hesabın var mı? giriş yap

  • bana her sabah farklı sürprizler yaşatan karardır.
    bu sabah saat 7.10'da, köpeğini dışarıya çıkaran bir teyzenin kafa feneri taktığını gördüm. madenci değildi kendisi.
    ay sinirim bozuldu, sabah sabah.

  • kezban olana hakikaten kezban derim de bence burada alenen taciz var. tacizin taciz olabilmesi icin illaki adamin "senin uzerine getirdigim karisik pizzadan dokup yalamak istiyorum" demesi gerekmiyor. sen is iliskisi icinde bulundugun bir insani, istemedigi halde, numarasini izinsizce kullanarak rahatsiz ediyorsun. bu rahatsizlik durumu tacizdir. olay bu. bak, kapida verir kiz numarasini sana, eyvallah derim. ama bu sekilde yanlis bir hareket. kezo falan diyip elemani savunmanin mantigi yok.

  • 1960larda nasa icin çalışan james lovelock tarafindan, lynn margulis'in de yardımıyla geliştirilen hipotez. lovelock 1979'da yazdıgı " gaia: a new look at life on earth" adlı kitapta, bu hipotezden ilk defa bahsederek, dünyanın aslında canlı bir organizma gibi olduğunu iddia etmiştir. dünyadaki yaşamın adı gaia'dır ve buna göre karalar gaia'nın kemikleri, okyanuslar, denizler ve ırmaklar onun dolaşım sistemi, atmosfer onun solunum sistemi, üzerinde yaşayan canlılar da onun sinir sistemidir. lovelock'a gelen eleştirilerin birinde, canlı olan her organizmanın üreyerek çoğaldığı, dünyadaki yaşam için ise böyle bir durumun olmadığı söylenir. lovelock buna; dünya dışında, örneğin marsta bir şekilde yaşam oluşturulduğunda, bakterilerin yaşaması sağlandığında, gaia çoğalmış olacaktır, diye cevap vermiştir. neticede, bu hipotezde lovelock'ın anlatmak istediği şey, dünyanın bir bölümüne gelecek zararın, aslında dünya üzerindeki tüm yaşamı etkileyeceğidir

  • şimdi türkçe'nin muhteşemliğine şahit olun. yazık ki, bu tür kelime türetme usulü unutulmuş:

    geriye doğru > kaçmak

    ileriye doğru > koçmak/koşmak (koç da aynı kökten)

    yukarıya doğru > kuçmak/uçmak (kuş da aynı kökten)

    yana doğru > keçmek/geçmek (geçit ve keçi de aynı kökten)

    aşağıya doğru > köçmek/göçmek (köçek ve göçük de aynı kökten)

    ****

    geriye doğru > çekmek

    ileriye doğru > çakmak, çokmak/çomak

    dışarıya doğru > çıkmak

    aşağıya doğru > çökmek (çökelek, çökelti)

    ***

    takmak

    tekmek/tekme

    tikmek/dikmek(diken)

    tokmak

    tökmek/dökmek

    tükmek/tükürmek

    ***

    geriye doğru > sakmak(saklamak)

    zemin üstünde sıçramalı > sekmek

    dışa doğru, içeriye > sokmak

    içten dışa > sökmek

  • (supermen tşörtü ile servis yapan genç kız garsona)

    - tişikkirlir sipirmin

    --- spoiler ---

    söylenebilseydi şahane olacaktı, söylenemedi bile, o kadar da gaz verdik arkadaşa
    --- spoiler ---

  • kariyeri oldukça dolu olan ve balyoz soruşturmaları döneminden beri türkiye hakkında bir şeyler söyleyen, yazıp çizen bu batılı uzmanı ve tespitlerini bir kalemde karalayanları anlamakta zorluk çekiyorum.

    ekonomik olarak gelişen ama demokrasi olarak yerlerde sürünen ülkeler yok mu dünyada. var işte, malezya. adam doğru benzetme yapıyor ama ekliyor. türkiye'nin özel durumu sebebiyle ekonomi de bu kadar iyi gitmeyebilir. o zaman tüneln çıkışı afganistan'a diyor.

