ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cam kenarı bilet almayıp cam kenarına oturan insan
-
herkesin hayatinda en az bir kere karsilastigi insan tipidir. genelde 40 yas uzeri teyzeler ve amcalardan olusan bir kitledir ayni zamanda. ben de sirf koridorda oturmamak icin bir sonraki seferi bekleyenlerden birisi olarak oldukca nefret ederim bu tiplerden ve her seferinde hicbir kriteri umursamadan yaparim uyarimi, araya muavini sokarsaniz daha da cesaretlenir bunlar, yapmayin, direkt kendiniz dalin olaya ki etrafina yandas toplayamasin. bi teyzeye demistim, pencere kenari benim yerim gecebilir miyim, diye de, ugrastirma gizim beni otur orda iste, demisti ben de bakislarimla oraya gecmek istedigimi belli etmistim de 9 saatlik yol boyunca osurmustu. bazen cok da zorlamamak lazim sanki. ne cikacagi belli olmuyor.
8 yaşındaki kızının mayo giymesine kızmayan tip
-
8 yaşındaki mayolu kızdan tahrik olan kişiden daha tehlikeli olmayan tiptir.
edit: baslik basa kalmis, mevzu bahis konu baslığı sahibi akıllanıp, utanıp kaçmış sanabilirsiniz pek tabi bu ihtimal vy canis majoris etrafını bisikletle 1 günde dolaşmak ile eşdeğerdir.
avm'de yılbaşı ağacına tepki gösteren kadın
-
yılbaşı kutlamak suretiyle benim başörtülü bacımı mağdur etmişler.
do not disturb
-
az önce bitirdiğim metaforik film. spoiler içerir
internet fenomenlerinin peşinde koşan, uydurma şiirler, uydurma özlü sözler ile yeni bir kültür haline gelen sosyal medya düzenini eleştiren film. twitter'da konunun uzmanına “araştırmanı öneririm “ yazan kişi oldu edebiyat profesörüne ayzek, metin, çetin üçlemesi psikolojik durumunu yansıtan 3 isimli şizofreni kimlik.
ayrıca filmdeki bütün karakterlerin bir özelliğini aldı sanırım ayzek.
mesela
topallayan zuhal oldu bıçaklanarak
bıçaklandığı müptezel oldu eczane kapılarında ilaç dilenerek
intahara kalkışan bahtiyar oldu arabanın üstüne düşerek
hacer'i vuran davut'u vurarak davut oldu
bi ara eczacı hanım da olmuştur ben yakalayamadım
ama en sonunda kendi oldu.
sıcağı sıcağına çıkarımlarım bu kadar. devamı gelirse eklerim.
toxic positivity
-
türkçe karşılığı henüz yerleşmemiş
kabaca zarar verici olumluluk olarak çevrilebilen, şu zamanlarda toplumun kanına karışmış toksik bir davranış biçimi olmuştur.
psikoloji ve sosyoloji ile ilgilenenlerin mutlaka üzerinde duracakları bir konu haline geldiğini düşünüyorum.
"mutluluk halinin aşırı genellenmesi ile çıkarılan olumlu durumun; esas insan duygularını bastırması, devre dışı bırakması ve minimize etmesi. "
olarak açıklanmaya çalışılabilir.
sonuç olarak
-gerçek duyguların bastırılıp, maskelenmesi.
-hissedilen gerçek duygudan suçluluk duymak.
-duyguların ile gerçek bağ kurmak yerine, olumluluk ilüzyonu ile bundan kaçtığın için, duygunun kaynağı olan probleme de gerçekçi yaklaşmayıp; problemini çözmek için adım atamamak.
- başka insanları da bu olumluluk hissine sokmak için çabalamak. daha gerçekçi duygular ile kendini ifade edenleri güçsüzlük ve mutsuzlukla aşağılamak.
gibi sonuçları olabilir.
hayata dair iç burkan detaylar
-
ben bir anne olarak dün çok ağladım.
marketten aylık alışveriş yapıyoruz. biz aldıklarımızı paketlerken arkamıza bir kadın geldi kucağında bebeği ile, bir şeyler konuştu duyamadım da, o an odaklanamadım poşetlerle uğraştığım için. gitti.
