hesabın var mı? giriş yap

  • net 16.188 tl. yüzde 42 artış tahmin ediyorum. daha fazla çıkamazlar, çünkü bu sadece asgari ücreti değil agi'den kamu gelirlerine, vergi muafiyetlerine, cezalara kadar birçok şeyi belirliyor.
    keşke tek seferde yüzde 42 vermek yerine azar azar her ay verselerdi. şimdi perakendeciler aralığın son haftasında zam hazırlığına başladılar. devlet de tasarruf yapsa da vergi artışlarını yüzde 58 yapmasa. böyle enflasyon zor düşer. 16188 liranın mart 2024 bile hükmü kalmaz, erir.

  • türk'ün türk'ten başka düşmanı olmadığını gösteren haber. bence taksimetre tarifeleri, avm otopark ücretleri, cafe ve restoran fiyatları, otoyol ve köprü ücretleri ve hatta bunlardan alınan vergiler dahi arttırılsın.

    çünkü işletmeler salgın yüzünden kapalıyken halkın bir kısmı ağaçtan para toplamakla meşguldü. diğer kısmı ise devletin kayıtsız şartsız hesaplarına yatırdığı on binlerce lirayı neremize sokuştursak diye kara kara düşünüyordu.

    (bkz: biz bizi s.keriz türkiyem)

  • bir paylaşımında "kadınlarımız" ifadesi geçiyor diye zülfü livaneli'yi linç eden, çoğunluğu feministlerden oluşan kesimdir.

    gerekçe şu:

    "neden 'kadınlarımız' deyip sahiplik ifadesi belirtiyorsun?"

    "biz, kimsenin bir şeyi değiliz."

    "sadece 'kadınlar' diyeceksin."

    hiç beklemediği bu tepki karşısında adamcağız şu açıklamayı yapmak zorunda kalmış:

    -----
    beyinlerdeki hastalık korkunç düzeyde. bazı kadınlar korkunç cinayetleri unutmuş, “kadınlarımız” dememi eleştiriyor. peki , çocuklarımız, yurttaşlarımız, yoldaşlarımız , işçilerimiz de demeyelim. kadınlarımız diyen nazım hikmet’i de sansürleyelim. oldu mu?

    peki bu kadar soğukkanlı biçimde davrandığınız öldürülen, yakılan kadınlar için öneriniz ne? kadınlarımız’ı kadınlar’a çevirmek mi?

    sahiplenmek ile sahip çıkmak iki ayrı kavram.
    -----

    "kadınlarımız"lı paylaşım
    açıklama

    neden bu ülkenin hiçbir şeyi normal değil?

  • vampirlerin yakaları kolalı ceket giyip dağın başına yaptırdıkları şatolarda oturduğu, arada efendi gibi inip yakalayabildiklerini emdikleri, aşk meşk işlerine bulaşmaktan imtina ettikleri efsane dönem.

    beyoğlu'na takım elbisesiz girilemeyen döneme rastlar.

  • maalesef ülkemizde kaliteli işçilik nadir görülüyor. ustanın başında da durmayınca böyle durumlar ortaya çıkıyor. yaptığı işe önem vermeyen, estetikten yoksun bakış açısı ile yapılan işler bu şekilde oluyor.

  • arapların yıllardır yaptığı bütün düşmanlıklara, ermenilere verdikleri desteklere rağmen filistin ve arap aşığı olanların görmesi gereken tweet'tir.

  • ergen yutubırlığının gittiği iğrenç noktayı gösteriyor. bu adam toplumun bir rengi, bir deseniydi. gidenler, kuyruk olanlar neyle karşılaşacaklarını bilerek gidiyorlardı. ezkaza geçerken görüp duran 3-5 kişi haricinde kimse zorla getirilmedi oraya.

    böyle böyle toplumun farklı renklerini solduralım, seslerini susturalım, küstürelim. herkes aynı bokun laciverdi olsun.

    ben 2004 yılında gittiğimi hatırlıyorum.
    hatta fotoğraflarımız var arkadaşlarla. o zamanlar da böyleydi. üniversite öğrencisiyiz deyince "medreseliler gelin, bu size yetmez" deyip biraz daha çiğköfte koyduğunu hatırlıyorum. daha öncesi de var. youtube 2005 de kurulmuş. şimdi bu adamı youtube ünlüsü olmak için böyle davranmakla suçlayan gerizekalılar var. ne desen boş bu derece salaklığa.

  • adıma açılmış bu başlığı görünce koştum geldim.

    öncelikle annemin istediği: kendilerine yakin bir muhitte, kocamla birlikte yaşayıp iki çocuk sahibi olmam. geçmişte de doktor olmamı istemişti ve ben dinlemeyip yazılımcı olmayı seçtim, mesleğimden memnunum.

    benim istediğim: avrupa'da sevdiğim bir işte euro kurunda para kazanıp bağımsız şekilde insan gibi yaşayarak kendi evimi çekip çevirmek.

    gerçekte olan: benim istediğim.

    annem her akşam beni arayıp beni ne kadar özlediklerini, geceleri nasıl uyuyamadıklarını, çocuk sahibi olmazsam ileride ne kadar pişman olacağımı anlatıyor. ve bütün bunları gözümdeki ışığı görmesine rağmen yapıyor.

    tek istediğim sen nasıl mutlu olacaksan öyle yap demeleriydi. işsiz aylak dolaşmadım, onları utandırmadım, tek istediğim yurtdışında işimde gücümde yaşayıp paramı kazanıp mutlu olmaktı.