hesabın var mı? giriş yap

  • iltihap teşhisi kondu, evet bildiğiniz o meşhur "kalp kası iltihabı". ne büyük talihsizliğimdir ki milyonda 1 olan şey geldi beni buldu.

    öncelikle şunu peşin peşin belirteyim: yazacaklarım tamamen benim başıma gelen, beni etkileyen ve bağlayan kişisel deneyime dayalı şeylerdir. sürecin nasıl geliştiğini birazdan detaylı şekilde anlatacağım, ancak bu yazımdan dolayı "aşı karşıtı propaganda yapıyorsun" gibi saçma sapan şeylerle gelmeyin, doktor raporlarını kafanıza fırlatırım burdan. aşı olup olmamak kişinin tamamen kendi hür iradesine kalmış bir şeydir.

    biontech oldum. ilk doz sonrası kol ağrısı dışında hemen hiçbir şey hissetmemiştim. bu ayın 22'sinde ikinci dozu oldum, ertesi iki gün boyunca ciddi yorgunluk ve halsizlik yaptı. hatta kolumu bile kaldıramayacak vaziyette idim. haricinde mide bulantısı, ateş vs gibi şeyler yapmadı onu da belirteyim.

    evvelsi gün, sabah kahvaltımı yaptıktan sonra öğlen 13:30-14 sularında sol göğsüme ciddi ağrı girdi. fakat bu ağrı anlık şekilde öyle hemen girip çıkan bir şey olmadı, istikrarlı şekilde beni göğsümden yoklamaya devam etti fakat baya rahatsızlık verici boyutta ciddi ağrıydı. kalp krizi mi geçireceğim ne oluyor falan gibisinden baya endişe ettim. 10-15 dk bu ağrı devam edince soluğu en yakındaki sağlık kuruluşunun (sağlık ocağı) acilinde aldım. ekg ve kan tahlili yapıldı, sonuçların çıkmasını sedyede bekledim. beklerken bana bakan hemşire "panik atak yaptığını düşünüyorum, kalbinle ilgili bi sıkıntı yoktur" dedi fakat benim de panik ataklık bi durumum yoktu aslında gittiğimde de sakinliğimi korumaya çalıştım. panik atak yapsam bile o boyutta bi ağrının girmesi sadece psikolojik durumla açıklanamazdı.

    sonuçlar tarafıma açıklandı ve tertemiz olduğunu öğrendim. ancak ağrım sürekli devam ediyordu. kardiyoloji bölümü girdiğim sağlık merkezinde bulunmadığından, en yakın zamanda merkezi hastanenin kardiyoloji servisine görünmem telkin edildi. doktor bunu derken espriyle karışık "kan tahlili ve ekg sonuçların temiz, şu an ölmüyorsun endişelenme sakin ol" dedi. kardiyoloji için yine acil servise mi gideyim yoksa randevu alıp gününü mü bekleyeyim diye sorduğumda, "ağrıların aşırı düzeyde artmadığı müddetçe normal randevunu al öyle git, sakin kal" cevabını aldım.

    bugün randevum vardı, sabah 11 sularında. üniversite araştırma hastanesinde doktora başıma gelenleri izah ettim. rutin olarak sorduğu alkol, sigara ya da düzenli kullandığım ilaç olup olmadığı gibi şeyleri bana da sordu hepsine "yok" cevabını verdim. akabinde eko'ya alındım, orada kalbime bakıldı. kalbimin sanırım üst çevresinde iltihap oluştuğu gözlemi yapıldı, ancak doktorun dediğine göre bu iltihap minimum düzeydeymiş ve korkulacak bir şey yokmuş. göğüs ağrımın birkaç gün daha sürebileceğini fakat akabinde iltihabın tamamen temizlenerek bir şeyimin kalmayacağını söyleyip beni eve yolladı. tek kutu ilaç yazdı ki o da sanırım oluşan iltihap için değil, bana giren ağrıları hissettirmemek veya o ağrıları azaltmak için yazdı.