    söylediklerinin en acı yanı, 1923 yılından sonra kurucu kadroların hedefe koyduğu batılılaşma, batı camiasında kalma, avrupa değerlerine sahip çıkma idealleri; cumhuriyet tarihinde ilk kez bu derece güçlü bir şekilde terk ediliyor.

    gerçekten hala bu adamın tespitlerinin bugün yaşadıklarımızın doğru karşılığı "olabileceğini" gören yok mu? ben mi paranoyak oldum?

    debe editi : (bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)

  • yaman çelişkiler yumağı insanlardır. kendilerini aciz gördüğü konulardaki sıkıntısından, kendisini üstün gördüğü konulardaki meydan okuyuşuyla kurtulmaya çalışan her daim huzursuz ruhlardır. kendisini tanıyan eksilerini artılarını keşfetmiş ve bunun sıradan yaşamın değişmez düsturu olarak kabul etmiş insan rahatlığından bihaberdir. sıradanlığı keşfetmek muhteşem varoluşun içinde muhteşemleşmekken; sıradan olmayı herkes gibi olmak bayağılığına eşitlemiştir. bunlara yapacak tek şey haddini bildirmektir, eğer tolore edilirse azarlar. kamu çalışanlarında sıkça görmekteyim bu eciş bücüş insan müsveddelerini. özellikle işe yeni başlamış kişilere ukalalık yaparlar. o kişi, işi öğrendiklerinde de o üstünlüğünü yitirirler. bu geçici saçmalıklarının farkına varamamalarına cidden çok şaşırıyorum. hep aynı sona ulaşan filmler gibi yoran, sıkan, koşarak uzaklaşma isteği uyandıran, hayattan bezdiren, yaşama sevincinin katilleri insanlardır işte kısaca.

  • geçen yine metrobüs bekliyorum hiç boş gelmiyor. neyse bir tane geldi tek kişilik bir boşluk vardı lego gibi girdim oraya. tetriste çubuğu bekler gibi beni bekliyormuş meğer. neyse gidiyoruz çok şükür binebildim falan diyorum.

    metrobüsle durak arasındaki sınırı benim, yanımdaki dayının, en uçtaki şişman abla ve diğer kapının yanındaki zayıf bir abinin ayakları çiziyor. akıncı beyi gibi en uçtayız. 300 spartalı gibi elimizde mızraklar adam girmesi imkansız. sonraki durakta kapılar açıldı. inen yok. duraktakiler kedinin ciğer bakışı gibi büyük bir beklentiyle bir bize bir ayaklarımıza bakıyor. girecek ufacık bir boşluk bir aralık arıyor.

    sonra kalabalığın içinden bıyıklı bir dayı geldi. şöyle bir baktı. 4'ümüz adama bakıyoruz. benim gözüm zayıf abide. içimde dayanın aslanlarım dayanın diyorum. sonra duraktaki bıyıklı dayı tahmin ettiğim gibi zayıf abinin oraya sıçradı. ama orada boşluk yok. girmesi imkansız. sıçradı geri düştü. sonra bir daha atladı. bu sefer tutundu. zayıf abi bildiğin jilet gibi kapıya yabıştı. o yabıştıkça biz zip gibi rarlanıyoruz. ama durmuyor bıyıklı dayı. adam sığ havuzda yüzmeye çalışır gibi körüğe kadar imkansız bir şekilde ilerledi. zayıf abi artık kapıyla bütünleştiği için büyük bir gedik oluştu kapıda. sonra umutla bekleyen insanlar walkind dead'deki zombiler gibi hurraa kapıya yüklendiler, açılan o delikten abartmıyorum bi 8 9 kişi girmiştir.

    bu sırada ben oluşan tsunamilerle kendimi nefes nefese tekerlek üstü koltukların orada buldum. gözlerim bizim ekibi aradı ama hepimiz metrobüsün farklı noktalarına savrulmuştuk artık. zayıf abi ise metrobüs şehidi olarak kutsal şehadet şerbetini içmişti. seni unutmayacağım zayıf abi.