çıkışta paketlerle servise bindik bekliyoruz. aynı kadını gördüm uzaktan kesiyorum, bebek maksimum 5-6 aylık. sürekli ağlıyor. kadın hoplatıyor, zıplatıyor kucağında sallayıp sakinleştirmeye çalışıyor. eşime "2 tane süt alalım da verelim" dedim. kadının bir talebi olmadığı için yanlış anlayabilir diye düşündük almadık.
hala servisi bekliyoruz, hala kadını kesiyorum. çocuk sürekli ağlıyor. kadın susturamadı. bu sefer yoldan geçenlere "abla bakar mısınız? para istemiyorum lütfen bakın" demeye başlayınca fırladım gittim yanına.
bebeğin biberonu cammış. elinden düşürmüş kırılmış sabah. akşam 8 den bahsediyorum bu arada. çocuk sabahtan beri aç. marketten biberon alıp geri bırakmış parası yetmediği için. öyle mahçup ki.
biberon 30 tl. 30. 1 paket sigara parası. lanet olsun 30 tl.
yanıma aldım gittik biberonu aldık, mama içiyor mu dedim, mama da alayım diye. alamıyoruz abla dedi. alışmasın dedi.
bebek. alışmasın. kalbimi acıtıyor.
mama alayım dedim, burada bulamam sıcak su dedi. süt veriyorum dedi.
2 kutu laktozsuz süt, bir tane de biberon aldım.
allah'ım o çocuk boncuk gibi. kapkara saçlar kapkara gözler. bir de güleç.
"ya senin karnın mı acıktı yavruuum" diyorum gülerek, o da kıkır kıkır gülüyor. dişi bile yok. dünyadan haberi yok. karnı aç ama gülüyor.
bir çorabı mavi, bir çorabı turuncu.
adı paşa.
cok cok emdi sütü, kurban olurum.
paşa, paşalar gibi ömrün olsun.
annesi ben giderken arkamdan "senin kızını da allah bağışlasın, yavrularımız açlık ne bilmesin, çok teşekkür ederim" dedi.
yavrularımız açlık ne bilmesin gerçekten de.
bir anneyi 30 liralık biberon, bir bebeğin zaruri ihtiyacı olan süt/mama için iki büklüm yollarda dilenmeyi reva gören insanlar da yerin dibine batsın.
paranız da batsın, pulunuz da, aç gözlülüğünüz de.
ben de anneyim. çok kanıma dokundu. gerçekten çok ağladım. servise bindim, eve gelene kadar ağladım. kızıma baktım. ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. paşa, çok şanslı ol dilerim ki. hiç aç kalmayacak kadar şanslı ol bebeğim.
ölümün en iyi tanımı
-
sessiz gemi
artık demir almak günü gelmişse zamandan
meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli,
günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
biçare gönüller! ne giden son gemidir bu!
hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
y.k.beyatlı
seyfi dursunoğlu
-
az önce erol evgin'e verdiği cevapla kopartmış isim:
e.e.- dediklerin yayınlanmıyor ki bip seyfi. (ritim tutarak) bip bip seyfi bip seyfi
s.d.- dişlerin gidince de s.k seyfi dersin.
ekşi sözlük mani kapışması
-
mani kapışması var diyorlar.
herkesi ekşiye çağırıyorlar.
bir dakika geç kaldım diye.
ibrahim abi kapıyı açmıyorlar.
ilk adımı karşıdan beklemeyen kız
-
yakın zamanda babayı alacak kız. ben de bir ara atraksiyon olsun diye bu işlere girdim de olmuyor, elalemin kezban dediği kızlar ilişki konusuda winner. ortalamadan sapmamak en iyisi.
edit: muhtemelen alacağı en iyi cevap ''hayatımda senin gibi bir kız tanımadım ama olmaz yani ehehehe.'' falan olur. daha da kötüsü ''bir bok yedik bu hatunu başımıza sardık nasıl kurtulacağız acaba?'' diye düşünmesidir. ikisi de başıma geldi. hala samimiyet diye siksik yapıyorsunuz lan. her gün ağlıyordum, söyleyeyim de kurtulayım demiştim. neyse diğer erkekleri bilmiyorum ama türk erkeğinin çok büyük bir kısmı haymana davarı olduğu için kendisi kaybedecektir. baştan söyleyeyim.
aşırı mutlu halimden edit 2: ne kadar saçma şeylere, olmadık insanlara üzülmüşüm alsjhdjskdjska ama siz yine de ilk adımı karşıdan beklemeye devam edin kızlar. böyle saçma sapan şeyleri bir tek ben yaşıyorum zannederdim ama her hafta istisnasız oylanan ve sözlük kızlarından mesaj aldığım yegane entrym. türk kadını cidden dertli bu konuda.