hesabın var mı? giriş yap

  • damadın açıklamasıdır.
    hani biri borç istemeden önce, "abi şuradan büyük para bekliyorum" diye önden bi güven vermeye çalışır ya, sanki damat da tam olarak onu yapıyor.

    bu arada hani dışa bağımlılık bitmişti, hani imf bizden borç istiyordu.
    edit; imla.

  • utanmazca savunulan rezalet. şu devreciliği, alt dönemlere dayak atmayı, kendine hizmet ettirmeyi filan kültür zanneden hıyarlardan biri benim çocuğuma denk gelir inşallah da türk ceza kanunu tersten bir okuturum o öküze.

  • içen kişiyi ölümsüz kıldığına inanılan efsanevî su. nâm-ı diğer " hayat suyu. "

    insanoğlu her daim ölümsüz olmayı istemiş hatta tarih boyunca bazı hükümdârlar akla hayale sığmayacak işlere girişmiştir bu uğurda.

    gerçek ile mitolojinin yoğun şekilde iç içe geçtiği unsurlardan biridir âb-ı hayat.
    tüm dünya mitolojilerinde olmakla birlikte gılgamış destanı ve iskender efsanesi, âb-ı hayat özelinde mükemmel eserlerdir.

    tarihin ilk yazılı destanı olan gılgamış destanı'nda, hükümdâr gılgamış'ın ölümsüzlüğü arayışı hikâye edilir.

    iskender efsanesinde, iskender, âb-ı hayat çeşmesinin varlığını öğrenir âlimlerden. tüm ordusunu toplar ve bu suyu aramak için yola koyulur. lâkin olmadık işler gelir ordunun başına ve iskender'in yanında sadede aşçı kalır. aşçı yemek hazırlamak için bir çeşmeye gider, yanındaki tuzlanmış balığı yıkamak ister fakat balık suya değer değmez canlanır ve çeşmenin gerisindeki derin suya atlayıp kaybolur. aşçı, bu suyun âb-ı hayat olduğunu anlar ve ve sudan içer. olayları iskender'e anlatır. iskender bunun üzerine hemen oraya koşar fakat çeşme falan göremez. o kadar çok sinirlenir ki aşçıyı öldürmeye karar verir ancak bir türlü öldüremez. nihayet aşçının boynuna bir taş bağlayıp onu denize atar. aşçı yine de ölmez ve artık bir deniz cini olarak sonsuza dek yaşamaya devam eder.

    evet, mitolojik bir sudur bu lâkin tarih boyunca gerçekten var olmuş bazı simyacılar, hükümdârlar bu suyun var olduğuna gerçekten inanmışlar ve onu aramışlardır.

    meselâ günümüzde dünya üzerindeki en inanılmaz kalıntılardan olan toprak askerleri mezarının çevresine yaptıran çin'in ilk imparatoru qin shi, âb-ı hayatın bulunması için ülkesinde bir ferman yayımlamış, bu ferman 2002 yılında arkeolojik kazılarda bulunmuştu.
    dünya üzerinde ölümden bu kadar korkan başka bir insan olduğunu sanmıyorum.
    öyle ki bu fermanlar çin'in en ücra köşelerine dahi ulaştırılmış, dağlar kazılmış, dereler kurutulmuş lâkin yine de âb-ı hayat bulunamamıştır. bunu da hükümdâra gelen cevaplardan anlıyoruz.

    islâmî bir figür olan hızır da bu sudan içmiştir. biliyorsunuz ki kendisinin günümüzde hâlâ yaşadığına ve zor durumdaki insanlara yardım ettiğine inanılır.

    hz. süleyman ise bu suyu içmeyi reddetmiştir. kendisinin hüdhüd kuşlarından oluşan bir meclisi vardır. kuşlar; vakti geldiğinde ölümün daha hayırlı olduğunu, bütün çocuklarının, torunlarının ölümünü görerek yaşamasının çok büyük acılar çekmesine sebep olacağını söylerler ve hz. süleyman da bu suyu içmekten vazgeçer.

    aslında tarihi boyunca filozofların da sordukları bir sorudur bu:

    " ölümsüzlük iyi midir? kötü müdür? "

    sanırım hiçbir zaman ortak noktada buluşulan bir cevabı olmayacak.

    türk mitolojisinde ise âb-ı hayat'a bengi su denilmektedir. yaşam ağacının dibinden köpük köpük çıkar. mesela köroğlu destanlarında köroğlu'nun atı bu suyu içerek ölümsüz olur.

    nihayetinde efsanevî olsa da özellikle bu hayatta kaybedecek çok şeyi olanların " keşke gerçek olsa da içsem " diye düşünüp durduğu bir sudur âb-ı hayat.

  • -baba para lazım kızla buluşcam
    -hahahahahaha iyi güldürdün dur fazladan para vericem.

    harbi harbi kahkaha atmıştı ya ne içime oturmuştu o gün. canım babam.

  • bazen olur bu. özellikle simit gevrek değilse, ısırınca kolayca parçalanmıyorsa olur. insanoğlu sadece simitle beslenmek zorunda kalsa, evrim sürecinde şakaklarda mini üçgen boynuzlar çıkmasına neden olurdu heralde.

  • bir tören. varoluşsal bir tören. kendini var eden bir tören. yazılamayanı yazmaya koyulan, yüzüne çarptığı suda boğulan, ateşler içinde yanan, yandıkça yakaran bir tören.

    ışıklar içinde o son ve aynı zamanda ilk ışığı arayan, hızla ve hızsız sürüklendikçe bekleyen, bekledikçe susan, sustukça bilen bir sanatçının pişmanlığının, hayatını sanata ve şiire adayan vergilius'tan hayatını bu adamanın anlamına adayan broch'a kadar, silah seslerinin ve yaşam kaygısının altında duyuluşu.

    tek anlamıyla "eşsiz" bir yolculuk, öze dönük, öznel bir ayin. gücünü güçsüzlüğünden alan, dileklerle dolu mütevazi bir buyruk: yok olma, evine dönme. tüm bilinmezliklerin içinde bilinmeye gebe, öğrenilmeye mahkum olan: kendini aşmak dikey bir yolculuktur.