    bir de ben düzenli spor yapan biriydim, maalesef "1 ay spor yapma" dedi doktor. 1 yıldır zar zor edindiğim kasları 1 ayda kaybedeceğim büyük ihtimal fakat umarım ilerleyen süreçte üzüldüğüm tek şey kaslarım olur, onları çalışarak her halükarda yine edinirim.

    sonuç olarak, internette sürekli denk geldiğim ve çeşitli videolardan sürekli biliminsanlarını dinlediğim bu "kalp kası iltihabı" vakasını birebir yaşamış bulunuyorum arkadaşlar. biontech için kuvvetli bir aşı olduğu söylemini hep duymuştum ve özellikle genç erkeklerde bu tip yan etkiler yaptığı konusunda çeşitli araştırmalar mevcuttu.

    aşı olup olmama konusunda kimseye bir şey demiyorum, kişinin tamamen hür iradesine kalmış bir durum bu. bu entryi de kimseyi korkutmak, tedirgin etmek veyahut aşıdan vazgeçirmek için yazmıyorum. öyle bir niyetim de, amacım da yok. insanlık olarak hepimizin mühim bir devreden geçtiği şüphesiz. hele böyle başa gelince durumun vehametini daha da iyi idrak ediyorsunuz. dilerim herkes bu süreci en az zararla atlatır.

    kontrol amaçlı yakın zamanda kalbime baktırmak için yine kardiyoloji servisine gideceğim. umarım doktorun dediği gibi ciddi bir şey değildir de en yakın zamanda geçer bu iltihap.

  • başlığı görünce, korkak bir göçmen örneği olarak annemin babaannesinden bahsetmeyi borç bildim.

    makedonya'da biri dokuz yaşında, diğeri bebek iki küçük çocuğuyla, savaşmaya giden kocasını beklemektedir. aniden silahlı sırpların yaklaştığı haberi gelir. sadece çocuklarını yanına alarak, ki birini de yolda kaybeder sonrasında, kaçarak tekirdağ'a ulaşır. varlıklı bir ailenin kızı olarak büyümüş bu kadın, hayatta kalmak için hastanelerde hademelik yapar dilini anlamadığı insanların arasında. makedon olduğu halde osmanlı topraklarına vatan deyip savunan kocasının tekrar onu bulması yıllar sürer.

    sevdiklerini hayatta tutmak için annesini, babasını, kardeşlerini, dostlarını, malını mülkünü geride bırakıp bilinmeze doğru gitmek buralarda atıp sıkmaya benzemez.

    debe editi: kültürel çeşitlilik bir ülke için büyük zenginlik. keşke kirli politikalara malzeme edilmese.

  • insanı kısa bir zaman için de olsa bir nebze rahatlatan yöntemlerdir...

    1) avucunuza ılık su alıp burnunuzun içine tutun. bu sırada suyu burnunuza çekmeyin, sadece burun içinize temas etmesini sağlayın. yoksa genzinize kaçabilir. nemlenen burun içiniz bir müddet sonra daha rahat nefes almanızı sağlayacaktır.

    2) su bulamazsanız kimseye göstermeden işaret parmağınızı tükürüğünüzle bolca ıslatıp tıkalı olan burun deliğinizi ıslatın. aynı mantıkla nemlenme bir nebze olsun daha rahat nefes almanızı sağlayabilir.

    3) eğer ki burnunuz %100 tıkalıysa ve ıslatmanız bir işe yaramıyorsa, işaret parmağınızla burnunuzun yan kısmından burun deliğinizi hızlı hareketlerle açıp kapamanız bir pompa işlevi göreceğinden, 10-15 dk kadar bu işlemi kesintisiz uygularsanız burun deliğinizin 1-2 dakika kadar açılmasını sağlayacaktır. merak etmeyin en fazla 2 dk. içerisinde tekrar tıkanacaktır lakin o 2 dakika dünyalara bedeldir.

    4) asla burnunuzu çekmeyin ya da açılır umuduyla sümkürmeye çalışmayın. daha fazla tıkanmasına yol açıyor.

