ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yurt dışında büyük tuvaletini yapamamak
-
g.tten g.te değişen durum. tamamen kişisel bi sorundur bence. yok askerde ilk 3 gün sıçamayacaksın, yok yurt dışında sıçamayacaksın. b.kunu çıkarmayın oğlum, ben askerde de sıçtım her gün, uçak aktarması yapacakken 2 saatlik arada italya'da da sıçtım. eğer uslu bir çocuk olursanız siz de sıçabilirsiniz.
avrupalının işe ihtiyacı varsa türkiye'ye gelsin
-
avrupa'da imam hatip mezunu mu var amk nereye işe alıyosunuz. diyebilecekleri teklif.
acun ılıcalı
erkeğin kezbanı
-
v yaka dar t-shirt giyer kılları filan çıkar böyle böğründen, eski sevgilisine kaşar der, yeni sevgilisine prenses. serdar ortaç, demet akalın dinler, ''kardeşim'' yerine ''karşim'' diye hitap eder, en sevmediğim: eşofman'ın altına parmak arası terlik giyer. ne kitap okur ne de adam akıllı film izler. direkt gözümün önüne geldi şu an tiksindim sözlük.
o_0
-
(bkz: hayko cepkin)
the tea party
-
kesinlikle simdiye kadar dinledigim en underrated gruptur. cok ozgun bir muzik yaparlar neredeyse hic kotu sarkilari yoktur. ask acisi cekerken, mutlu oldugum zamanlarda, sinirliyken hep bir the tea party sarkisi vardir listemde, benim icin vazgecilmezdir. bazi gruplar icin, bir taraftan herkesin bu guzelligi tatmasini istersiniz fakat bir taraftan da yok ya sadece bana ozel olsun dersiniz ya, baskalarinin kulaklarini kiskanirsiniz hani, iste bu grup onlardandir.
ayrica;
(bkz: chimera)
ya da;
(bkz: correspondences)
7-8 temmuz 2022 hekimlerin iş bırakması
-
acilen süresiz iş bırakılmalı. toplu istifa edilmeli.
franck ribery
-
adam takim elbise de giyse sanki 1354 yilinda ortacag fransasinda kale kapisi gozeticisi tipi var amk.
30 aralık 2014 istanbul'da kar yağışı
-
80 yasindaki annemin yuzune bir tebessum konduran yagis.
perdeyi aralayip, bakip bana dogru geldi.
-kar yagiyor.
dedi.
cocuk gibi...
yagiyor annem yagiyor. bir kar yagisina daha sahit oldun, cok sukur.
ara güler
-
6 ağustos 1928 doğumlu ara güler, istanbul'un gözü olarak da bilinen bir türk foto muhabiridir. özel getronagan ermeni lisesi'nde okudu. babası bir eczane sahibiydi, ancak sanat dünyasına ait birçok arkadaşı vardı. ara bu insanlarla temasa geçti ve film/sinema alanında kariyer yapmak için onlardan ilham aldı. film stüdyolarında çalıştı ve muhsin ertuğrul yönetiminde tiyatro derslerine katıldı. daha sonra gazeteciliğe doğru eğildi ve sinemayı terk etti. 1950'de bir türk gazetesi olan yeni istanbul'a foto muhabiri olarak katıldı. aynı sırada istanbul üniversitesi'nde ekonomi eğitimi aldı. daha sonra hürriyet (gazete) için çalışmaya başladı.
1958'de, bir amerikan yayını olan time-life, türkiye şubesini açtığında, ara güler ilk muhabiri oldu. çok geçmeden stern, paris match ve sunday times, londra gibi diğer uluslararası dergiler tarafından görevlendirilmeye başladı. 1961'de hayat dergisi tarafından baş fotoğrafçı olarak işe alındı.
bu süre zarfında, onu magnum photos'da işe alan marc riboud ve henri cartier-bresson ile tanıştı. ara 1961 ingiliz fotoğrafçılık yıllığı'nda (1961 british photography yearbook) sunuldu. aynı yıl, amerikan dergi fotoğrafçıları derneği (american society of magazine photographers), onu organizasyonlarının üyesi olan ilk türk fotoğrafçı yaptı.
