hesabın var mı? giriş yap

  • içerisindeki metaforlarla izlerken yürekleri dımbıl dımbıl etmiş film
    --- spoiler ---

    merdiven

    izlerken normalleşme seyri olarak tasavvur ettik. karakter tam normalleşiyor, düzeliyor dediğimiz yerlerde bu merdiveni tırmanıyordu. sondan bir önceki merdiven planında perspektif öyle güzel vurgulanmıştı ki merdivenin çıkmakta değil, inmekte olduğu izlenimine düştük. sizin "normalleşme" güzergahınız benim için bir çöküş, demekti bu. son merdiven sahnesinde de güle oynaya, peşinde polislerle indi esas abimiz. katettiği yolu bir çırpıda heba etmişti. ancak mutluydu ve olmak istediği şekildeydi. bu merdiven özetle bir hayat metaforuydu.

    ışık

    annesini öldürdükten sonra yüzüne pencereden vuran ışık. karakterin iyilikten arınması. ışık getirenleşme evresi(lucifer). akıl hastanesi koridoru sahnesinde ise ışık içinde boğulma. en yüksek mertebe. tasavvuftakinin tam tersi bir şekilde, şeytanla bir olma. erme.

    maske

    "v for vandetta"dan aşina olduğumuz bir gösterge. bir sembol etrafında liderleşme ve organize olma durumu. maskenin savaş boyası gibi kullanımı. korku için kalkan ve cesaret için tetikleyicilik. ayrıca (bkz: la casa de papel)

    polis arabasından çıkış

    spiderman göndermesi. isa'nın doğumu imgesi. -yukarıda da değinildiği gibi- doğumdaki gibi bebek çıkarma ritüeli. ama bu bebeğin annesi polis aracı. yani düzeni oluşturan kurumların en büyük kötülükleri doğurmaya gebe oluşu. anarşizm.

    öpüşme sahnesi
    --- spoiler ---

    edit, imladır

  • televizyonu parcalamaya giderken fakir olduğunu hatırlayıp yari yolda vazgeçen abi yarmistir.*

  • buca fatih sultan mehmet andadolu lisesi tarih öğretmeninin öğrencilerine cosmos belgeseli izletmesi üzerine başvurulan şikayettir.

    "tarih öğretmeni, cosmos adlı ateizm görüşünü dikteleyen varoluşu tamamı ile darwin'ci teori ile islam'a aykırı belgeseli bir çok dersinde öğrencilere izlettirmiştir. % 97'si müslüman olan bu ülkede bu davranışın gereğinin yapılmasını arz ederim..."

    sahi hala cosmos izlemeyen kaldı mı?
    bakınız; sorgulamak, araştırmak, keşfetmek, bilmek... karşımızdaki karanlık bunların hepsine karşı.
    biz ne yapacağız? sorgulayacağız, sorgulatacağız, araştıracağız, keşfedeceğiz, bileceğiz, öğreteceğiz.

    bilimi engelleyemezsiniz.

    haber

    bu arada hala izlemeyenler için cosmos
    izlemek isteyenler için carl sagan'dan eski ve efsane cosmos
    ayrıca sözlüğün güzel başlıklarından birisi, bkz: hayat evren ve fiziği anlamaya çalışmak

  • havaların soğuduğunu arif' in maça boğazlı kazakla çıkmaya başlamasından anlayabilirsiniz.
    ayrıca ben hakem olsam maça çıkarken direkt sarı kart gösteririm kartı da cebine koyarım o şekilde oynasın uğraştırmasın beni..

  • kendisi favorimdir.

    ne superman gibi kripton'dan gelip uçup kaçıp uçak taşıyor.

    ne spiderman gibi böcek ısırmış da ya ben duvarlara tırmanayım suçlu avlayayım diyor.

    ne captan amerika gibi ultralaştırılmış ve işi asker olan biri.

    ne flash gibi aşırı hızlı gitmekten fazlası olmayan biri

    ne de thor gibi bir tanrı.

    bu adam küçükken ailesi gözlerinin önünde öldürülen bir milyarder. ar-ge'de çok ileri gitmiş kendi döneminin teknolojisinin önünde bir şirketin sahibi. çok zengin. ama bu adam paranın tadını alıp bırakmıyor, eğlenceye düşerek acısını dindirmeye çalışmıyor. ailesinin ölümüne sebep olan suçla dolu sokakları temizlemeye çalışıyor.

