• bu aralar çok sık karşılaştığım trajikomik bir olay. erkeğin daha az para kazandığı evliliklerde gerçekten de bazı problemler oluyor çevremden gördüğüm kadarıyla..
  • bu tarz kadınlarda cidden sorun olduğunu düşünmekteyim. ulan sen bu adamla maaşı için mi, parası için mi evlendin?ya da direkt olarak parası için mi evlendin diye sordurtur.
    böyle kadınlarla evlenen erkeklere allah sabır versin. gerçi niye versin ki amk, adam kadının parası için evlendiğini göremediyse ben o adamın gözünün yayını sileyim.
    şu ekonomik sıkıntılarda kadınların artık zengin eş seçmeye başladığını da net görebiliyoruz zaten ama allah eşin de hayırlısını versin be.
  • son 5 yildir hanimimdan dusuk maas aliyorum, onun mesleginin ederi benimkinden yuksek! ama biz aileyiz, hic umrumuzda olmadi. yil sonu bilancosuyla evlilik yurutmek isterseniz, böyle sonuclar doga bilir.
  • geri zekalı, ahmak bir kadının aksiyonudur.
    adam işsiz kaldığında maaşı sıfır oluyor, "scheduled boşanma job"ı devreye mi girmeli hemen bu durumda?
    vurun kıçına tekmeyi, görsün bakalım boşanmış olarak nasıl bir hayat sürecek?
  • kocasına nafaka ödemelidir ölene kadar.
  • evliliği eşini sırtında taşımak olarak görüyorsa, uzun süreli olmayacak bir evliliktir. yarın öbürsü gün kimin işsiz kalacağı hiç belli olmaz. bir bakarsın ki az aldığını düşündüğün eşinin maaşıyla geçinmeye çalışırsın.

    evliliği ortak hayat olarak görenler için sorun olmayacak bir durumdur. gerisi aşağılık kompleksine girer.
  • küçük insan hareketidir.

    bir çok şeye saygı duyarim fakat buna asla. eğer başlıktaki gibi bir kadin gerçekten varsa kendisinden çok kazanan bir erkeğin ucuz oyuncağı olmayi hak eder.

    kullanilir ve atılır. kendisine verilecek maksimum değer boşalana kadar olmalıdır.
  • birlikteliğin iktisadi boyutunu yadsımamak gerekir fakat azlığın, fazlalığın cinsiyetten bağımsız olarak bir ölçüsü olmalı.

    misal; ben devlet memuruyum ve maaşımla alabildiğim yoğurdun markası, dışarıda yiyebildiğim gün sayısı, şehir dışı eş dost ziyaretine nasıl gittiğim ve uçak biletini kaç gün önceden aldığım, işe hangi vasıtayla gittiğim ya da oturduğum muhit az çok belli.

    ben 40-50 bin lira kazanırken karımın 60-70 bin lira ya da 30-35 bin lira kazanması dert değil fakat karım ayda 150 bin lira kazanıyor diye dolmuşla gittiğim mesaiye şahsi otomobille gitmek istemem. ayda bir iki kere içkili yemek rutinim varken sırf karımın geliri benimkinin 3-4 katı diye bir maaşım kadar bir bütçeyi o ay dışarıda içip sıçmaya harcamak istemem. aynı şekilde karımın geliri kendi yaşamsal giderlerini karşılamaktan çok uzak diye kombiyi alıştığım sıcaklığın 5 derece altında yakmak istemem.

    bu konuda benim için kriter şudur; günün birinde ayrılırsan yeni yaşam koşullarına adapte olmakta zorlanmamalı iki taraf da. karımın kendi geliriyle sahip olamadığı konfora benim gelirim sayesinde sahip olup boşandıktan sonra "attan inip eşeğe binme" travması yaşamasını sağlıklı bulmam. benim tarafımda iş daha tatsız; hayatım boyunca "bir ay boyunca kıçını başını bildiğin bir iş modelinde çalışıp karşılığında garanti bir ücret alırsın, hayatını ona göre dizayn edersin" düsturuna şahit oldum yakın çevremde, bu öğretiyi içselleştirerek büyüdüm. öğretmen çocuğuyum ben, yakın çevremiz de 657'li oldu hep. ben çalışıp kazanacağımı bildiğim paranın ötesinde her türlü refah unsurunu rahatsızlık sebebi sayarım. bu erkeklik gururu değil, bu sidik yarışı değil; "hak etmediğimi tatmak istemiyorum" duruşundan utanıp sıkıldığımı da söyleyemeyeceğim. bunu çağın gerisinde bir yönseme gibi görenler olacaktır, canları sağ olsun.

    neyse işte, sözün hasılı; partnerlerin gelirleri arasında ait olunan sosyal sınıfı değiştirecek farklar olmamalı benim yaşam rehberime göre.
  • (bkz: hipergami)
  • eşi kilo alan erkeğin onu boşaması. hamile karısını aldatan erkek. zengin olunca boşanıp daha genç bir kadınla evlenen erkek.

    kısaca; olası durum.
hesabın var mı? giriş yap