hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: nuri leflef kundura cilası)

    pazar öğleden sonraları ayakkabıları, serili gazetelerin üzerinde boyarken o tanıdık koku yayılırdı eve. fırçayı sallarken keyifli keyifli ıslık da çalardı bazen. boya sandığıyla sokaklarda gezdiği çocukluk yıllarını, öğle sıcağında bir ağacın altında içtiği gazozun tadını hatırlatıyordu belki de. yeni yeni anlayabiliyorum canım babam; biz büyüdük, sen gittin. mekanın cennet olsun.

    edit: mesajlarıyla yüreğimize dokunan tüm dostlara selamlar...

  • kıyıların böbrekleridir.

    avustralya'nın adelaide üniversitesi'nden prof. sean connel ve ekibi, geçtiğimiz mayıs ayında journal of applied ecology'de yayımladıkları bir araştırmada, istiridye larvalarının karideslerin çıkardığı seslere doğru yüzdüklerini tespit etti. alpheidae ailesinden karideslerin kıskaçlarından biri çok büyük ve özel yapılı. avlarına yaklaşırken büyük olan kıskaçlarını o kadar süratli kapatıyorlar ki, aradan hızı saatte yaklaşık 90 km olan bir su jeti fışkırıyor. su jetinin arkasında oluşan kabarcığın şiddetle patlaması süpersonik şok dalgası meydana getiriyor ve avlarını sersemletiyor. kabarcığın patlama sesi o kadar fazla ki, karidesler bir araya geldiklerinde denizaltıların sonar kullanımını bile etkiliyorlar. connell ve ekibi, karideslerin sağlıklı resiflerde toplandığını ve bu patlama seslerinin istiridye gibi deniz canlıları için bol miktarda yiyecek ve yaşamak için sağlıklı bir yer anlamına geldiğini belirtiyor.

    larva halindeyken yüzebilen istiridyelerin sert yüzeylere ve birbirlerinin üstüne yerleşerek oluşturdukları resifler, mercan resifleri gibi çok çeşitli canlıya yaşam alanı sağlıyor. suyu süzerek plankton ve organik maddelerle beslenen bu hayvanlar, su kalitesini ve berraklığını arttırıyor.

    adelaide üniversitesinden dr. dominic mcafee ve meslektaşlarının the conversation'da yayımlanan makalelerine göre, tek istiridye günde 100 litreye kadar su filtreleyen bir havuz pompası gibi. resifteki milyonlarca istiridyenin tıpkı bir böbrek işlevi görerek kısa sürede haliçleri temizleyebileceğini ifade eden mcafee ve meslektaşları: "daha berrak sular daha fazla güneş ışığı geçirir. istiridye dışkısının birikmesi de besin açısından zengin bir deniz tabanı oluşturur. bu kombinasyon, deniz çayırlarının büyüyüp serpilmesini sağlar; dolayısıyla kuma gömülen deniz tarakları, solucanlar ve yengeç gibi türleri ve nihayetinde tüm kıyı besin ağını destekler."

    istiridyelerin suyu süzerek beslenmeleri o kadar verimli ki, isveçli araştırmacılar atık su arıtma tesislerine düşük maliyetli alternatif olarak değerlendiriyor. kuzey amerika'nın doğu kıyısındaki en büyük haliç olan chesapeake körfezi'ndeki istiridye resiflerinin kaybolmasıyla ekosistemin bol balıklı berrak sulardan; bulanık, yosunlarla dolu bir karmaşaya dönüştüğünü de belirtiyor aynı isveçli bilim insanları. dr. mcafee ve prof. connell'ın 2017'de the conversation'da yayımlanan makalelerine göre, 25 santimetrekarelik bir istiridye resifi parçası binden fazla omurgasıza ev sahipliği yapıyor.

  • vay be! bir de şurayı hala görmeye giden var. beton görmek isteyen ankara' ya falan gitsin, en azından daha az arap görür.

  • öncelikle kendi yaşadığı şehri gezmeli bence. misal, benim bir arkadaşım vardı bu hayalini gerçekleştirmeye çalışan, havaalanına gitmeye çalışırken kurtköy dolaylarında kayboldu.

  • birkaç yıl önce trabzon'da lazer epilasyon merkezinin reklam broşürünü dağıtıyor diye adam vurmuşlardı. işte ben net tavır diye buna derim.

  • pili bitmis uzaktan kumandali araba gibi. top gelirken farlari yakiyor, on tekerleri oynatiyor ama hareket yok

  • almanya'daki exchange sırasında:
    alman: - türkiye'de itfaiyeci var mı?
    türk: - hayır dev battaniyeler var onlardan örtüyoruz biz yanan binalara ormanlara..

