hesabın var mı? giriş yap

  • hayatimda bazi ritueller var. mesela her sabah kahvemi alip gazetemi okudugum bank da bunlardan biri. biraz amerikanvari evet, ama olsun.

    son iki aydir, tahminimce 60 yaslarinda, dislerinin yarisini kaybetmis, agir adimlarla yuruyen, inceden beli egilmis, basindan sapkasi hic eksik olmayan, sevimli bir amca geliyor her sabah yanima. alman disiplini iste, her sabah 7:40-45'te yanimda oluyor. tanimiyorum. iki aydir hic konusmadik; ama her sabah yanima gelip oturuyor. yaptigi tek sey, oturduktan on saniye sonra basini hafifce gazeteme cevirip goz ucuyla tarihe bakiyor olusu. kisik bir sesle dienstag(sali) diyor ve gidiyor. samstag(cumartesi) diyor ve gidiyor. haftanin yedi gunu boyle. gune bakmaya geliyor. ben de arkasindan gulumsuyorum sadece.

    ne olduysa dun oldu. saat 7:55 olmustu. hala gelmemisti. iki aydir ilk defa boyle bir sey oluyordu. ne okudugum gazeteye odaklanabiliyordum, ne de kahveden tat alabiliyordum. gozum sadece o'nu ariyordu. niye gelmemisti? endise ediyordum. basina bir sey mi gelmisti? gun boyunca aklimdan cikmadi. "montag" demesi gerekiyordu o gun. o kadar kafama takmistim ki, ruyama bile girdi gece.

    bugun sabah oldu. ben yine gazetemi ve kahvemi alip banka oturdum. sadece gelmesini bekledim, adini bile bilmedigim o adamin. kahve iciyordum; ama gazete okumuyordum. saat tam 7:43'te belirdi kendisi. uzun zamandir boyle mutlu oldugumu hatirlamiyorum. oyle bi heyecanla actim ki gazeteyi. bu defa o basini cevirmeye zahmet etmesin diye epey sag tarafa dogru okuyordum. oturdu, on saniye gecti, yine basini cevirdi, bakti, "dienstag" dedi ve kalkip gitti.

    bu defa tedbirliydim. arkasindan fotografini cektim. olur ya bir gun gercekten hic gelmez. anisi kalsin bende.

    http://i.imgur.com/k3q5dyo.jpg
    - http://i.hizliresim.com/oeyeqx.jpg

    bir daha boyle yapma amca.
    gelmeyeceksen bile haber ver.

  • küçük oğlum ilkokul 1. sınıfa gidiyor, başlar başlamaz sınıftan bir kıza aşık oldu. kızı da evlenmeye razı etti kendi aklınca. diğer çocukların anneleri kızı güzel bulmayıp laf ediyorlar, sürekli "benim iki karış boyundaki oğlum da brad pitt değil." diyorum. geçen veli toplantısında öğrendim ki, kız sınıf birincisi imiş. bir de sakin, okula uğradığımda görüyorum hiç aşırı hareketi yok.
    bugün anneler günü için sınıfa çağrıldık, gittim oğlum mektup yazmış bana okudu, ağladım, diğer anneler de aynı rutini atlattı.
    ayrılacağım sırada oğlum gitme diye ağladı. kızcağız geldi "bak benim annem de gitti" diye sakinleştirmeye çalıştı. olmadı. bizim oğlan para istedi, cebimden bozuk çıkmadı, ararken kızcağız atladı "üzülme, annem 4 lira verdi, ikimize de yeter, bölüşüp istediğimizi alırız." diye.

    dönerken aklıma sözlükte türk kızı ile ilgili atılıp tutulduğu geldi. aslında türk kızı bu sanırım, ama güzel olanları şişirilip, görece estetik olmayanları iteklendiği için kızlar form değiştiriyor...

    7 yıl sonra gelen edit: bu yıl farklı okullarda liseye başladılar. zaman içinde iyi dost olduklarına karar verip evlenmekten vaz geçtiler. :) ama sayelerinde çok iyi aile dostları edindik, sık sık bir araya geliyoruz. mevzubahis kızımız da hala çok akıllı ve sakin ama oldukça da güzelleşti.

  • türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.

    ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.

    2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?

    bilemiyorum be sözlük.

  • eski bir hocam şöyle derdi;

    evlenmeyi düşündüğün kadınla evlenmeden önce muhakkak bir kaç gün bile olsa aynı evde yaşa, sabah kalktığında neye benzediğini gör, o gördüğün şeyi sevip sevmediğini sorgula, zira senin aşık olduğun şey bir sinema perdesinden ibaret olabilir.

    hocamın şu an 5. evliliğini yaptığını hesaba katmazsak, ben onun bu görüşüne katılıyorum.

  • iş etiketinin temeli iş hayatında güçlü iletişim yöntemleriyle etkili bir imajı oluşturabilmektir. iş etiketi kültürel alanda ülkeden ülkeye çeşitlilikler gösterse bile temel kuralları değişmez.

    iş etiketinin bazı kuralları şunlardır.

