hesabın var mı? giriş yap

  • jakuzi

    bu kelime neredeyse dünya'da her dilde aynıdır. etimolojik kökenine bakarken, ilginç bir hikayeye rastladım.

    jacuzzi bros

    7 erkek kardeşin kurduğu bir şirket. kardeşler, abd'ye birinci dünya savaşı uçakları için pervane sağlama sözleşmesini kazandıkları için aile üyeleriyle birlikte abd'ye göç etti.
    orijinal soyadları ıacuzzi idi, ancak, ilk iki erkek kardeş 1907'de italya'dan abd'ye göç ettiklerinde, göçmenlik görevlileri adlarını "jacuzzi" olarak yanlış yazdılar.

    söylenene göre, bir kazada oğlunu kaybeden baba jacuzzi, diğer oğullarına havacılık işine olmayacaksınız dedi. kardeşler de havacılık işini bırakıp, su pompası işine girdiler.

    aile üyelerinden candido jacuzzi'nin oğlu ken jacuzzi'ye romatoid artritini tanısı koyuluyor. bu hastalık eklemleri etkileyen, şiş ve ağrı oluşturan, hatta o dönemde ölümle sonuçlanan bir hastalık. aile ken'i tedavi etmek için ilk hidroterapi pompası olan j-300'ü geliştirdi. pompa, herhangi bir normal küveti bir spaya dönüştürebilen taşınabilir bir cihazdı. daha sonra aile üyeleri bu pompayı geliştirdi ve günümüzdeki jakuzilere dönüştü. adı da öylece kaldı.

    kaynak

  • gecenin bombasını patlatmıştır. bir pozisyonun ilgisizliğini, ortamla uyuşmazlığını şu örnekle açıklamıştır.
    "beyler düşünün.. biz dördümüz bir dağ evindeyiz.. köyde.. etrafta köylüler var filan... kapı çalınıyor.. açıyoruz bi bakıyoruz sharon stone!.. aradan vakit geçiyor...bi daha kapı... zekeriya beyaz!.. ne alaka di mi. işte bu pozisyonda öyle"

    ersin kardeşimiz de boş durmamış bu lafın üzerine:
    "zekeriya hoca gelip sharon stone burda mı diye soruyor mesela?!".. demiştir.

    ama ahmet hoca durmak bilmez..

    .."hatta kazım abi sharon senden buz kıracağı ister.sen olayı idrak edemeyip -o yok,keser vereyim mi dersin."

  • üstündekilere saygılı, mesafeli ve her şeyi söylemesen de yalansız ol. bu sana saygınlık kazandırır.

    senle aynı seviyedekilere sıcakkanlı, mesafeli ve ketum ol. bu seni aşağıya çekmek istediklerinde ellerini kozsuz bırakır.

    atındakilere cömert, mesafeli ve kibirsiz ol. bu saygının yanında sevgi de kazandırır. sevilmek sana kazandırır, bir gün o gün sahip oldukların elinden kayıp gitse bile.

    hiçbirini yapamam diyorsan sadece mesafeli ol ve işini yap. büyük çoğunluğun ekmeğinin peşinde olduğunu unutma.

  • tolga'nin yüzüne bir şey diyemeden arkadan "bu kim yeaa" diye cikisan anirici tim elemanı yarmistir. karşıdaki de "tolga" diye cevap veriyor. "nası konusuyo o yeaa" diye de atarlanmis kendi kendine.

    arada 20 cm boy farki olunca cok seyapamamis arkadasimiz.

  • (bkz: sınavı kazanamayanların şinto hatip okullarına kaydedilmesi)
    (bkz: okulların şinto hatip'e dönüştürülmesi)

    adama ne anlatmadınız acaba: imam hatiplere zorla öğrenci kaydını mi? bilal vasıfsızının müdürleri toplamasını mı? seçmeli diye yutturulan din derslerinin, öğretmensizlikten zorunlu tutulmasını mı? kimya dersini din dersiyle kıyaslayan eğitim mühendisinizi mi? parası olanın gevşek gevşek üniversite okuyup, olmayanın deli gibi kasmasını mı? dünya sıralamasında "okuduğunu anlamada" türkiye öğrencilerinin altmış küsür ülke arasından kırk küsürüncü olmasını mı? ne anlatmadınız acaba?

    bir de düşünsenize: adam -kulandığınız her türlü teknolojik aleti üreten ülkenin başkanı- koşullarının uygun olmadığından bahsediyor. bir düşün yani: ne demek istiyor? nasıl bir şey tahayyül ediyor ki koşul moşul diyor. az düşün ya!

  • fanatizm gerçekten tedavi edilemeyen bir hastalık. n'olmuş kadın kendisiyle özdeşleşen, her golünden sonra çalan bir şarkıyı gidip futbolcuyla beraber söylemişse. ne kadar ilginç kafalar ya. hemen taraftarlığı sorgulanmış. napacaktı gidip düşman mı olacaktı?

  • yine internetin karanlık dehlizlerinde gezerken şöyle bir videoya rastladım.

    sim city 3000'de 6 milyon nüfuslu hiç yol ve arabanın olmadığı, tüm ulaşımın metro ağı ile sağlandığı, görsel suç, çevre kirliliği gibi olayların minimum olduğu, 3 sene üzerinde kafa patlatılarak tasarlanıp görselgörsel hayata geçirilmiş her şeyin muntazam ve planlı olduğu ama son derece distopik bir şehir ortaya çıkmış. eğitim için okul yok sadece kütüphaneler var. park yok, yol yok, araba yok, enerji üretimi ve su yer tasarrufu için komşu şehirlerden temin ediliyor. her şey simetri ve düzen hastalarını tatmin edecek muntazamlıkta. görselgörselgörselgörselgörsel

    magnasanti adını verdikleri bu şehri dolaşmak için videoyu izleybilirsiniz.
    adettendir videonun devamında deprem hortum gibi felaketlerle şehrimize yıkım ve kaos da getiriyoruz.
    videolarda da ayrıca şu fantastik yorumlar mevcut:

    "this guy has seen the future and this video is a warning. "
    bu eleman geleceği gördü ve bu video bizler için bir uyarı

    "sims don’t need to travel long distances, because their workplace is just within walking distance. ın fact they do not even need to leave their own block. wherever they go it’s like going to the same place."
    simslerin uzak yerlere seyahat etmelerine gerek yok çünkü hepsinin işyerleri yürüme mesafesinde. kendi mahallelerinden dışarı çıkmaları anlamsız çünkü her yer birbirinin tıpatıp aynısı

    " simcity managed to hold another serial killer off the market for 3 years, but couldn't keep him off forever."
    simcity bir seri katili 3 sene toplumdan uzak tutmayı başarmış ancak bunu ilelebet sürdüremez.

    "here's our jailhouse where we have precisely zero inmates just like the other 3000 jailhouses in the city. it makes the citizens feel safe until their 50th birthday at which point they will be recycled for organic materials "
    burası şehrimizdeki 3000 hapishaneden bir diğeri. hapishanelerimizde hiç mahkum yok ancak yine de varlıkları vatandaşlarımızı, 50 yaşına gelip de organik malzeme olarak geri kazandırılana değin, güvende hissettiriyor.

  • çok eski bir gelenek değildir. şofben kazaları ile başlamışıtr. sağ gittim sağ döndüm kutlaması gibi bişidir.