hesabın var mı? giriş yap

  • şu an olduğumuz kişiyle olmak istediğimiz kişi arasındaki fark kapansaydı ve kendimiz olma şansını elde etseydik ne olacaktı? daha mı mutlu, daha mı güçlü, daha az mı acı çeken, daha zengin mi, ayakları yere daha sağlam basan biri mi olurduk o durumda? bunlardan her biri içerisinde arzuyu da barındıran ihtimaller ve kendimizin hali hazırdaki versiyonu kafasında yarattığı bu ihtimallerden büyülenerek kendini eleştiriyor. olmak istediğimiz kişilik versiyonumuzun gerçek kendiliğimiz olduğundan emin olmuşusuz da o mertebeye ulaşamadığımız için şu andaki benliğimizi suçluyor gibiyiz. kişinin kendisi olamaması ifadesindeki kendilik kavramı, gözlerini şu anki benliğimize dikmiş ve "kendin ol" diye emirler yağdıran üstbenimizden başkası olmayabilir. bu emirlere kulağımızı tıkayamadıkça, ciddiye almamayı öğrenemedikçe de bir kendilik ideali yaratmaktan da, yaşayan benliğimizi ( mutlu olan, mutsuz olan, acı çeken, kıvranan, aşık olan, merak eden, isteyen, şikayet eden) bu idealle kıyaslamaktan da, benliğimizi üstbenle kırbaçlamaktan da vazgeçemeyeceğiz.

    neden kişinin kendisi için bir yabancıya dönüşmesi ihtimali yerine illaki kendisi olmasını göz önüne alıyoruz ki? kendilik bu denli çekici görünürken yabancılığı ihtimallerden biri olarak tanımayışımıza yol açan şey ne? belki de kendimizin dışına çıkamadığımız için ortaya çıkıyordur bunca sorun. belki de kafamızdaki benlik ideali son derece sıkıcıdır ve ona ulaşmaya çalıştıkça günden güne sıkıcı bir insana dönüşüyoruzdur da sorunlarımızın çözümü olacak şey kendiliğimize yabancılaşmaktan geçiyordur.

    kişinin kendisiyle arasındaki mesafe kapansaydı ve kendimiz olabilseydik son derece bayık, çekilmez insanlara dönüşürdük bence. kendimizden o kadar memnun olur, öylesine doymuş olurduk ki farklılık fikriyle hiç ilgilenmez hale gelir, imgemizle bütünleşmenin yarattığı keyifle iyiden iyiye bencilleşirdik.

    kendimiz olmamız gerekmiyor. olunmak için planlar yapılacak bir kendilik yok çünkü. kendimizle olan sorunlarımızın örtbas edilmesi için yaratılan bir imajdan öte birşey değil ideal-kendilik. üstelik bu imajı oluşturan bile biz değiliz çoğu zaman, dayatılmış, üstben halini almış bir imaj söz konusu. tanımamızın mümkün olmadığı iki yabancının sperm ve yumurtasının birleşmesiyle dünyaya gelmişken kendimiz olmamız mümkün mü? kişinin kendisi olabilmesi dışarıdan oldukça iddialı bir savken, buna ulaşmaya çalışan kişi için oldukça acılı bir sürece de yol açabilir.

    kişinin kendisi olamaması deyişinin gizli öznesi acı çeken bir benlik. şu anki kendiliğine bakmak ve onun yol açtığı sorunlarla bir yolunu bulmak yerine ideal bir kendilik koyuyor önüne. eğer o ideale ulaşsaydı, kendisi olabilseydi ne olurdu? üstbeninin yerine geçmiş olur ve zorbalaşırdı bence.

    kendilik denilen şey bir kurgudur ve ona yaklaşmak yerine kurgunun yapısını sökerek ondan farklılaşabilirsek kendiliğimize yabancılaşabilir ve başka başka kendilikler olduğunu da keşfedebiliriz. kendimize yaklaşmak doygunluk getirirken kendiliğimizden uzaklaşmak, onu daha az umursamaksa düşüncelerde ve eylemlerde serbestliğin gelişimine, özgürleşmeye kapı aralayabilir.

    üstelik kendimiz olmamaya çalışmak kendimize ulaşmaya çalışmaktan daha fazla çaba gerektiren bir tercih. kendimiz olmaya çalışırken olayın aktörü de dublörü de kendimiziz. bokumuzla oynayıp dururuz tabiri caizse. kendinden çıkmaya çalışmaksa dışarının varlığını duyumsatır. orada başka benlikler vardır, yabancılığı hissederiz, tedirgin oluruz, deneriz, çok az şey benliğimize uygun olarak cereyan eder. dünyanın ne denli büyük bir yer olduğunun ve gerçekliğin gücünün farkına varırız. aranan kendiliğe kıyasla daha meşakkatli bir süreçtir bu. zorlandıkça kendiliğimze tutunur , elimizde kalan son şeyi gerçekliğin insafına bırakmaktan ölesiye korkarız. oysa yeni olanın deneyimlenmesi tam da bu bırakışın ardından gelecektir.

