hesabın var mı? giriş yap

  • -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -ben de yazlıktayım, balık tutuyorum.

    (yazlığım var.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -spordan geldim, çok yoruldum. :s

    (spor yapıyorum.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -çok sıcak, evde oturuyorum serin serin.

    (evim klimalı.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?

    bu arada ben niye hep çalışıyom lan???

  • --------------- genzo wakabayashi ----------------

    --- jun misugi - makoto soda - hikaru matsuyama ---

    --- taro misaki - tsubasa oozora - mamoru izawa ---

    kojiro hyuga - shun nitta - hajime taki - teppei kisugi

    alırsa bu 11 alır.

  • diziyle ilgili eklemek istediğim bir bilgi:
    dizinin sonlarında harmon'ın, kiliseden gelen parayı reddettiği bir bölüm var. izlerken, 'niye böyle bir şey oldu ki?' diye kendime sordum, 'jolene'yi yüceltmek için' desek, değil. 'böyle bir açıklamanın altına imza atmıyor' desek, harmon'ın dizinin geri kalanında bununla ilgili bir derdini izlemedik ama peki karakterinden kaynaklı diyelim. yine de tam olarak oturmuyor. bunun nedenini diziyi bitirdikten birkaç gün sonra öğrendim.

    harmon'ın gerçek hayattaki karşılığı bobby fischer, rusyadaki turnuvaya giderken kilise desteğini alıyor ve turnuvaya yanında bir papazla gidiyor. fischer, harmon'a sunulan 'komunizm ve ateizmle savaşıyoruz' bildirisine inanıyor, rusları canavar ve düşman olarak görüyor. turnuva başlıyor, finalde fischer ve spassky karşılaşıyor, fischer, spassky'i yeniyor, hem de baya bi geriden gelerek yeniyor. spassky bunun üzerine, ayağa kalkıp fischer'ı alkışlamaya başlıyor, seyirci de spassky ile beraber alkışa katılıyor. fischer, bu durumdan o kadar etkileniyor ki, sahnede kalamıyor ve dışarı kaçıyor. daha sonra kendisine bu an sorulduğunda 'düşmanım olarak gördüğüm birinin bu davranışı bana çok fazla geldi' diyor. satrançta daha önce yaşanmamış bir an bu 'alkışlama anı'. fischer, bu andan sonra kendisinin de aslında amerikan hükümeti tarafından kullanılan bir piyon olduğunu anlıyor. hayatı boyunca satranç oynayan, master olan bir adam, piyon olduğunu fark ediyor. bu aydınlanma ona ağır geliyor ve şampiyonluğunu reddediyor, göz önünde olmaktan kaçıyor, en sonunda da yurt dışına çıkıyor, 64 yaşında izlanda'da vefaat ediyor. queens gambit'te, harmon'a kilise teklif yaptığında, harmon'ın reddetme nedeni bu. harmon, fischer'ın pişmanlıklarını yaşamayacak. yazar, fischer'ı, harmon üzerinden kefaretle buluşturuyor.

  • ciddiyetsiz bir ordu. tam iki saattir bekliyoruz ankara ovasının soğuğunda. 10 bin kişi it gibi titriyoruz yeminle. sümüğümüz burnumuzda donuyor. aa bir baktık bizim düşman ordusu hiçbir şey olmamış gibi sallana sallana geliyor karşı tepenin ardından. şeytan diyor, 'sok şu mızrağı göğüslerinin ortasına'... o derece sinirlendim yaa !!

    tam iki hafta önce haberleşmişiz. elçiler göndermişiz karşılıklı. gününü, saatini, yerini belirlemişiz. arsa sahibine kapora vermişiz. her şeyi ayarlamışız. ama bu nasıl bir laubalilik, nasıl bir ciddiyetsizlik anlamıyorum. yahu 'savaşmayacağım, canım istemiyor' de anlarım. zorla çağırmadım ki buraya sizi. ama kardeş ülke işte. atsan atılmaz, satsan satılmaz. karakteri böyle bunların. savaşın başlamasına 5 dakika kala 'fazla mızrağı olan var mı' diyen adamlar bunlar. acımayacaksın böylelerine işte ama neyse... biz onurumuzla savaşımızı yapalım.

    - hücuuum !!!

  • sigarasını her seferinde avcunun içine basarak söndüren ve eli yara içinde olmasına rağmen bunun son derece zararsız olduğunu savunan ortaokul arkadaşım fatih, mal.