hesabın var mı? giriş yap

  • sanık ve hakim...

    - köşede bekledim, çıkınca da tepsiyle kafasına vurdum..
    - iyi de, yanında silahın bıçağın da varmış.. neden tepsi?
    - bi yerde okumuştum.. öyle yapınca tepsi müdafaadan az ceza alınıyormuş..
    - nefsi müdafaa olmasın o?
    - hepsi müdafaa değilmi sonuçta..
    - yaz kızım sanığın yirmi yıl hapsine...
    - ama yirmi yıl çok fazla.. bilseydim yanımda hafifletici sepetler getirirdim..

  • sokaktaki kedilerin, apartmana sokulamamasını isteyen ve konuyla ilgili apartman girişine yazı asan yöneticiye, veterinerlik fakültesi öğrencisinin verdiği harika cevabı içeren ayardır.

    http://i.hizliresim.com/9g8rz8.jpg

    cevap:

    "köpek türü günümüzden 15000 yıl önce, kedi türü ise 5000 yıl önce insan tarafından kendi çıkarları için evcilleştirilmiştir. köpeği avda kendisine yardım etsin, evi ve sürüyü korusun diye; kediyi iyi bir haşere ve fare avcısı olduğu için evcilleştirmişlerdir.

    bu nedenler bu iki hayvan türünün kendi yemeğini bulması ve zor hava şartlarına dayanması çok düşük bir ihtimaldir. bu artık insanlığın görevidir. bu nedenle hayvanları korumalı ve beslemeliyiz. bir kedinin veya köpeğin tekrar ormana dönüp eski vahşi yaşamındaki gibi avlanmasını bekleyemeyiz. zaten insanoğlu ne bir orman ne de avlanacak hayvan bırakmıştır.

    bir kedinin günlük mama ihtiyacı 75 gramdır ve hava soğudukça daha da artmaktadır. çünkü kediler vücutlarını ısıtabilmek için çok fazla kalori harcarlar. eğer yeterli besin alamazlarsa kendi vücutlarını ısıtamaz ve donarak ölürler. bu nedenle üşüyen bir hayvanın apartmana girmesi ve çıkmak istememesi çok normaldir.

    aynı şekilde kediler araba motorlarına da ısınmak için girerler. lütfen motoru çalıştırmadan önce bunu kontrol edin. ancak bu durumları hayvana yeterli besin vererek ve kötü havalarda içinde saklanabileceği kutular yaparak çözebiliriz. sitemizin bahçesinde çok fazla kedi bulunmaktadır. insanoğlunun sebep olduklarını düzeltmek her insanın borcudur. lütfen bu konularda hassas davranalım.

    lütfen bu konuda yardımcı olmasanız bile hayvan yardımına koşanlara engel olmayınız. dünya sadece insan için yaratılmamıştır, unutmayınız. veteriner hekim öğrencisi.

    ayten nur papila daire 3."

    not: bir gün çok zengin olursam, ayten nur papila kardeşimi, 1 yıl boyunca kral dairesinde yaşatacağımın sözünü veriyor, gözlerinden öpüyorum.

  • hakimin hakkaniyet anlayışı bugünün türkiye koşulları ile ne kadar da uyumlu. henüz keşfedilememiş olmalı, yoksa bu potansiyelle hızla yükselmesi lazımdı!

    "beni mesai saatlerinde uyarın" sözünü saygısızlık olarak algılamış hanımefendi. kendisi başkalarının tatil hakkına saygı göstermeyi bile düşünemiyor oysa. makam sahibi olunca zannediyorlar ki herkes karşılarında köpeklenmek zorunda...

    adalet komisyonu da hakime hanıma dönüp: "görev yeri dışında kimsenin amiri falan değilsiniz, memurun mesai saati haricindeki bu cevabı da disiplin hükümleri kapsamında değerlendirilemez." demek yerine gariban memuru sürgün etmeyi uygun görmüş. zalimler koalisyonu resmen!

    not: dikkat çekmek istiyorum ki katibin uyarıldığı konu "gerekçeli karar yazarken" yaptığı usul eksikliği. peki mahkeme kararının gerekçesini yazmak kimin işi? tabi ki hakimin... yani aslında hakimin bizzat yapması gereken ancak yapmadığı bir iş yüzünden katibin başına iş açılıyor.

    meraklılar için edit: katip değilim. memur bile değilim. katip tanıdığım da yok.

  • dünya bunların yüzü suyu hürmetine dönmüyor. dünya bunlar bu kadar mal oldukça biz bunları daha çok sömürürüz diye düşünen fırsatçılar tarafından yönetilmeye devam ediyor. hep de böyle olacak bu kafayla.

    sıçayım sizin aptal romantizminize.

  • haberi okurken insanın yüzüne küçük bir tebessüm yerleştiren bu ülke için hala umut var duygusu taşıyan 17 yaşındaki lise öğrencisi hüseyin ege kök'tür. hüseyin, rahmetli annesinin bıraktığı ahırı köydeki çocuklar kitap okuyabilsinler diye kütüphaneye çevirmiş. başlarda annesinden kalan 150 kitap varmış sadece fakat iyi insanların yardımıyla bu sayı binleri bulmuş ve ortaya harika bir sonuç çıkmış. hüseyin kardeşimiz kurduğu kütüphane için de şöyle bir açıklama yapmış: "okuma alışkanlığının artması amacıyla bu yola çıktım. öncelikle bir traktörün römorkunda yakın köyler dahil gezerek kitap dağıtmaya başladık. ilk olarak annemden kalan 150 kitapla başladık ve geldiğimiz süreçte ise yaklaşık 3 bin 500 kitabımız oldu. kütüphanemizin ilk kitaplarını annemden aldığım için biz de onun adını kütüphanemize verdik. bundan sonra gelecek olan kitapları da ihtiyaç sahibi okullara vermeyi düşünüyoruz. amacımız türkiye'yi aydınlığa kavuşturmak."

    umarım türkiye senin de dilediğin gibi aydınlığa kavuşur canım kardeşim. seni böyle güzel yetiştiren annen ışıklar içinde uyusun.

  • o dilinizden düşürmediğiniz ecdadınız, tebdil-i kıyafet ile sokağa çıkar, esnafın derdini dinlermiş. sizin ise koruma ordusuyla gezerken bile iki cümlelik eleştiriye tahammülünüz yok. bırak derdini anlatsın sana halk. hayır yani zaten o pazara çıkmanın asıl amacı halkın dertlerini dinlemek değil mi?

  • piyasa değeri 8000 lira olan bir yazıcıyı burada 5300 liraya satan bir satıcı gördüm. siparişi geçtim. teslim tarihi 1 ay sonra yazıyor. dedim bunda bir iş var. birkaç hafta geçti, hareket yok. trendyol müşteri hizmetlerine yazdım. "mutlaka ürününüz gelecek, şu anda hazırlanma aşamasında, gelmezse bize yazın" gibi copy-paste cümleler gönderen bir temsilci ile yazıştım. 1 ay oldu hala yazıcı gelmiyor. tekrar yazdım. ne dese beğenirsin: "satıcının trendyol ile ilişkisi bitmiş, biz iptal edelim siparişinizi". aramasam iptal de etmeyecekler. bir satıcının sözleşmesi fesh olursa açık siparişler niye otomatik olarak kapatılmaz? bana sorarsanız tam bir rezalet ama diğerlerinin yanında ufak kalıyor, o yüzden gündeme getirmeye gerek yok. trendyol 1 ay paramı tuttu. olay bundan ibarettir.