hesabın var mı? giriş yap

  • japanese attitude for work : "if one can do it, i can do it. if no one can do it, i must do it."

    middle eastern attitude for work : "wallahi if one can do it, let him do it. if no one can do it, ya-habibi how can i do it?"

  • annesi ve babasi paris seyahatinde otelde kalacaklar,babasi ucuz bir otel istiyor sadece konaklayacagiz vs, annesi pahali bir otelde israr ediyor ve pahali otelde kaliyorlar.

    aksam odada bir findik faresi gorunce babasi soyleniyor gordun mu, simdi nasil anlaticaz bunu diye cunku sadece biraz ingilizceleri var. annesi resepsiyonu ariyor ve:

    - do you know tom and jerry diyor.
    -yes diyor resepsiyondaki
    annesi:
    -jerry is here! diyor.

    cem yilmazdaki cakmak hikayesinden sonra hakikaten bu da efsane, muthis zeka`::))`

    edit: debe de bir numara olmak da varmis,tesekkurler canlar.

    edit2: bilmeyen arkadaslar soruyor tek tek yazmak zor oldu, cakmak hikayesini cem yilmaz gosterisinde anlatir: babasinin midesinde yanma vardir ve ingiltere' de doktora giderler ama babasi midesindeki yanmayi anlatamaz. annesi bir cakmak alir ve karin bolgesine tutup yakar, gezdirmeye baslar yanmayi anlatmak icin ve anlatir. hikaye bu.

    edit3: altta yazan entry sanirim bir aciklama gerektiriyor. hikayeyi ayhan sicimoglu bostanci gosteri merkezinde bir konser sonrasi aktarmistir. olayin dogrulugu veya baska bir boyutunu bilemem,bizzat ayhan sicimoglu' ndan dinledim.

  • fotoğraf makinesine karşı aşırı duyarlı, yüksek hassasiyet sahibi bir kız. misal bi' masada oturuyorsunuz böyle karşılıklı, masanın altından yavaş yavaş çıkartıyorsunuz fotoğraf makinesini, bu kızımız sizin fotoğraf makinesini çıkarma hızınıza paralel bi' hızda başlıyor dudağını büzüp kafasını sağ tarafa doğru yatırmaya; makineyi masanın altına çekiyorsunuz, o da dudağını düzeltip kafasını tekrar eski konumuna getiriyor. siz tekrar çıkarıyorsunuz makineyi yavaş yavaş, o da tekrar yatırıyor kafasını sağına; siz aşağı çekiyorsunuz, o da düzeltiyor hemen. makine yukarıda, kafa sağ tarafta; makine aşağıda, kafa dümdüz. makine yukarı, kafa sağa; makine aşağıya, kafa düz. yukarı, sağa; aşağı, düz. fotoğraf makinesi sensörü var. evet.

  • ikinci el otomatik araba alınmaz,
    almanya'da tuvalette 5 dakika geçirsen bile şef geliyor , bir şeyin mi var diye soruyor.,
    gelibolu'ya gittiğinde rehber olacak, anlatacak,
    bim güzellemesi,
    toprak her zaman para.
    iki ev alcan, birini kiraya vereceksin. oh mis.
    adamlar, bizim ülkemizde bizden iyi tatil yapıyor.
    adamların parası değerli abi.
    kim alıyor lan bu evleri?
    avm'ye gitsen her yer dolu.
    kredi çekmeden para biriktirilmiyor.
    piyasada para dönmüyor.
    evi 3 yıl önce x fiyata aldım, şu anda y verseler satmam.

    lan oğlum çıldıracağım artık aynı sohbetlerde aynı muhabbetleri duymaktan. nasıl bir ülke olduk lan biz? lan herkes aynı. sırf bu cümlelerle hayatını bitiren var. burda bile bunları sanki ilk kez yazılıyormuş gibi yazanlar var.

  • ön bilgi: bu dört sayılı entry'dir. ilk yazanlar yazdıklarını silerse diye peşinen yazıyorum.

    1. parti binası önünde cılız bir kalabalık "kaybetsen de seviyoruz." içerikli gösteri yapacaktır.
    2. akp merkezinin ışıkları erkenden sönecek ve herkes evine gidecektir.
    3. erdoğan aynı gece ankara'dan üsküdar'daki evine geçecektir.
    4. kısıklı'da da bir iki kişi sevgi gösterisi yapacaktır. ama uzatmadan onlar da evlerine dönecektir.
    5. sonra türkiye'de her şey çok güzel olacaktır.

  • utangaçlığın temel sebebi kişinin toplum önünde yapacağı bir hatadan dolayı küçük düşeceğini düşünmesidir. dolayısıyla kişinin toplum önünde hatalar yapması veya toplumun normlarına aykırı davranması sonucu ne olacağını görmesi gerekir. yani, çıkın sokaklarda saçmalayın, kızılayda veya taksimde palyaço kıyafetiyle gezin, amfiye bir çizgifilm karakterinin kostümüyle gidin, telefonunuza mesaj geldiğinde melodisi osturuk olsun gibi gibi. ha sonunda ne olacak, korktuğunuz kadar küçük düştüğünüzü görmeyeceksiniz, aksine özgüvenli ve eğlenceli bir erkek olarak görülüp kızlardan ilgi görebilirsiniz. daha ne olsun.

  • "milli takıma alınmadığım için üzgünüm" demek kendi açısından masum ifade olduğu için kullanmaması gerekirdi. bunun yerine, "benim yerime haksız olarak tercih edilen bütün adamların yedi sülalesini *******, hakkımı da helal etmiyorum" dese daha iyi olurdu. herkesin anladığı dilden konuşulması gerekir.

    debe editi: selam. öncelikle böyle sığ bir entrynin debe'ye girmesinden dolayı özür dilerim. ama bana değil sedet'e kızın bununla alakalı. sizlerin bu entry'e oy verip, debe gibi ortalama entrylerin yer aldığı bir listeye sokmasını sedet sağladı. neyse şimdilik geçelim bunu, zaten bu konuda bir yere varamıyoruz ne kadar konuşsak da. kaldı ki yakında kanzuk sözlüğü dürüm yapıp yer.

    bu entry futbol tabanlı olmakla beraber, aslında bu ülkede adam kayırmanın, cehaletin, mayfacılığın, züppeliğin, karaktersizliğin, hırsızlığın her yere işlemesinden dolayı yazılmıştı.

    şimdi bu entry'de konuyu futboldan çıkarın. bir işe başvurduğunuzu ve o iş için yeterince de donanımlı olduğunuzu düşünün. ancak sizin yerinize, o şirkette çalışan bir müdürün çok sevdiği ve beş para etmez bir adamın alındığını düşünün. neler hissederdiniz acaba?

    ve daha bir çok alana çekebilirsiniz bu entry.

    şimdilik saygılarımla