hesabın var mı? giriş yap

  • olması gereken tavırdır.

    yeter ya, adamlar ne dese ferman sayılıyor

    kimse padişah değil. burası türkiye cumhuriyeti, laik bir hukuk devleti.

    isteyen zemzem içer isteyen rakı, bırakın ortaçağ zihniyetini

    üç beş marjinalin komplekslerine ve şahsi ego tatminine göre yönetilmeyecek kadar büyük bir ülkeyiz.

  • --- spoiler ---

    düşünsenize şirketinizin logosu fenerbahçe formasında
    --- spoiler ---

    36 yıllık hasta beşiktaş'lıyım 15 yıllık kongre üyesiyim. 8 yıldır kendi şirketimiz var. keşke imkanım olsa da logom fenerbahçe forması'nda olsa. dalga geçmeye çalıştığın asırlık camia aslanım yavaş gel. aziz yıldırım forması değil lefter'in can bartu'nun forması o.

  • ilk kez rus psikolog bluma zeigarnik tarafından "yarım kalmış, kesintiye uğramış işler tamamlanmışlardan daha kolay ve net hatırlanır" denilerek dillendirilen, bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, üçüncü gününde eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştirir etki.

  • yat olduğunu anladık da lüks olduğu nerden anlaşılıyor anlayamadığım yat. millet öyle bir fakirleşti ki ne görse lüks sanıyor.

  • fırtınalı, rutubetli, elektrik yüklü havalarda gurcataların, direğin ucunda, armanın çeşitli yerlerinde sarı ateş topları şeklinde görülen parlak ışıklar. eski denizciler tarafından uğur işareti olduğuna inanılırmış. osmanlıcası "edva-ı bahriye". uçakların kanat uçlarında da görülen bu olay pilotlarda geçici körlüğe neden olabiliyomuş. ayrıca minareler, kuleler gibi yapıların sivri uçlarında da görülebiliniyomuş bazen. roma imparatoru sezar'ın afrika'daki bir savaşta gece yarısı çıkan bir dolu fırtınası sırasında askerlerin mızraklarının ucunda ateş topları gördüğü söylenirmiş. macellan'ın yolculuğu sırasında da mürettebat gördüğü ışıkların kendilerini koruyan azizler olduğuna inanmış ve bu ışıklara "aziz elmo'nun ateşi" (st. elmo's fire) adını vermiş. 15 - 16 yüzyıllarda italyan gemiciler gemici nurunun ışığının isa'nın bedeninden geldiğine inanıp, "corposanto", "cormazant" gibi isimler vermişler. iskoçyanın kueydoğusundaki balıkçılarsa olayı hala teyze boyutunda ele alıp "corbie's aunt" adını vermişler.

  • bir tanıdığım, evlendiklerinden çok kısa süre sonra eşi işsiz kaldı ve uzun yıllar dikiş tutturamadı. kadın çalışıp evi geçindirirken adam da evi içeride her türlü çekip çevirdi, çocuğa da adam baktı. minimum 15 yıllık bir dikiş tutturamamadan bahsediyorum, boşanmadılar. çünkü adam evin içinde dikiş tutturdu. alma verme dengesi bir şekilde sağlandı eşler arasında. gold digger olmayan ortalama insaniyette bir kadın, kazancınız kadar ev içi emeğinizi hesaba katar. yoksa kadın hem evi ağırlıklı olarak geçindirip hem adamın donunu yıkayacak, gömleğini ütüleyecek evi çekip çevirecek, işten gelip yemeği düşünecek, o evlilik değil kölelik kusura bakmayın. kadınları maddiyatçılıkla suçlarken denklemin içine sarf ettikleri ev içi emeği koyduğunuzda birçok şey yerine oturacak.

  • cem yılmaz'ın başka bi' filminden,

    +ağacın meyvasına bak he, kangal kangal sucuk
    -e uzaydayız ağbi, hiçbi' şeye şaşırmadın da buna mı şaşırdın?

    alıntısıyla üzerinde fazla durulmaması gerektiği anlaşılan mantık hatası. hiçbi şeye şaşırmadın da buna mı şaşırdın? adamlar kolayı icat ediyolar la filmde.