  • japon bir arkadasim doktora tezinin bir parcasi olarak turkiye'de yasayan japonlarla gorusme yapti ve turk kulturune iliskin deneyimlerini ve gozlemlerini derledi. calismasinin ayrintilarini daha yeni ogrenme firsatim oldu ve paylasmaya deger oldugunu dusunuyorum. calismanin genellenebilirligi sorgulanabilir. ayrica, bu deneyim ve gozlemlerin tum japonlara degil, turkiye'de yasayan bazi japonlara iliskin oldugu da unutulmamalidir. yine de uzerine dusunmemiz gereken cok fazla sey ciktigina inaniyorum.

    once arastirmaya yonelik biraz ayrinti vereyim. gorusmeler batida bir sehir ile orta anadolu'daki bir sehirde yasayan 18 japon ile (3 erkek, 15 kadin) yapilmis. turkiye'de kalis sureleri 1 ay ile 11 yil arasinda degisiyor. yas ortalamasi ise 34.

    yapilan gorusmeler sonunda ifadeler ilgili tema basliklari altinda siniflandirilmis. ben tum ayrintilara girmeyecegim tezin makalesi henuz yayimlanma asamasinda oldugu icin; ama kisaca ozetlemem gerekirse turk kulturune iliskin gozlemler "kendini ifade etme", "gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar", "iliski kurmadaki farkliliklar" ve "dini farkliliklar" olarak siniflandirilmis. bu siniflandirmalar da kendi iclerinde ayriliyor; ama ben ayirmadan, birlestirerek aktaracagim.

    1) kendini ifade etme:

    japonlar turklerin cok cabuk kaynastiklarini, ilk tanismada bile samimi olduklarini, cokca fiziksel temasta bulunduklarini ve birbirlerini baska arkadaslariyla kolay ve hizli bicimde tanistirabildiklerini gozlemlemisler. turkiye'de tek basina kalmanin cok zor oldugunu, cevrelerinden surekli birinin oldugunu belirtmisler. turklerin goruslerini acikca, dolandirmadan dile getirdiklerini soyleyen japonlar, turklerin her sey icin gerekce sundugunu da soylemisler. soz gelimi, gec kaldiklarinda ozur dileyip bir dahaki sefere daha dikkatli olacagini soylemek yerine "trafik tikaliydi, ondan gec kaldim." gibi gerekceler urettikleri dikkatlerini cekmis japonlarin. ayrica birbirlerinin kusurlarini ve hatalarini da hemen yuzlerine vuruyorlarmis. turklerin duygularini da cok ifade ettigini, soz gelimi cabuk ofkelenip hemen yansittiklarini soylemisler. ayrica erkeklerde kiskanclik da yayginmis. bunun yani sira, turkler cok yuksek sesle guluyor ve konusuyorlarmis. evlilik, cocuk, sevgili, aile gibi ozel konulara iliskin hic cekinmeden soru sorabilen turklerin karsidaki kisinin duygularini ve dusuncelerini anlamadiklarini da belirtmisler. turklerin onlara dik dik bakmasi/onlari izlemesi da dikkatlerini cekmis.

    2) gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar

    japonlarin dikkatini ceken toplumsal ozellikler ise turklerin plan yapmamalari, plan yapsalar da bunu kolayca degistirmeleri, sozlerinde durmamalari, dakik olmamalari, surekli iyimser olmalari imis. arkadaslarin surekli bir arada olmalari, bulusmalarin ne zaman baslayip ne zaman bittiginin belirsiz olmasi, herkese sarilip opmek durumunda birakilmalari ve surekli olarak "ac misin?" diye sorulmasi da japonlarin uzerine dusundukleri konular arasinda. ogrenci-hoca iliskisinin cok yakin oldugunu belirten japonlar, hocalarin ogrencilerle disari ciktiklarini gorunce cok sasirmislar. ayrica ast-ust iliskisi japonya'da olmasina karsin turklerin ustlerindeki birinin emirlerine/isteklerine hicbir gorus belirtemeden uymak durumunda kalmalari da japonlarin dikkatini cekmis.

    3) iliski kurmadaki farkliliklar

    japonlar turklerin aile baglarinin cok saglam oldugunu, aile uyelerinin birbirlerini cokca, neredeyse her gun aradiklarini gorunce sasirmislar. turkler icin oncelik sirasiyla aile, arkadaslar ve isken japonlar icin oncelik sirasiyla is, aile/arkadaslar imis. kadinlarla erkeklerin arkadaslik yurutmesinin zor oldugunu belirten japonlar, karsi cinsle aradaki mesafeyi korumakta sorun yasadiklarini belirtmisler. turk erkeklerinin yakinligi yanlis anlamaya meyilli olduklarini da soylemisler.

    4) dini farkliliklar

    japonlar inanclariyla ilgili sorularin cok soruldugunu, turklere kendi inanclarini aciklamakta gucluk cektiklerini, inanmadiklarini soylediklerinde bazi turkler tarafindan islam'a gecmeye davet edildiklerini belirtmisler. japonlar inancsiz olduklarini soylediklerinde turklerin yuzlerinin tuhaf bir hal aldigini da eklemisler. ibadetler sirasinda rahatsizlik duyabildiklerini belirten japonlar en cok ramazan'da oruclularin onunde yemek yerken zorlaniyorlarmis; ama islami anlayisin turk'ten turk'e degistigini, herkesin inanc ve ibadet miktarinin farkli oldugunu belirtmisler. surekli olarak "insallah" diyen turklerin her seyi belirsiz biraktiklarini da eklemisler. bunun yani sira, japonlar sorunlarini paylasmak ve cozum aramak icin cevrelerindeki bir turk'e danistiklarinda cozum uretmek yerine "allah yardim eder, dua et. bu allah'tan gelen bir sinav." gibi cumleler kurduklarini, onlari anlamadiklarini ve cozum uretmediklerini dile getirmisler.

    yorum yapmayacagim. yorum yapmayi gerektirmeyecek kadar acik toplumca ne durumda oldugumuz.

    duzeltme: yazim.