hesabın var mı? giriş yap

  • üreten türkiye projesinde kullanılması gereken kişi.

    uçsuz bucaksız tarlalarda çapa yapacak. taş ocaklarında taş kıracak. günde tek öğün yemek. yemeğini, temizliğini kendi yapacak. kazandığı para darüşşafaka'ya gidecek. ürettiği ürünler ekonomiye katkı sağlayacak. bu manyaklar en fazla hapiste yatacaklarını bildikleri için böyle enerji patlaması yaşıyor. madem yaşıyor, o enerjiyi üretime çevireceğiz. yatırmayıp çalıştıracağız. çakmak çakmayı biliyorsa çapa da yapabilir. iktidarımızda tüm suçlular üretime katılacak. norveç refahına kavuşturacağız ülkemizi. "ama bu insan haklarına aykırı" diyen liberallere projenin abd menşeli olduğunu göstereceğiz.

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?

  • 301 işçinin öldüğü soma maden kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi madencilerin avukatı can atalay.

    25 kişinin öldüğü çorlu tren kazası davasından şu an hapiste olan tek kişi kazazedelerin avukatı can atalay.

  • kendisi çok iyi teknik direktördür. ne yaptığını bilen ve sözünü sakınmayan birisi.
    son ropörtajında fenerbahçe ve türk futbolu hakkında şunları söylemiş.

    --- spoiler ---

    fenerbahçe günlerini değerlendiren advocaat, "fenerbahçe kariyerimde oyuncuların çoğu beni sevmezdi. bazı kalitesizlikleri yüzlerine söylüyordum. bu taraftara bu mücadele yakışmıyordu çünkü. yönetimle problemler oldu. kalsaydım takımda tahmin edilmeyecek değişiklikler olacaktı." dedi.
    özellikle bu sözleri tam futbolun özeti:
    advocaat, "türk futbolunda oyunculara aşırı romantiklik ve duygusallık yüklenmiş, kalitesizlik gizlenmiş. gerçekler sezon sonu acı tecrübe oluyor. bu paraların döndüğü alanda oyuncuların başarısız olması salaklıktır" ifadelerini kullandı.
    --- spoiler ---

    https://www.haberler.com/…nerbahce-13167314-haberi/

  • en kolayı aynı cümlenin olumsuz halini söylemek.

    must'ta "mamalı" anlamı olur, have to'da "zorunda değil" anlamı olur.

    örnek:
    you must fill this form: bu formu doldurmalısın.
    you have to fill this form: bu formu doldurmalı/doldurmak zorundasın.

    olumsuz:

    you mustn't fill this form: bu formu doldurmamalısın.
    you don't have to fill this form: bu formu doldurmak zorunda değilsin.

    görüldüğü üzere olumluda anlamlar birbirine çok yakınken olumsuzda anlam farkı ciddi boyutlara geliyor. ayrımı bence en güzel bu şekilde yapılabilir.

    20 senedir ingilizceyle haşır neşirim ve şunu söyleyrbilirim ki must ile have to arasındaki en bariz süzgeç bu.

  • birlikte çalıştığınız kişileri toplum içinde aşağılamanın ne gibi sonuçlar doğurabileceği açısından fikir veren, sizi böyle bir davranış sergilemeden önce iki kere düşünmeye itebilecek ders niteliğinde tarihi bir olay; aristagoras'ın büyük hatası. bu hatanın, bugün bildiğimiz "batı" kavramını ortaya çıkaran mekanizmayı harekete geçirdiği ileri sürülmektedir.

    aristagoras iyonya şehir devleti olan milet'in bir satrabı idi. bölge bir pers imparatorluğu olan ahameniş imparatorluğu kontrolünde olmakla birlikte şehirleri satrap adı verilen valiler yönetiyordu. dolayısıyla bu valiler, başkent babil'in dikkatini çekmek ve daha iyi görevlere gelebilmek için bazı hamleler yapıyorlardı.

