmiş.

    7-) battle of the bastards'ı en çok etkileyen savaş agincourt savaşı olmuş, taktikler ve yerleştirmeler bu savaştan esinlenilmiş.

    8-) ramsay bolton'ı oynayan iwan rheon her zaman jon snow'la bir sahnesi olmasını istediğini, çünkü aslında ilk başta bu rolün seçmelerine katıldığını söylemiş. (aktörümüz aynı zamanda viserys targaryen rolü için de başvurmuş.)

    9-) jon snow'un ramsay bolton'ı yumrukladığı sahneyi çekmeleri tam on saat sürmüş. direktör bu sahneyi mümkün olan her açıdan yakalamak istemiş.

    10-) sansa stark'ın intikamını aldığı son sahne onu canlandıran sophie turner'ın şimdiye kadarki favori sahnesiymiş.

    11-) sansa'nın ramsay'i tazılara yem edip zafer edasıyla yürüdüğü sahne 12-13 kez çekilmiş çünkü sansa'nın hafifçe sırıtışı birçok kişinin favori sansa sahnesi olmuş ve bunu olabildiğince en güzel şekilde yapmak istemişler.

    12-) benioff ve weiss (senaristler) iwan rheon'a karakterinin öleceği haberini vermeden önce ramsay'nin en sonunda demir tahta oturacağı şakasını yapmışlar. rheon da bunu duyar duymaz karakterinin öleceğini anlamış.

    13-) normalde kalkanlar orijinal senaryoda yer almıyormuş ama zamandan ve paradan tasarruf etmek adına sonradan eklenilmesine karar verilmiş. senaryo orijinalinde ramsay'nin adamları atlarıyla birlikte hilal taktiği yapacaklarmış. ama bununla birlikte arkada savaş alanından çok manzara gözükeceğini ve bunun da birçok ekstra ve sahne/kostüm süslemesi gerektireceğini fark etmişler. bu yüzden kalkanla birlikte manzara problemine çözüm bulmuşlar.

    14-) jon snow'un kendi adamları arasında neredeyse ezildiği sahne aslında senaryoda yokmuş. normalde savaş için çok daha farklı bir son düşünülmüş ama çekim yaptıkları arazi koşulları (uzun günler boyunca yağmur yağıp toprağın çamura dönüşmesi) onları böyle bir çekim yapmaya zorlamış. böylece daha küçük bir sahneyle düşündüklerinden tamamen farklı bir şey çekmişler.

    15-) total olarak bu bölümün çekimleri 25 gün sürmüş. 500 ekstra, 80 at, 65 dublör ve 4 farklı kamera ekibi kullanılmış.

    tüm bu bilgilerin anlatıldığı video.

    kaynak: buzzfeed

    --- `s06e09 'battle of the bastards' bölümü hakkında 15 bilgi` ---

  • bozuk bu test.

    benim için sonuç "obsessed with what other people think of you" çıktı. hiç öyle bir insan olmadığımı belirteyim. hemen test sonucu öyle çıktı diye beni öyle yargılamayın rica ediyorum. 10 tane resim yüzünden bana özgüvensiz yaftası yapıştırmayın lütfen. aslında hiç öyle takıntılarım yoktur. bunu bilin.

  • başlığına kaltakların doluştuğu türkiyenin en iyi spikeri. maç anlatışına hayran olduğum, sırf o anlattığı için daha keyifli maçlar izlediğim süper adam. seni sevmeyen adamın çükü düşsün, kadının amı kurusun. işte piremiyer lig buuaaaaa.

  • "-gelirken winston light alır mısınız?" notu üzerine almayı unutan kurye, yemekten sonra içersin deyip kendi sigarasından vermeyi teklif eder. yok önemli değil deyip geri çevrilir. 5 dakika sonra kapı çalar, yemekten sonra içilir der gene ve paketi uzatır. kıyamam be.

  • temel amacı papagei mıydı kokogei mıydı neydi bir papağanı bisküvilerle beslemektir. bu papağan sonraki ünitelerde almanca öğreniyor, almanca konuşuyordu. "bak papağan bile öğrendi, sen mi öğrenemeyeceksin be meine schön freundem?" mesajı veriliyordu sanırım sübliminal bir şekilde. in der schule, ja. (bkz: lern mit uns)

    bir de sınavlarda "doğru / yanlış alıştırması" anlamı olan, "richtig / falsch übung" bölümü vardı.
    biz 12 yaşındaki bebekler bunu "doğru / yanlış / bilmiyorum" olarak anlamış, bilmediğimiz soruları boş bırakmak yerine "übung :(" yazmıştık.

    o papağan bitirdi bizi, bitirdi!

  • toplama bilgisayarlar hala satıldığı için 10 yaşındaki çocuk ve 40 yaşındaki adam bu nesle dahildir. neyin efsanesi onu çözemedim ancak ben.

  • hayatta işimizi kolaylaştıran bazı temel noktalar vardır. zaman kaybetmemizi engellerler.

    mesela atalay demirci'yi komik bulan adamla mümkünse mizah konuşulmamalıdır.
    mesela yıldırım demirören'in başarılı bir spor yöneticisi olduğunu düşünen adamla ekonomi, yöneticilik, liderlik falan konuşulmamalıdır.
    serdar ortaç dinleyen adamdan film tavsiyesi bile alınmaz mesela, gönderdiği şarkıyı dinlemek şöyle dursun.

    ve steven gerrard'ın efsane olduğunu reddeden adamla bir kelime daha futbol konuşulmaz. ayıptır, zaman israfıdır. değmez.

    edit: iş bu entry steven gerrard başlığındaki en beğenilen entry olması sebebiyle ekşi sözlükteki varıp varabileceğim en üst kariyer noktası olmuştur. ilk defa böyle bir şey için mutlu olmamı sağlamıştır. sebebi için;

    (bkz: #25831756)