  • en baba karin hareketlerinden birisidir*. yalniz oyle disardan gorundugu kadar basit bir hareket degildir, ozellikle ilk yapmaya basladiginiz zamanlarda adami bitirir, ama pes etmeyin. hem klasik duz plank hem de yan plank yapin*. yalniz bu hareketi yaparken cok dikkatli olmak gerekir. kaslar yeterince guclu ve esnek degilse maazallah belinizde sikinti yaratabilir. bu hareket icin ozellikle sirt, arka bel ve quadricepsleriniz ne kadar guclu ise o kadar az zorlanirsiniz diyebilirim. oncelikle tek set 40-45 saniyelik denemelerle baslayip, sonra 1 dakikaya cikarip, sonra 2 set ve 3 set ile de nirvanaya ulasabilirsiniz.

  • slimani, van persie gibi sağlam kazıklara biz alışık olduğumuz için süreç nasıl gelişiyor anlatalım galatasaraylılara.

    ilk aşama; abi adama top gelmiyor ki, adam napsın aşamasıdır.
    ikinci aşama; adam fizik olarak hazır değil, sezon başı iyi kamp geçirmedi zaman geçtikçe form tutacak aşamasıdır.
    üçüncü aşama; yavaş yavaş sövme aşamasına geçilir, o kadar para verdik veteran forvet aldık, hay ben böyle yönetimin denmeye başlanır.
    dördüncü aşama; yüksek maaşlı olduğu için göndererek maaşından kurtulmaya çalışma aşamasıdır. 3 yıl sözleşme yaparak biz ne bok yedik denmeye başlanır.

    galatasaraylılar şu an ilk aşamada. 4-5 hafta sonra ikinci aşamaya geçileceğini düşünüyorum.

  • ehliyet kurslarının eğitim araçlarında şoförün acemi olduğunu belirten uyarıcı işaretler vardır. bunu gördüğü halde sıkıştırmak için trafik canavarı olmak gerekir.

    kaldı ki tecrübeli bir sürücü bile yokuşta aracı kaldırırken sorun yaşayabilir, sırf bu nedenle birine saldırmak, hatta adam toplayıp geri gelmek tam bir şerefsizliktir.

    sonra o.ç. taksici başlığını sildirmeye uğraşıyorsunuz, önce insan olun.

  • sınavdan önce 09:45'te kapıların kapanacağı söylenmiş mi ? söylenmiş. arada kalan 15 dakika içerisinde sınavla ilgili bilgilendirme ve kitapçığa işaretleme işlemleri yapılacak. bu arada öğrenciler doldurmaları gereken yerleri öğretmenlerin direktifleriyle dolduracak. bu süre bunun için var. sen 09:47'de geleni içeri alırsın. 09:50'de gelen onu aldın beni de al der. 09:55'te gelen 5 dakika önce gelen girdi ben de gireceğim der. sınav başladıktan sonra 0.1 puanın bile hayati önem taşıdığı bir durumda geç kalmış bir öğrencinin kitapçık doldururken sürekli öğretmene soru sorup konsantrasyonunuzu dağıtması da hiç hoş olmaz. sınav nasıl başlarsa öyle gider. içerideki 29 öğrencinin geç kalan 1 öğrenci yüzünden bir paragraf sorusunu tekrar okuması 30 saniye kayıp demek. tabii ki ellerinde olmayan sebeplerden dolayı geç kalmışlar ama bence bu durumda yapacak bi'şey yok.

  • en fazla 60. dakikada hükmen 0-3 olarak bitirilmesi gereken maçı devam ettirenlerin suçudur.

    her sene bu futbolu terörize eden topluluğa tolerans gösteriyorlar. neden, çünkü ülkeyi siyaseten karadeniz lobisi yönetiyor.

    adamlar hakem dövdüler, futbolcu dövdüler, hakemi odaya kitlediler, sahaya kale direği attılar, neler neler yapmadılar amk. her birinden ayrı ayrı küme düşürülmeleri gerekiyordu. ama işte “bakan”ı olan kazanıyor bu ülkede.

  • bre zır cahiller, sadece geçen yıl 139.500 kişi türkiye'den yurt dışına gitmiş.

    bir de kalkmış diyor ki aldığım duyumlara göre puhaha nasıl oluyor lan o ? mesela her hafta dünyadaki göçmenlik kurumları alfabetik sırayla arayıp da "abi gözünüz aydın, bugün bizim burdan bir türk daha yola çıktı" mı diyor ya da haftalık excel dökümü mü atıyor ? *

    3 yıl önce yurt dışına taşındım. şayet ailem türkiye'de olmasa sanırım kolay kolay tatile falan da gitmem o derece.

    zorluklar kısmına gelecek olursak da;

    yemek gibi bir dert artık yok, avrupa'nın neredeyse her yerinde türkler ve türk yemekleri var. en fazla 1-2 saat yol gidersin sonunda o lahmacuna, dönere, pideye kafayı gömersin kardeşim.

    ırkçılık falan filan denmiş, elbette ülkesine göre oranı değişir ama türkiye'de sokak köpeği tarafından parçalanmaktan, samuray kılıçlı şizofren tarafından yolda doğranmaktan ya da avm'de kekonun birinden durduk yere suplex yiyip de sakat kalmaktan daha acı bir durum değil bu.

    özetle arkadaşlar; 10 kişilik arkadaş çevrenizin bir tanıdığının arkadaşının başına gelen bir olayı kitleleri etkileyen bir şeymiş gibi büyütmeyin. 10 binde 1'dir o. ha bir de siz her yurt dışı dediğinizde yukarıdaki gibi zırvalayanlar olacaktır direkt muhabbeti kesin ve dil öğrenmeye devam edin. dünya çok büyük ve insanca yaşamak herkesin hakkı.