    bu şehir devletlerinden ege açıklarında bulunan naxos'da bir isyan çıktı, şehrin ileri gelenleri satrapı idam edip bağımsızlıklarını açıkladı. aristagoras bu durumu pers imparatorunun gözüne girebilmek için bir fırsat olarak gördü. naxos'u iran adına geri alabilirse, bu ona darius nezdinde gerçek bir saygınlık kazandıracaktı. ancak aristagoras 'ın bir sorunu vardı. naxos bir adaydı ve aristagoras gemileri yoktu. bunun için lydia'nın satrapından filo kiralamak için bir anlaşma yaptı. lydia satrabı artaphernes aynı zamanda imparator darius'un da kardeşiydi. onun katılımı, aristagoras'ın davasını daha meşru kılıyordu. aynı zamanda dönemin en iyi amirallerinden biri olan megabates'i de(herodot'a göre büyük darius'un kuzeni) işe aldı. seçimleri mükemmeldi, ta ki bu amirale herkesin içinde hakaret edip aşağılayana kadar.

    o gece megabates, gemilerden birine nöbetçi yerleştirilmediğini keşfetti ve geminin kaptanı scylax'ı bir kürek deliğinden çekip oraya bağlayarak cezalandırdı. scylax, aristagoras'ın arkadaşıydı ve scylax'ın serbest bırakılmasını istedi. megabates reddedince aristagoras gidip scylax'ı kendisi çözdü ve aşağılamaya uzanan bir tartışma başladı.

    megabates intikam için naxos'u işgal konusunda uyardı. ada silahlandı, tüm savunma ihtiyaçlarını giderdi ve sonuç olarak dört ay süren işgal girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. aristagoras bu yenilgi sonrası orduyu milet'e geri çekilmek zorunda kaldı.

    darius'un kardeşinden kiraladığı filo için naxos'dan gelecek ganimetin büyük bir kısmını kendisine verecekti. ayrıca naxos'un fethinden sonra aynı orduyu euboea(eğriboz) şehri ve çevresindeki bölgenin lidya satraplığı için fethedilmesine yardımcı olmak için kullanacağını da kabul etmişti. ancak naxos yenilgisiyle bütün bu hayaller suya düştü. dahası söz verdiği kişi sıradan bir satrap değil imparator darius'un kardeşi olan artaphernes idi. büyük ihtimalle artık idam edilecekti.

    kellesinin derdine düşen aristogoras, satraplığını yaptığı miles halkını perslere karşı isyana teşvik etmeye başladı. yunan kolonilerinden bazılarını ikna edip kendisine katılmalarını sağladı. daha fazla müttefik arayışına girdi, sparta kendisini geri çevirdi ama atina ve efes isyanı desteklemeye karar verdi.

    iyonya, atina ve efes'in ortak ordusu, imparatorun kardeşi artaphernes tarafından yönetilen lidya'nın başkenti sardes'e yürüdü. evlerinin çatısı kamıştan ve kerpiçten oluşan şehri ele geçirip yaktılar. pers imparatorunun kardeşi, başkentinin yanmasını izlemekten başka hiçbir şey yapamadı. sardes yanıp kül olduktan sonra darius yardıma yetişti. yunan ordusunu yakalamayı başardı ve bozguna uğrattı. aristagoras da dahil olmak üzere isyancılar öldürüldü ve köleleştirildi. sadece atinalılar bu sondan kaçarak kurtulabildiler.

    pers imparatoru ve ailesi atinalıların yaptıklarını asla unutmadı. o zamana kadar yunan şehirleri fethedilemeyecek kadar fakir ve uzak görülüyordu. sardeis'in yakılması, yunanların pers imparatorluğuna yönelik bir tehdit olarak görülmesi gerektiğini dramatik bir şekilde göstermişti ve pers imparatorluğu bu tehditlere tahammül edemezdi.

    öldüğüyle kalan aristagoras amiraline hakaret etmese ve sonra da kendi kellesini kurtarmak için bir isyana öncülük etmeseydi, perslerin, sınırlarının ötesindeki nispeten fakir ve küçük yunan şehirlerine fazla ilgi göstermemesi oldukça muhtemeldi. aristagoras'ın amiraline hakaret etmekten, kendi çıkarına hizmet eden umutsuz bir isyan başlatmaya kadar yaptığı hatalar, 300 spartalının ünlü direnişi thermopylai savaşı'nı, maraton savaşı'nı ve sonunda büyük iskender'in pers'i fethini içeren yunan-pers savaşlarını başlattı. pers tehdidi olmasaydı, muhtemelen makedonyalı ikinci philippos yunanistan'ı asla birleştiremez, batıda bu denli bir doğu düşmanlığı-korkusu olmazdı. belki de dünya daha farklı olurdu. ancak olmadı çünkü imparatorluğun en ucundaki bir şehri yöneten yerel bir satrap fazla hırslıydı.

    kaynak
    kaynak2