ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
adana'da türktelekom bayine sıçan kadın
-
ulan oturmuşum isveçte nobel ödül törenini izliyorum 2 dk sözlüğe bakayım dedim gördüğüm manzaraya bak.
beklenen büyük istanbul depremi
-
türkiye'yi bitirir, dükkanı kapatır çıkarız.
tüm ülkeyi aynı yere inşa etmeseydik iyiydi ama neyse.
evde cin olması
-
tonik de varsa fena olmaz.
yüzüklerin efendisi'ndeki unutulmaz replikler
-
"beşinci günün şafağında beni bekleyin. şafakta doğuya bakın." diyerek gandalf'ın unutulmaz bir katkıda bulunduğu repliklerdir.
boşanan kadının inleme sesi dinletmesi
-
victor hugo’nun bir sözü vardı, aklıma o geldi: ‘kadının, artık çıkarı kalmadığı erkeğe tanrı acısın...’
yarı karayipli kız ve türk annesi
-
çok sempatikler ya. insan aralarındaki iletişimi, sıcaklığı hissediyor. tamam anne kızıyor ama onda da kendi annemizi görüyoruz biraz da :)
fatiha
-
ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
babam:
elhamdürüsiyle
kızlar sürüsiyle
hergün birisiyle
yarabbi şükür allahım
ben: aman be baba
babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
elemtere ellipara
babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
babam: ehi ehi ehi he
* ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:
sübhaneke
sümbülteke
anam eke
babam teke
diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim
(bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)
sevgiliyle ıssız adaya taşınmak
-
15 yaşındayken blue lagoon filmini izleyen ve bundan çok etkilenip 1989 yılında 18 yaşına basan martin popplewell adında bir genç tarafından pasifik okyanusundaki bir adada yapılan ve yıllar sonra 2001'de belgeseli çekilen proje. eleman bu projeye başladığında dünyanın bir çok ülkesinden gazeteciler ve muhabirler olayı izlemek için gelmişler. sonuç olarak belgeselden spoiler vermeyeyim ama olaylar hiç beklendiği gibi gitmemiş ve bir çok sürpriz yaşanmış.
kahramanlarımız sonuç olarak adada sadece 2 ay kalabilmişler ve evlerinin yolunu tutmuşlar. tabi ki 12 sene sonra belgesel için yeniden biraraya gelmişler ve eski günleri yadetmişler.
belgesele buyrun: https://www.youtube.com/watch?v=-qsxyz3he3m
bazı resimler:
http://www.martinpopplewell.com/…s/2013/12/b021.jpg
http://www.martinpopplewell.com/…ds/2013/12/b03.jpg
abimizin sitesi: http://www.martinpopplewell.com/
edit: belgesel açılmıyorsa "the real castaway" diye aratınca başka sitelerdeki versiyonları da çıkıyor. bende vpn var ve açılıyor ama bazı kişilerde açılmamazlık etmiş.