hesabın var mı? giriş yap

  • bir paylaşımında "kadınlarımız" ifadesi geçiyor diye zülfü livaneli'yi linç eden, çoğunluğu feministlerden oluşan kesimdir.

    gerekçe şu:

    "neden 'kadınlarımız' deyip sahiplik ifadesi belirtiyorsun?"

    "biz, kimsenin bir şeyi değiliz."

    "sadece 'kadınlar' diyeceksin."

    hiç beklemediği bu tepki karşısında adamcağız şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış:

    -----
    beyinlerdeki hastalık korkunç düzeyde. bazı kadınlar korkunç cinayetleri unutmuş, “kadınlarımız” dememi eleştiriyor. peki , çocuklarımız, yurttaşlarımız, yoldaşlarımız , işçilerimiz de demeyelim. kadınlarımız diyen nazım hikmet’i de sansürleyelim. oldu mu?

    peki bu kadar soğukkanlı biçimde davrandığınız öldürülen, yakılan kadınlar için öneriniz ne? kadınlarımız’ı kadınlar’a çevirmek mi?

    sahiplenmek ile sahip çıkmak iki ayrı kavram.
    -----

    "kadınlarımız"lı paylaşım
    açıklama

    neden bu ülkenin hiçbir şeyi normal değil?

  • alkol alınımının tavan olduğu, günahın envayi çeşidinin işlendiği güzel ülkemde bir tek birlik halinde dışlanmış günahtır. neden olduğunu anlamam. kimseye neden yemiyorsun demem de, diğer günahlar dert değil bir bu mu dert derim. adama bakıyorsun; alkol var, zina desen gırla, yalan söyler, ticarette harama el uzatır.... liste uzar gider. söz konusu domuz eti olduğunda bütün bu adamlar ağız birliği eder. günah! e diğerleri ne? bu kadarı bana iki yüzlülük gelir.
    büdüt:yanlış anlayanlara, i levye domuz eti!

  • gerekli samimiyeti kimsede bulamamıştır. yapmacık tavırlardan çok ne istediğini bilen biriyle beraber olmak istemektedir.

    bir de artık sıkılmıştır. geçmişte çok uğraşmıştır.

  • üye alımı için aradıklarında eğlenceli anlar yaşamama neden olan olay.

    - merhabalar digiturk’ten arıyorum hede hödö.
    + sözleşmeyi fakslarsanız üye olacağım.
    - tamam, faks numarası verebilir misiniz?
    + hayır, faks makinem yok.
    - nasıl göndereceğim?
    + ben aboneliğimi nasıl sonlandıracaksam öyle.
    - ...

  • bir uçak tasarım mühendisi olarak cevaplıyorum: ağırlık.

    uçak tasarımı bir kapitalist sistem olsa, paranın yerini ağırlık alırdı.

    ağırlık arttıkça hava aracının tüm performans değeri düşer ve maliyeti artar.

    eğer siz bir kara aracacina uçuş özelliği eklerseniz, bu size berbat bir performansa karşılık çok yüksek işletim maliyeti doğurur.

    eğer tüm bunlara rağmen hala "ben uçan araba kullanırım ve bundan en az bin adet alırım" diyorsanız, zor değil, bir firma size bunu üretir.

    uçan araba yerine havacılığın gelecek hedefi hava taksileridir (air mobility).

    dikey iniş kalkış yapabilen şehir içi uçuş hatlarında çalışacak, otonom sistemler yardımıyla güvenlik risklerini önleyecek, elektrik tahrikiyle çevreyi kirletmeyecek, yeni keşfedilen sonsuz pervane tipleriyle sessiz uçuş yapabilen hava taksilerinin muhtemelen 10 sene içerisinde pilot bölgelerde uçuşa başladığını göreceğiz.

    hava taksilerini karada araba gibi sürebilmeniz için hava araçlarının sertifikasyonunun yanı sıra kara araçlarının da sertifikasyonlarını yerine getirmeniz gerekecek. bu muhtemelen verimsiz bir ürün üretmenize neden olacak.

    bunun yerine hala uçan araba istiyorsanız deneysel olarak çalışmalar yaparak bu konseptin optimumunu bulabilirsiniz. hala bu ürünün satılabileceğine inanıyorsanız da üretebilirsiniz pek tabii.

    ama şu anlık havacılık endüstrisinin sıradaki hedefi söylediğim gibi hava taksileri.