1960'larda, ara’nın çalışmaları, dikkate değer yazarlar tarafından illüstrasyon olarak kitaplarda kullanılmış ve dünya genelinde farklı sergilerde gösterilmişti. 1968'de, çalışmaları new york modern sanatlar müzesi'nde (museum of modern art), "renkli fotoğrafçılığın on ustası" (ten masters of color photography) adlı bir şovda gösterildi. dahası, fotoğrafları, almanya köln’deki photokina fuarında da sergilendi. iki yıl sonra türkei adlı fotoğraf albümü yayınlandı. sanat ve sanat tarihi ile ilgili imgeleri horizon, life, time ve newsweek gibi dergilerde yer aldı.
ara, fotoğraf görevleri için kenya, borneo, yeni gine, hindistan, pakistan, afganistan, kazakistan ve iran gibi ülkelere ve türkiye'nin çeşitli şehirlerine seyahat etti. ayrıca 1970'lerde kayda değer sanatçı ve politikacılarla fotoğraflı röportajlar gerçekleştirdi; salvador dalí, marc chagall, ansel adams, alfred hitchcock, imogen cunningham, willy brandt, john berger, maria callas, bertrand russell, pablo picasso, indira gandhi ve winston churchill gibi.
bunlara ek olarak ara, kahramanın sonu adlı, bir birinci dünya savaşı muharebe kruvazörü üzerine kurguya dayanan 1975 tarihli belgeseli yönetmiştir.
ara'nın çalışmaları, dünya çapında birçok kurumun koleksiyonlarında yer almaktadır: paris'teki fransa milli kütüphanesi, new york'taki george eastman museum, das imaginäre photo-museum, köln'deki museum ludwig ve sheldon museum of art gibi.
nezih tavlaş'ın "foto muhabiri" kitabı, ara'nın yaşamını kronolojik bir yöntemle anlatır ve kitap aynı zamanda türkiye'nin 80 yıllık tarihini de gözler önüne serer.
ara'nın fotoğrafçılık felsefesi; fotoğrafta insanın varlığına büyük önem vermesi ve kendini görsel bir tarihçi olarak görmesidir. ona göre, fotoğrafçılık insanların acılarını ve hayatlarını anmalarını sağlamalıdır. sanatın yalan söyleyebileceğini ama fotoğrafın sadece gerçeği yansıttığını düşünür. fotoğrafçılıkta sanata değer vermez, bu yüzden foto muhabirliğini tercih etmiştir.
mutlaka göz atın: ara güler'den 1950'lerin 60'ların istanbul'u
çeviri kaynağı
91. oscar ödül töreni
-
black panther in adaylığını çok abartacak bir şey yok. evet zamanında daha iyi süper kahraman filmleri adaylık alamadı başta dark knight olmak üzere ama zaman değişiyor ve akademi de hem gençleşiyor hem de değişiyor. yeni gelen ve yaşı 30-40 arası olan üyeler farklı gözle bakıyorlar bu tip filmlere , klasik oscar filmleri yanında bunların da yarışmasının doğru olduğunu düşünüyorlar. başta marvel olmak üzere adamlar bu işi mükemmel yapıyor . en iyi oyuncuları getiriyor ve müthiş prodüksiyonlar yapıyorlar ve sonuçta da ortaya çok iyi filmler çıkıyor . sırf çizgi roman - süper kahraman filmi diye görmezden gelinmeleri yanlıştı ve bu yanlışın düzeltiliyor olması sevindirici. her sene akademinin belli kalıpların dışına çıkamadığı ve sadece belli tip filmleri ödüllendirdiği söylenir ama adamlar yeni bir şeyler yapmaya çalıştığı zaman da , niye bu filmleri alıyorsunuz diye eleştirilirler.
black panther hak ediyor yada etmiyor ayrı bir tartışma konusu ama artık yavaş yavaş alışın bu tip filmleri görmeye.