    bir de ötekilere bakın. thor, spiderman, superman, flash kırmızı giyiyor. captan amerika mavi. arrow yeşil. * ama bu adam siyah giyiyor, çok temiz olmadığının da halkın önünde şov yapacak bir şovmen olmadığının da farkında. onun için geceleri, siyah giyerek yapıyor işini.

    bilmiyorum ama hikayesinden etkilendim ben onun, daha küçükken. ve saygım azalmadı hiç. gitgide arttı hatta.
    ister çocuk diyin bana ister başka bir şey.

    ama gerçekten bir kahraman varsa o da batman'dır benim için.

  • herhangi bir konu tartışılırken ortaya bir iddia atıldığında, iddianın doğruluğunu ve yahut yanlışlığını kanıtlama yükümlülüğünün kimde olduğu belirler. mülkün temeli olarak görülen adalet kavramında örneğin, iddia makamı iddia ettiği her ne ise onu kanıtlamak zorundadır. aksi halde iddia geçersizdir.

    felsefi anlamda ise anlamı şudur: herhangi bir kimse bir fikir üzerinde düşüncelerini bir iddia ile süslerse, iddiayı kanıtlama işi kendisinindir. bununla ilgili güzel bir örnek var:

    diyelim balkonda oturmuş sohbet eden iki arkadaş var. birden karşı apartmanın bir penceresinde, içi misket dolu bir kavanoz gözlerine ilişmiş olsun. içinde kaç tane misket olduğunu haliyle bilmiyorlar ama bir yandan merak da ediyorlar. tam sayısını bilmeseler de şu kesin: kavanozdaki toplam misket sayısı ya çift sayıdır, ya da tek sayıdır. şu noktada "kavanozdaki misket sayısı tek midir çift midir" sorusuna bu iki olasılıktan herhangi birini yanıt olarak vermeleri için geçerli hiç bir sebepleri yok. her iki olasılık da aynı derecede anlamsız. ne zaman bu ikisinden biri "bence tek sayı" der o zaman devreye onus probandi girer zira bu kişi pozisyon değişikliği önermiştir. toplam misket sayısının tek mi yoksa çift mi olduğunun bilinmediği pozisyondan tek sayı olduğu pozisyona geçilebilmesi için ispat yükümlülüğü şu durumda tek sayı iddiasını yapan kişidedir. eğer diğer kişi bu iddiayı inandırıcı bulmazsa, ispat yükümlülüğü kendisine geçmez. durup dururken "tek sayı" olmadığını neden ispat etmek zorunda kalsın. balkonda oturuyordu öylecene. ancak hırs yapar "tek değil çift" derse ispat yükümlülüğü doğar zira o da diğer pozisyonun doğru olduğunu iddia etmiştir.

    quantum felsefesinde de prensip aynı. ispatı getir pozisyonu değiştir.

  • arkadaş yazmayayım yazmayayım diyorum ama, adamı şirazeden çıkarıyorsunuz.

    ülkenin askeri şehit olunca, o ülkenin üniversitesinde bunu anacak herhangi bir etkinlik yapmak nasıl provokasyon oluyor ya?

    bir de mahallende dağıt demiş. mahalleyle okul ayrı ülkelerde mi geri zekalı arkadaşım? o zaman türk lafını yasaklayalım, nüfus cüzdanlarından ay yıldız'ı falan komple kaldıralım. neden? üç beş oro.pu evladı provoke oluyormuş.

    edit: bahse konu olan lavuk elbette ki entrysini silip kaçmış.

  • dikkatinizi çekmek istediğim hadise.

    bakın bu ülkede doktorlar dövülüyor, öğretmenler linç ediliyor, avukatlar ayrı tepki çekiyor, polislerden hiç bahsetmeyelim bile.

    ama bu diş hekimleri sinsi gibi hiçbir şeye karışmıyor. ne çıkar bir açıklama yaparlar, ne bir şeyi protesto ederler, ne devlet en basitinden eczacılarla olduğu gibi bunlarla uğraşır. muayene 50 lira, dolgu 100 lira, implant mı? ver 2000 lira... kendi hallerinde takılıp gidiyorlar. türkiye'de kimsenin buna hakkı yok. gerekeni yapalım.

    (bkz: diş hekimlerinin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması)
    (bkz: karakter sınırı)