    1) randevularınıza zamanında gidin mümkünse her randevunuzdan on dakika önce görüşme yerinde olmaya kendinizi alıştırın. bu size kendinize çeki düzen verecek, soluklanacak ve düşüncelerinizi sakinleştirip odaklanacak süreyi verecektir. ter kan içine batmış ve nefes nefese gittiğiniz her randevu karşı tarafa zamanını planlamayan, disiplinsiz ve saygısız bir imaj yansıtmanıza sebep olur.

    2) giymeniz gereken kıyafetin şekli, rengi ve stili duruma göre değişiklikler gösterir ancak temiz, ütülü ve pırıl pırıl olmanız gereksinimi değişmez. her durumda içinde bulunduğunuz çalışma pozisyonundan birkaç kademe üstünüzdeki insanlar nasıl giyiniyorsa öyle giyinmeye çalışın. örneğin elemansanız müdürünüz gibi giyinin, müdürseniz genel müdüre bakın eğer genel müdürseniz ceo sizin için iyi bir örnektir.

    3) kibar olun. etrafınızdaki insanlardan selamı, sabahı ve teşekkürü esirgemeyin. işyerinde siyasi ve dini tartışmalardan kaçının, bunların size hiçbir faydası olmayacağı gibi bolca zararı olur. espri yeteneğinizi geliştirin böylece insanlar sizinle konuşurken gerilmezler ama fazla da abartmayın.

    4) dedikodu ve insanlara kulak misafiri olma çocukça hareketlerdir. hiçbir dedikodu ortamına bulaşmayın hele duyduğunuz şeyleri başkalarına kesinlikle aktarmayın çünkü genelde dedikoduları kimin çıkardığı bilinmez ama kimin yaydığı çok iyi bilinir. birileri kendi aralarında özel bir konuşma yaparken onların bulunduğu ortama girmişseniz bir an önce orada bulunduğunuzu belli edin, böylece insanları dinliyor algısı üretmekten kendinizi korumuş olursunuz.

    5) insanlarla konuşurken onlara tüm ilginizi verin. birileri size bir şeyler anlatırken elinizdeki telefonla veya önünüzdeki monitörle ilgilenmeyin. eğer acil bir işiniz varsa mutlaka karşınızdaki insandan izin alarak ilginizi ondan ayırın. unutmayın kimse kendisini önemsiz, değersiz hissetmek istemez ve kendilerine yeterince ilgi göstermediğinizi düşünürlerse büyük bir kin ve öfkeyle karşılık verirler.

    6) beden dilinize dikkat edin. insanlarla tokalaşırken veya bir sunum yaparken tüm bedeninizin doğru mesajı gönderdiğine emin olun. bazı durumlarda abartılı bir el sıkışma bile tüm işinizin bozulmasına sebep olabilir.

    7) insanlara kendinizi doğru şekilde tanıtın. bazen karşınızdaki insan sizin kim olduğunuzu hatırlamayabilir, böyle bir şeyi hissederseniz kendinizi kısaca tekrar hatırlatın. eğer bir görüşmeye yanınızda başka insanlarla gitmişseniz onları da doğru şekilde tanıtmaya zaman ayırın.

    8) karşınızdaki insanın sözünü kesmeyin ve mutlaka söyleyeceklerini bitirmesini bekleyin. eğer karşınızdaki insanı dinlemiyor ve sürekli sözünü kesiyorsanız ona verdiğiniz imaj “seni de söylediklerini de hiç önemsemiyorum” mesajını içerir ve böyle bir imaj verirseniz işiniz hiç kolay olmaz.

    9) dilinize hakim olun. özellikle argo dil kullanımınıza çok dikkat edin. kendinizi rahat hissettiğiniz bir ortamda sarf edeceğiniz argo bir sözcük yanlış kulağa gitmesi halinde kariyerinize büyük bir zarar verebilir. iş ortamında kullandığınız dil aynen giydiğiniz kıyafetler gibi belli standartların üstünde olsun.

    10 ) iş saatlerinden sonra ofis olarak yarı resmi bir yemeğe veya eğlenceye katılmanız gerekiyorsa özellikle alkol alımınıza dikkat edin. kendinizi fazla rahat hissedip nasıl olsa bu eğlence yemeği diyerek alkolü fazla kaçırırsanız bunun bedelini ertesi gün işyerinde kesinlikle ödersiniz. yeme içme konularında ayrıntılara dikkat edin. örneğin ofise yemek getiriyorsanız keskin kokulu ve başkalarını rahatsız edecek gıdalardan sakının.

    evet, gördüğünüz gibi aslında hepimizin bildiği ve çoğu ufak ayrıntılar gibi görünen bu tür konular gereği yapıldığı takdirde kariyerinize büyük fayda verecek olumlu bir imaj oluşturmanızı sağlayacaktır. ama bunlar önemli değildir derseniz yapacağınız ufacık bir etiket hatası yıllarca kan ter içinde oluşturduğunuz kariyerinizin tepetaklak olmasına sebep olabilir.