hesabın var mı? giriş yap

  • mevcut şartlarda o durumda yapılabilecek en temiz hareket.
    arkadaşı doğru kararından dolayı tebrik ediyorum.

  • çok da imkansız olmayan bir şey.

    çok güzel entryiler yazılmış, debeye girmiş. şahane. sadece kendimce buradakilere ek yapmak istedim.

    ülkenin dilini konuşmak gerekmez, kör topal ingilizce bile yeter. her şehride ucuz ama güzel yemek bulunur. yemek için en trustik caddelerde gezmek yerine ara sokaklara dalınız. nasıl ki istanbul'da sultanahmet'te restoranlar pahalı ve orta kalitede ise, ama eminönüne inince ucuza şahane yemek bulunuyorsa aslında bir çok şehirde de öyle. bir restoranın lokantanın filan iyiliğini anlamak için müşteri sayısına bakmak her zaman işe yarar zaten de bir de içerideki insanlar yabancı mı oranın yerlisi mi ona da bakın. çin restoranıysa ve içeride bolca çinli varsa iyidir, arjantin restoranıysa ama müşteriler hep turistse oradan uzak durun. gibi.

    lokal insanlara sorun. en başta da taksiciye, otobüs şoförüne sorun. çekinmeyin dil bilmeseniz de, adam da bilmese de açın haritayı, el kolla nereye gidelim dediğinizi anlarlar. genelde de herkes turiste yardım etmeyi sever. sokaktan adama sormayın ama. kimcidir necidir belli olmaz.

    başka yemek opsiyonu bizim migrosa denk gelen ne varsa onu keşfedip peynir, salam ekmek filan alıp bir parkta kendine sandviç yapıp yemek. her öğün farklı lezzet deneyecem diye bir amacınız yoksa, ucuza karın doyurur.

    internet önemli; gitmeden önce gideceğiniz ülkenin kullanıp atmalık internet seçeneklerine bakın. bazı ülkelerde çok ucuza turistler için ucuz ve kısıtlı süreli telefon kartları oluyor. her ülkede o kadar da kolay bulunamayabiliyor ama. bir ülkede 2 gün kullanmalık kartı alırsın işine yarar, öbür ülkede ananın nikahına kadar sorup seni 6 aylık kampanya almaya zorlamaya çalışırlar. ikincisi olduğu takdirde free wifi bulacaksınız. özellikle avrupa, amerika, rusya, avustralya ve yeni zelanda'da kolayca bulursunuz. hatta civarınızdaki cafeden bir kahve alıp wi fi şifresi sormaya bile paranız yetmiyorsa oradan çıkan müşterilere sorun. birisi illa şifreyi verecektir.

    kütüphane keşfedin. gittiğiniz ülkeye göre bolca vardır ya da hiç yoktur. ama turistik kitaplar vs burada bulunur. hem de gün içinde yorulunca yine cafeye filan para vermeden takılıp zaman geçirmek için güzel mekandır. ya da bana öyle geliyor ama kütüphane hep benim çok işime yaradı şimdiye kadar. temiz tuvaleti vardır, wifi'ı, bilgisayarı vardır. kimseye hesap vermeden oturur herşeyini şarjedersin. evceğizinden uzakta bir ev adeta.

    kalacak yer için de couch surfing, air b&b gibi opsiyonları gözden geçirin. hostel de çok keyifli olabilir ama birinin evinde kalıyor olmanın da farklı avantajları oluyor. evinde kaldığı kişiden çok yardım alan arkadaşlarım oldu. kaldığı evin sahibi bisikletini sürekli ödünç veriyordu mesela bi tanesine, öbürüne giymediği kıyafetlerini vermiş hep anında hava soğuyunca.. diğeri havaalanından almaya geldi filan.. yani tabi böyle beklentiler içinde olmayın ama birine misafir gitmişsin gibi de olabiliyor. bunlar olmasa bisiklet ya da yol paraları ek masraf, hava soğudu hesap edemedin mont alınacak masraf, havaalanından taksi masraf. yarın bir gün sana birisi gelir sen de onu ağırlarsın.

