ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eşek gibi çalıştıktan sonra erkeğe yemek yapmak
-
eşşek gibi çalıştıktan sonra kendine yemek yapmak gibi bişey. asıl sorun eşşek gibi çalışıp evde yemek yapmak zorunda olmak. yani eşşek gibi çalışıyorum ulan dışardan söylerim lüksünün olmaması. çünkü para yetmez. yahut eşşek gibi çalışmana rağmen, evde yemek yapacak birini istihdam edemiyor olmak sorun. öyle ki, çocuğu anane babanne elinde büyütmek zorunda kalmak, okul başlayınca bakıcı parası verilmesin diye fellik fellik etütlü okul aramak zorunda kalmak gibi.
çare zengin koca! asdfgfgdsd
750 milyonluk ankapark'ın hesabını verecek kişi
-
(bkz: ankapark rezaletinin kimseyi çıldırtmıyor oluşu)
750 milyon dolar lan. bak bir daha diyorum. 750 milyon dolar.
ulan en fanatik akpli olsam şu meseleden sonra oturur iki dakika düşünürüm.
bu kadar fakirin fukaranın yetimin öksüzün hakkına girip pişkince sırıtabilmek, insan içinde gezmek... tarih sizin gibi insanları yazarken yeni bir kelime bulmak zorunda kalacak. akpli siyasetçi utanmazlığı anlamında. normal kelimeler karşılamıyor bu kansızların yaptıklarını...
sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa'nın ingilizcesi
-
"too many chiefs, not enough indians."
abdullah gül'ün mavi ekran verdiği an
-
ilgili videonun 1:41 anında danimarka basbakani'nin "abdullah bu ne diyo amk?" bakisi ve abdullah gul'un "olm ne sandin ulke ulke degil ki xd" seklindeki yuz ifadesi ile klasikler arasina girmis efsane olay.
rüzgar çetin'e hayatın zehir olduğu gerçeği
-
rüzgar'ın etrafındaki arkadaşları ve peşinde koşan kızlar zaten onunla aynı karakterde olduğu için etkilenmeyecektir. hatta teselli bile edeceklerdir "mağdur" arkadaşlarını. çünkü bura türkiye, ne bekliyon.
çöp bulamayınca çöpü elinde taşıyan insanlar
-
ertesi gün de aynı dünyaya uyanacağını bilen insandır. yediği kaba pislemez.
1 haftada 500 lira harcanan flörtün terk etmesi
-
kahvedeki hikmet dayıyla flört eden yazarın isyanı. kafayı dışarı çıkarınca 500 tl gidiyor zaten amk.
tostuna eşli batak mı oynadınız?
havadaki uçağın kapısını açmaya çalışmak
-
ucak kapisinin tasarimi ve fizik kurallari havadaki ucagin kapisinin acilmasini imkansiz hale getirmektedir. oncelikle, ucak yukseldikce disaridaki havanin basinci azalacaktir. deniz yuzeyinden 5.500 metre yukseklikteki havada oksijen molekulleri cok seyreldiginden, insan vucudu yeterince oksijen alamayip kendinden gececektir. bunu engellemek icin ucagin icindeki basinc deniz yuzeyinden yaklasik 2.400 metre yuksekteki kosullara denk olacak sekilde ayarlanir. modern ucaklarin ucusu ise deniz yuzeyinden 10.000 metre yuksekte seyreder. o yukseklikte tipik ucak kapisinin uzerindeki basinc yaklasik 11 tona esittir. en guclu insanin yerinden kimildatabilecegi agirligin 500 kilo civarinde oldugunu dusunursek fizik kurallarina gore basinc farki dolayisiyla kapinin itilerek acilmasi imkansiz hale gelecektir. ayrica, ek onlem olarak, ucak kapilari ice gelen kismi dis tarafina gore biraz daha genis olacak sekilde, yani sanki lavabodaki tikac gibi dusunurseniz, iceriden disariya dogru acilamayacak bicimde yapilmistir.
ancak, ucagin yolcu kapisinin acilmasi durumu disinda, govdesinde bir delik acilmasi, ya da bir pencere caminin catlamasi gibi durumlar cok ender de olsa imkansiz degildir. yakin gecmiste, 2018 yilinda amerika'da meydana gelen bir kazada, ucagin motorundan kopan bir parca bir pencerenin camini kirmis, ortaya cikan ani basinc farki vakum etkisi yapmis ve pencere kenarinda oturan yolcuyu disariya cekmistir. diger yolcularin cabasiyla cam kenarindaki yolcunun vucudu kismen iceride tutulabilmisse de aldigi yaralar olumcul olmustur.
benzer sekilde, 3 mart 1974'de fransa'da meydana gelen thy ucagi kazasinda, tam kapatilmayan kargo kapisi, yolcu kapisina benzer bir tasarima sahip olmadigindan, kargo bolumune maksimum yer kazandirmak amaciyla disa dogru acilacak sekilde tasarlandigindan, tam kilitlenmedigi icin patlayarak acilmis ve ucagin icindeki 346 kisi hayatlarini yitirmislerdir.
ilk türk atom bombası için isim önerileri
ne alacağını anlamadan bakkala giden çocuk
-
eğer ki algıda büyük bir problem yaşamışsa, dünyanın en saçma talebinde bulunabilen çocuktur.
apartmanın altıncı katında oturan yaşlı teyze sokakta oynamakta olan bana seslenir:
- evladıııım; bana bakkaldan '...' alır mısın?
- ne aliiim?
- '...' oğlum '...'
- ne kabıııııı?
- '...', '...!!!!' al bu da parası!
- ne kabuğu yaaaaa anlamadım ki (mırıldanarak tabi)
- kısa olsun unutma!
teyze kağıt parayı mandala sıkıştırıp atar, sarı bir paraydı ama miktarını hatırlamıyorum. parayı alıp bakkala giden ben, çekingen ve ne dediği kendi kulaklarım tarafından bile anlaşılmayan bir ses tonuyla:
- abi balkabağı var mı?
- ne?
- balkabağı abi, kısa olcakmış
- yok be evladım, bakkalda ne işi olsun balkabağının
- tamam abi hayırlı işler
sokağa dönen ben, sepetini salmış balkabağını bekleyen teyzeye;
- teyzeeeee balkabağı yokmuuuuuş???
- ne balkabağı oğlum, maltepe maltepe, kısa maltepe alıcaksın
- heeee tamaaaam (bozuntuya bile vermeden)
şimdi düşünüyorum da;
balkabağı lan balkabağı...
hangi insan evladı bakkala gidip balkabağı ister, ulan?
o değil de, balkabağı dediğimde bakkalın suratındaki ifadeyi hatırlıyorum da.. :)