hesabın var mı? giriş yap

  • herkes süper kahramanlara, mutantlara ve onların süper güçlerine hayrandır, işte doğada bizim bildiğimiz manada süper kahramanlar bulunur. bunlardan birisi de; elektrikli yılan balığıdır.

    adı üstünde bu arkadaşlar yaklaşık 860 volta kadar bir şok ve 1 amperlik ağır bir elektrik şoku üretebilmeleriyle ünlüdür. tipik olarak yaklaşık 2 m uzunluğa ve 20 kg ağırlığa kadar büyüyebilirler. uzun, silindirik bir gövdeye sahip olmaları nedeniyle insanlar onlara yılan balığı demiştir. ismine rağmen, yılan balığı değil, aslında bıçak balığı ailesindendir ve bu ailenin en büyük türüdür.

    şimdi bu arkadaşların süper gücüne bir bakalım; bu arkadaşların kas dokuları farklılaşma geçirerek bir fenerin içindeki piller gibi dizilmişlerdir. art arda dizilen plaklar yaklaşık 5.000 ila 6.000 civarındadır. nasıl bir arabanın aküsü 12 volt enerji üretebiliyorsa bu plaklarda etkileştikleri zaman bir araba aküsünün 72 katı kadar şok edici güce üretirler.

    bu farklılaşmış kas hücrelerine elektrosit denir. bu arkadaşların elektrik üretmek için kullandığı üç ayrı organı vardır. üç elektrik organına duyulan ihtiyaç, elektrik üretme kabiliyetinin çeşitli rollerini ayırmaktadır. ana ve avcı organları, bir av veya tehlike anında kullanılan yüksek voltaj üreticileridir. sachs'ın organı yalnızca düşük voltaj darbeleri üretme yeteneğine sahiptir, asıl amacı elektro iletişim ve navigasyondur ve canlı bu sayede avının yerini %100 bir şekilde belirlemiş olur. bu organlardaki özelleşmiş kas hücreleri genellikle düz veya çizgili kas dokularından daha büyüktür. sıradan kas hücreleri gibi kasılma mekanizmaları yoktur ve bir uyarı aldıklarında hareket etmezler. bu hücrelerin sahip olduğu şey bol miktarda iyon pompaları ve kanallardır. ayrıca standart kas dokularından on kat fazla sinaptik uyarıcı düğümlere sahiptirler.

    elektrosit hücreleri nasıl elektrik üretir?
    bu farklılaşmış hücreler içerisinde aktif bir şekilde çalışmakta olan sodyum-potasyum pompaları bulunmaktadır bunu bir damacananın su pompasına benzetebiliriz yani şöyle damacananın pompasına bastığımızda damacana içine hava pompalarız daha sonrasında içinde buluna su dışarı hareket eder. burada da hücre enerjisi sayesinde sodyum iyonları dışarı çıkartılır hücre içinde ise potasyum iyonlarının kalır. potasyumda iyonları + olmasına rağmen hücre içi negatif bir yükle yüklenir. dışarısı ise sodyum iyon fazlalığı nedeniyle pozitif bir hal alır. bu sayede hücre içi ve dışı arasında bir potansiyel fark oluşur. bu durumun stabil kalabilmesi için devre sanki paralel bağlanmış bir pil dizimi gibi çalışır çok küçük bir volt üretirler ve hazır halde beklerler. daha sonra beyinden gelen sinyaller sayesinde bir uyarı başlatılır ve bir anda bütün bu elektrositler seri bağlanmış bir pil gibi çalışmaya başlar ve en başta dediğim iyon pompaları devreye girerek bir tarafın artı bir tarafın eksi olması sağlanır. sonrası ise bizim için ölümcül olmasa da avlayacağı balık için ölümcül bir voltaj yükü salınıverir. görselvideo

  • bu tiplerin düşünceleri de, üslubu da beş para etmez. bu yaz itibarıyla kim bunları başımıza musallat ettiyse pipisi kopsun. fenalık geldi artık şunların ergen atışmalarından.

  • (bkz: yaran yanlış okumalar) ölmüş "papağanın" ayağının suyunu içmek olarak okudum.

    hem iğrenç hem komik görüntülerdir.

    düzenleme: papağanın ayağının suyunu içmek daha mantıklı geldi demek ki. hakikaten var bi' manyaklık bizde. yeşillendiren arkadaşlar mesaj kutumu çökertti sağolsun.*

  • tadım kaşığı diye bir şey yok. aşçıların minimum %80'i yemeğin, tatlının tadına bakmak için kullandığı kaşığı, kepçeyi (evet kepçeyi) tekrar ürünün içine sokuyor.
    zaten masterchef 'te de görüyorsunuz; milyonların önünde dahi bunu yapan var.

  • iddia 1 - yadigar ejder, son dönemlerinde sefalet içinde yaşadı ve parkta donarak öldü.

    gerçek 1 - parkta donarak değil, bir lokantanın tuvaletinde düşerek hayatını kaybetmiştir. alkol kullanmadığı halde, arkadaşlarının limonatasına votka koyarak sarhoş etmesinin de bunda etkisi olduğu söylenir. onun dışında, fakirlik ve yokluk çektiği doğrudur ama yeşilçam'ın diğer figüran ekibinden çok da farklı değildir yaşamı. (ayrıca, ileri derecede şeker hastası olduğu, düşmesinin sebebinin şeker koması olduğu da bir iddiadır.)

    iddia 2 - kemal sunal'la tartıştıktan sonra yeşilçam'da iş verilmez kendisine.

    gerçek 2 - kemal sunal ile oynadığı son filmi tarzan rıfkı'dır, 1986 yılıdır. ondan sonra 8 tane filmde oynamıştır. ölmeden önce en son dalgacılar . filminde oynamış. yani bir şekilde kemal sunal filmlerinde oynatılmadığı doğru olabilir ama komple bir ambargo olayı yok.

    iddia 3 - güreş sahnesinden sonra, kemal sunal sıcak arabada beklerken, yadigar ejder ısınmak için arabaya girmek ister, arabaya alınmayınca, settekilerle tartışmıştır, bir daha kendisine film verilmemiştir.

    gerçek 3 - o sahne 1982 yapımı doktor civanım filmindedir. o filmden sonra içinde kemal sunal filmleri de olan bir çok filmde oynamıştır.

    bunun dışında mezar taşında, 1991 tarihinde öldüğü yazarken, 1992 'de ölmüştür. yine mezar taşında 1951 yılında doğduğu yazsa da, 1946 doğumlu olduğu söylenir. ailesi ile ilgili bilgi olmadığı için hakkında çok fazla yalan-yanlış bilgi dolaşmaktadır internet sitelerinde. genç yaşta ölmesi elbette üzüntü vericidir ama belli bir kesim tarafından ajitasyona varacak derecede istismar edilmektedir bu durum. unutulmasın ki, yeşilçam'da, en az yadigar ejder kadar trajik hayatlar yaşayan ve hayata veda eden bir çok sinema emekçisi vardır.

  • kadın 4 çocuğunu bırakıp başka adama kaçıyor, ondan da hamile kalıp karnında bebesiyle üçüncüye koşuyor. bütün bunları öpüşmeden yapıyorsa vay babasının kemiğine.

  • çok tuhaf lan. ülkenin % 80'i reel faiz - nominal faiz falan bilmiyor.

    bu ülkede bu insanlar varken burası fırsatlar ülkesi aslında