    havaalanından taksi demişken. gideceğiniz yere göre taksi aşırı pahalı olabilir, otobüs münasebetsiz erken saatte bitiyor olabilir. otostopa güvenemiyor olabilirsiniz. ama otostop her zaman bir opsiyon. hele türkiye'den daha güvenli bir yere gittiğinizi düşünüyorsanız. otobüs saatlerine bakın, genelde havaalanından şehir merkezine shuttle lar vardır. keşfedin. o yorgunlukla üşenmeyin. hatta havaalanından sizin gibi arrival'dan çıkan diğer insanlara bile sorun "abi arabanızda yer var mıdır beni/bizi de atsanız merkezi bir yere" diye. tipine göre seçin tabi bu insanları.

    bir de son olarak, şahsi kanaatim bu herkesin tercihi farklı olabilir ama, paranızı bence gece içmek yerine daha çok kültürel şeyleri gezmeye harcayın. gece içmeyin demiyorum, ama her zaman sarhoş olursun, bir kaç günlüğüne geldiğin şehirde sarhoş olacağına, geceleri al eline bir bira ortamı izle, muhabbet et tadını çıkar. ikinci üçüncü dördüncü içkiye harcamadığın parayla da kendi ülkende göremeyeceğin şeyleri gör, mesela bir konsere git, müze gez, tarihi bir yapıya gir bak, hiç yemediğin çok tuhaf bir şeyin tadına bakmaya harca parayı, türkiye'de yapmayacağın bir aktiviteye yatır.

    bol keyifli gezmeler diliyorum.

  • hergün facebook'ta 100 paylaşım yapan insanın, doğumgününde o gün hiç facebook'a girmemiş gibi yapması, paylaşım yapmaması, cool takılması, duvarına yazılanların sonlanmasını beklemesi.

  • annemi, babamı güldürdü; beni güldürüyor; çocuklarımı güldürecek. yaptığı zor işi en kolay böyle anlatabilirim sanırım.

  • evlenmek istemediği ancak ailesi tarafından evlendirilmeye zorlandığı hatunun "içkin, kumarın var mı?" sorusunu "içkisine kumar oynuyorum. tüm günahları tek potada eritiyorum." gibi harika bir şekilde cevaplamış geniş aile karakteridir.

  • bir roportajinda "yaş ilerledikçe aşkı algılamakta da bir fark oluyor mu?" sorusuna su sekilde cevap verip yalnizligimi bir nebze aydinlatmis sair, yazar.

    "e haliyle. şimdi karşıma çıkacak biriyle mesela yaşayacağım aşk, farklı olacaktır. ben kıymet bilecek yaşa geldim. sadece hayatıma alacağım sevgilinin değil, dostlarımın, her şeyin fazlasıyla kıymetini bilen bir adamım artık. gençlikte hoyratça harcıyoruz bazı şeyleri, "yaaa madem öyle, bitti o zaman bu iş!" diyoruz, şimdi o lafı o kadar kolay etmiyorsun. "kapı açık, arkanı dön ve çık!" şarkısını, o kadar kolay söylemiyorsun. o kadar kolay ajda pekkan olamıyorsun! "bunu yarın konuşalım" demeyi öğreniyorsun. çünkü aslında sadece aşk değil, hayata ait dünyada çok az şey olduğunu anlıyorsun. bütün dünya, bir avuca sığacak kadar şeye indirgeniyor. gençken daha fani ve tali şeylerin peşinde oluyorsun. mesela laf oturtmaya bayılıyorsun, birinin ağzının payını vermek senin için bir güç göstergesi haline geliyor. bir yaştan sonra böyle şeylere tenezzül etmemeyi öğreniyorsun. yaşamı bir kendini oldurma, kamil olma süreci olarak görüyorsun. ben öyle görüyorum..."