    5) yattığınız odayı mümkün mertebe nemli tutun. kalorifer üzerine ıslak havlu, bez vs koymak işinize yarayacaktır.

    6) otrivine kullanmayın. yasak meyva gibidir. kullandıkça burnunuz açılır, açıldıkça daha fazla tıkanır.

    7) doktora gidin... muhtemelen burun deviasyonunuz ya da burun konkalarınızda sarkma vardır. ameliyat olacaksınız. genellikle bir boka yaramaz. en azından bende yaramadı

    8) alkol kullanmayı azaltın. alkol burun etlerinde şişlik yapabiliyor.

    9) sigara içmeyin.

    10) burnum açılacak diye burnunuza kulak temizleme çöpü, tuvalet kağıdı, ucu sivriltilmiş sakız, silikon aparatlar vs sokmayın... açılmıyor.

    11) doktora gidin...

  • bir ara ingilizcesini geliştirmek için telefonunun dilini ingilizce yapanlar vardı, noldu onlara, büyük elçi falan oldular mı?

  • yeni şafak'ın "ortaylı'nın tarihe ve millete bakışı ortaya çıktı. ilber ortaylı millete hakaret etti" şeklinde ortaylı'yı karalamaya çalışırken tarihçinin ters köşe yapması durumu. atatürk'ün zehirlenmesi hakkında yayınladıkları röportaj şayet şizofrenik bir beynin hayal ürünü değilse-ki yeni şafak'tan bahsediyoruz- ortaylı herkesin ağzına sıçarak gerekli cevabı vermiş.

    favori bölümüm:

    --- spoiler ---

    "bunların hepsi mahalle dedikodusu. her şeye bulaşmayın. bunu gazeteler çok yapıyor. kendine göre yeni türkiye kuruyorlar. bok kurarsınız. güldürmesinler adamı. yeni türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak. nereye baksan cahil. bir tane herif var. ( engin ardınç) eski solcu, alkolik, geri zekalı… o da konuşuyor. git başka tarih kitabı oku hayvan. baban seni fransız okuluna yollamış. lisan biliyorum diyorsun git başka dilde oku. herif okul kitabıyla tarih yazıyor geri zekalı."

    --- spoiler ---

    röportajın tamamının yer aldığı sıçmığın linki bu ama tık kazandırmamak için şöyle alalım: http://i.imgur.com/zaxvhww.png

    --------------------------------------------------------

    yanlışlıkla verdikleri bu başarılı gazetecilik örneği için yeni şafak'a teşekkür ediyoruz.

  • trafikte sürekli basıma gelen olaydır.
    başlarda gercekten özgüvenim olmadıgı icin kusurluyumdur benim hatamdır diye düsünüp hemen sag seride dogru kayıp insanları rahatsız etmeden gitmeye calısırdım.
    böyle böyle yüregim agzımda araba kullanmaya basladım ve bu durum acayip canımı sıkmaya baslamıstı. kafaya taktım bu mevzuyu
    sonra bir gün canım yine sıkkın bindim arabaya yürü kızım dedim bugun kesinlikle biriyle kavga ediceksin hadi bakalım. neyse bastık gidiyoruz basladı haydutun biri korna calmaya camdan elimi uzattım hayırdır isareti yaptım bi yanıt alınca hemen yanıma dogru sürdü aynı hizada gidiyoruz. hafif de gülüyo gevsek hosuna gitti heralde. ben göz kırparak hayırdır diyorum o da göz kırparak gülüyo neyse kırmızıda durduk boş boş gülmeye devam ediyo.
    velhasıl orda anladım bunun da yine bu erkeklerin can sıkma merakıyla ilgili oldugunu ve hicbir hatam olmadan kusursuzca araba kullandıgımı.
    yapmayın etmeyin kardesler kimsenin karısına kızına korna calıp da cesaretini kırmayın bırakın biz de sol seritte özgürce akıp gidebilelim..